1. YAZARLAR

  2. M. HASİP YOKUŞ

  3. Fırsat Bu Fırsat Kudüs’ü Özgürleştirin Artık!
M. HASİP YOKUŞ

M. HASİP YOKUŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

Fırsat Bu Fırsat Kudüs’ü Özgürleştirin Artık!

05 Ocak 2020 Pazar 10:06A+A-

Bundan yıllar önceydi. Bir grup genç arkadaş hac farizasını yerine getirmek için Hicaz’a gitmiştik. İran devriminin üzerinden henüz birkaç yıl geçmişti. Devrimin coşkusunu, heyecanını ta iliklerimize kadar hissediyorduk. Dile kolay, batı karşısında ümmet olarak yüzyılları bulan mağlubiyetimize, ezikliğimize, çözümsüzlüğümüze bir başkaldırı, bir meydan okuma, bir kıyam umudu belirmişti acem yurdundan. Zamana yenik düştüğü varsayılan ümmetin yetim çocukları; yaktıkları devrim ateşiyle kendi değerlerine yaslanarak yeniden ayağa kalkmanın, kendi küllerinden yeniden doğmanın muştusunu veriyorlardı. Şehinşahları alaşağı etmiş, batılı sömürgecilere meydan okuyan göz kamaştırıcı bir devrim olmuştu.

Mekke caddelerinde; sarıklı, cübbeli, koltukları altında birkaç kitap taşıyan karizmatik mollaların arkasında hüşu içerisinde ağıt yakarak için için ağlayan İran’lı hacıların görüntüsü gerçekten büyüleyiciydi. Onlarla tanışmak, devrim hakkında hasbihal etmek için sabırsızlanıyorduk. Mekke’ye vardığımızın henüz ikinci günü karşılaştığımız İran’lı bir grubun mollasına, kıt kanaat Arapçamla: Türkiyeli haccılar olduğumuzu, İran devrimini büyük bir ilgiyle takip ettiğimizi, bununla ilgili merak ettiğimiz bazı hususlar olduğunu söyledim. Yanımda bir arkadaşım daha vardı. Nezaket içerisinde bizi kaldıkları otele davet etti. Otelleri Aziziye mahallesindeydi. Hep birlikte kaldıkları otele gittik. Belli bir ilmi ve entelektüel düzeye sahip, ağızları iyi laf yapan iki üç kişiyi daha çağırdılar. Otelin lobisinde devrimle ilgili saatlerce sohbet ettik. Sorularımız bitmek bilmiyordu. Samimiyetimize ve içtenliğimize ikna olmuş olacaklar ki sohbetin sonlarına doğru, 30 yaşları civarında mütebessim simaya sahip biri: Kudüs’ün İsrail’den alınması için ciddi hazırlıklar yaptıklarını, İsrail ile savaşmaları durumunda tutumumuzun nasıl olacağını sordu. Bu da sorulur mu şimdi, tabi ki hiç tereddüt etmeden İran saflarına katılırız dedik.

O dönemin sınırlı iletişim olanakları çerçevesinde İran’daki gelişmeleri takip ederek anlamaya çalışıyorduk. Aklımıza takılan sorular olduğunda da İran’ın yereldeki propagandacıları sayesinde makul cevaplar bularak ikna oluyorduk. İran’ın mezhebî karakterine yapılan eleştiriler ise İran’dan yankılanan “La Şiiyye La Sünniyye İslamiye İslamiye” sloganıyla berhava oluyordu. Ümmet bilincine sahip, mezhep taassubunu ayaklar altına almış, devrimci hülyaları olan, özgürlüğe hasret bir neslin kanı kaynayan Müslüman gençleri olarak Şii–Sünni kardeşliğine yapılan vurgu adeta ilaç gibi gelmişti. Sekiz yıl süren İran–Irak Savaşı boyunca mezhep farkı gözetmeksizin Sünni Irak’a karşı Şii İran’ı desteklemekte hiç tereddüt göstermedik. Batı güdümüne girmiş bir coğrafyanın mazlum insanları olarak da en çok “Merg Ber Amerika!” sloganı bizleri büyülüyordu. 'Büyük Şeytan' Amerika, 'Küçük Şeytan' İsrail, Rusya, İngiltere... tüm emperyalist, sömürgeci, işgalci güçlere meydan okunuyordu. Nasıl büyülenmeyecektik? Bilgi ve tecrübe açısından ciddi eksiklerimiz vardı. Dahası, acem oyunlarından tamamen habersizdik.

Sevgili İranlı haccı kardeşler! Kudüs’ün İsrail’den geri alınması için hazırlık yaptığınıza gerçekten inanmıştık. Radyo, dergi, gazete, garnizon velhasıl yürüttüğünüz birçok faaliyete Kudüs veya Aksa ismini veriyordunuz. Her kademeden yetkiliniz konuşmasının bir yerinde illaki sözü bir şekilde Kudüs’ün özgürleştirilmesi meselesine getiriyordu. Hızını alamayanlar ise İsrail’in haritadan silinmesinden dem vuruyordu.

Kudüs hariç islam coğrafyasının büyük çoğunda faaliyet gösterdiği yerlere katliam ve yıkım götüren Kudüs Orduları Komutanınız General Kasım Süleymani’nin Büyük Şeytan Amerika tarafından öldürülmesi bu mevzuyu daha bir ciddiyetle gündeminize almanıza vesile olmayacak mı acaba? Devrimin üzerinden tamı tamına kırk yıl geçti. Şüyuunu vukuundan beter hale getirdiğiniz “Kudüs’ün Özgürleştirilmesi” meselesi şehir efsanesi olarak mı kalacak? 

Unutmadan söyleyeyim: Mezhepçi falan değilim. Bağdadi’nin de tıpkı Süleymani gibi mezhebini din edinmiş,  Müslümanların kanını döken fanatik bir seri katil olduğunu düşünüyorum.  Ayrıca, Amerikancı da değilim. Müslümanlar;  Amerika, Rusya ve İsrail başta olmak üzere bilumum emperyalist güçleri ümmet coğrafyasından defetmedikçe rahat yüzü görmeyeceklerine, bunun için gayret göstermenin de islami bir vecibe olduğuna inanıyorum.

Yıllarca“Şah’ın nesliyle bu kadar oluyor, devrimin yetiştirdiği nesli bekleyin” dediniz. Devrim yılı doğan çocuklar kemal yaşı olarak kabul edilen kırk yaşına erdiler. Sabırla bekledik ancak şimdiye kadar en gelişmiş silahlarınızı sadece Müslümanlara karşı kullandınız. Ne bekliyorsunuz, fırsat bu fırsat Kudüs’ü özgürleştirin belki Allah katında günahlarınıza kefaret olur.

YAZIYA YORUM KAT

7 Yorum