1. YAZARLAR

  2. MEHMET ALİ ASLAN

  3. Ergenekon’a Selam, “Olacak O Kadar”a Devam!
MEHMET ALİ ASLAN

MEHMET ALİ ASLAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Ergenekon’a Selam, “Olacak O Kadar”a Devam!

25 Ekim 2009 Pazar 13:49A+A-
Levent Kırca’nın oynayıp yönettiği ve bir zamanların en çok izlenen kara mizah programı “Olacak O Kadar”, Kemalist değerleri sahipleneceğim derken sanat kaygısından iyice uzaklaşıyor. Bu geceki bölümü Cumhuriyet’e, Atatürk’e ve Ergenekon’a adanmıştı adeta.

Bir dönemlerin en çok izlenen kara mizah programı "Olacak O Kadar", Fox TV'de yayınlanmaya devam ediyor. Levent Kırca'nın yönetmenliğinde hazırlanan program, özellikle sosyal ve siyasi meselelere ilişkin dokundurmalarıyla ilgi topluyordu. Susurluk sürecinde de çetelerin karanlığına karşı yapılan aydınlık eylemlerini sürekli skeçlerinde konu edinen "Olacak O Kadar", o dönemde de Kemalist refleksle bir şekilde din ile irtibatlı oluşumları hafife almasına karşın, çeteleri, zamları, baskıları ti'ye alan skeçleriyle birçok kesim tarafından beğeniyle izleniyordu.

Bu arada programı birlikte yaptığı Oya Başar ile ayrılan ve son yerel seçimlerde DSP'den aday olduğu Üsküdar'da hüsrana uğrayan Levent Kırca, en son Ergenekon tutuklularına destek veren sanatçı grubuyla gündeme gelmiş ve ekranlardaki tartışma programlarında Ergenekonculara yönelik operasyonları şiddetle eleştirmişti.

Sol çevrelerin Susurluk tavrı ile Ergenekon tavrı çerçevesindeki tutarsızlıklarını kendi şahsında mündemiç olarak ortaya koyan Levent Kırca'nın, yeni "Olacak O Kadar"ı da adeta Ergenekoncuları neşelendirmeye ve motive etmeye yönelikti. Skeçlerin birinde 29 Ekim tarihinde Başbakan'ın ABD'ye, Cumhurbaşkanı'nın Mısır'daki İKÖ toplantısına ve birçok milletvekilinin de daha başka randevulara katılarak Cumhuriyet'i sahipsiz bıraktıklarını işleyen "Olacak O Kadar", vatandaşı da Anıtkabir'e giderek Ata'sını yalnız bırakmayan ve Cumhuriyet'e sahip çıkan tek unsur olarak yansıtıyor.

"Atatürk Resmi" adlı bir diğer skeç ise Atatürk tablosunu halkımızın nasıl bağrına bastığını (!) yansıtmaya yönelik. AK Parti çizgili siyasileri ya da bürokratları hedef aldığı açıkça hissettirilen skecin ilk sahnesinde bir yetkili, hizmetliye odaya badana yapılacağı "bahane"siyle –aslında kurtulmak istediği havası verilerek- Atatürk tablosunu indirmesini ister. Hizmetli rolündeki Levent Kırca, büyük bir isteksizlik ancak emri uygulama zorunluluğunun verdiği bir yüz ifadesiyle tabloyu indirir. Daha sonra asmak için götürdüğü bir diğer odada, bu sefer başka bir yetkili tarafından uyarılır. Yetkilinin sözleri ilginçtir:

-      Ne yapıyorsun sen ya, indir onu arkadaşım, indir! Yakında terfi bekliyorum. Hatuna da türban giydireceğim diye canım çıktı zaten. Götür götür onu, indir oradan, indir…

"Türban"la ilgili ifadesiyle iyice çirkinleşen skeçte hizmetli, tabloyu bu sefer başka bir odaya götürür ki, orada elinde tespih olan bir diğer yetkilinin uyarısına maruz kalır. Odanın duvarında besmele tablosu olduğu özellikle gösterilir ve odada yer yok bahanesiyle hizmetliden Atatürk tablosunu depoya kaldırması istenir.

Hizmetli (Levent Kırca) mahzundur ve göğsünün üzerinde, kalbinin hizasında iki eliyle taşıdığı tabloyu evine götürmek üzere yola çıkar. Ata'ya yine halkı sahip çıkmıştır! Ancak bu sefer yolda kolluk kuvvetleri izinsiz gösteri yapıyor iddiasıyla hizmetliyi gözaltına alırlar. Amiriyle görüşen polisin ifadesi ilginçtir:

-      Komserim, burada izinsiz "Cumhuriyet Mitingi" yapan birini yakaladık!

Böylelikle "Cumhuriyet Mitingleri"ne de gönderme yapan skeçte hizmetli sorguya alınır ve yaptığı eylemden dolayı "Ergenekoncu musun?" sorusuyla muhatap olur. Sorgudaki "Bir numara kim?" sorusuyla da Ergenekon iddianamesi hazırlanırken çokça gündeme gelen bir numaralı paşanın kim olduğu meselesi iyice sulandırılmaya çalışılır.

Böyle "masumane bir Atatürk sevgisi" üzerinden bütün bir Ergenekon operasyonuna adeta çamur atılan skeç, final sahnesinde vatandaşın sahip çıktığı tabloyu eve götürüp duvara asmasıyla devam eder. Hizmetlinin eşi de tablonun eve gelmesinden son derece mutludur. Ancak, vatandaş tablodaki Atatürk'ün neden hüzünlü baktığını da sorgular ki, bunun üzerinden mesajını basa basa bir kez daha verir:

-      Merak etme paşam! Sen vatandaşın başköşesindesin!

Artık burada müziğin "büyüleyici gücü" devreye girer ve arka planda ajitatif cümleler eşliğinde Kemalizm'in ulusal marşı "Onuncu Yıl" çalmaya başlar.

Politik olmayan skeçlerinde de espri niteliği açısından oldukça başarısız bir performans sergileyen "Olacak O Kadar", anlaşılan Ergenekoncuları kurtaracağım derken sanatsal kaliteden iyice uzaklaşmış!

Ne diyelim, böylesi bir "Olacak O Kadar" ancak ve ancak Silivri'de izlenir!

YAZIYA YORUM KAT