1. HABERLER

  2. İSLAM DÜŞÜNCESİ

  3. Dünyevileşme ile gelen zevk ve eğlence düşkünlüğü
Dünyevileşme ile gelen zevk ve eğlence düşkünlüğü

Dünyevileşme ile gelen zevk ve eğlence düşkünlüğü

Süleyman Gülek, dünyevileşmenin insanı nerelere düşürebileceğine dikkat çekerken insan haysiyetine uygun olan mertebenin İslam ile sağlanacağını ifade ediyor.

18 Ağustos 2023 Cuma 17:45A+A-

Süleyman Gülek / Yeni Akit

Zevk ve eğlenceye düşkünlük

İnsanın ilgisini ve dikkatini yalnız ve yalnız dünyaya çevirmesi, zevk ve sefaya düşkünlük, rahatın peşinde koşmak da dünyaya aşırı düşünkünlüğün belirtileridir. Böylelikle insan artık hayatı sadece menfaatten, paradan, zevkten, keyften, eğlenceden, makamdan, başarıdan, hazdan, hızdan ibaret görür. 

Genel olarak günümüz insanının geçimden, zevk ve eğlenceden başka bir endişeleri yoktur. Dünyevileşme, yani Dünya hayatına aşırı düşkünlük asrımız modern insanın en önemli sorunlarından biridir. 

Dünyevîleşme gün geçtikçe artmakta, insan zevk peşinde koşmaya başlamakta ve sadece tatmin arayışına girmektedir. Dünyevîleşen günümüz insanı, nefsini tatmin için her türlü yola başvurmaktadır. 

Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Allah zevkine (keyfine) çok düşkün olan erkek ve kadını sevmez.” (Tirmizî, Cihad 2) Çünkü zevkine ve keyfine aşırı düşkün olan kişiler her türlü kötülüğü yapabilir. 

Dolayısıyla kişi nefisinin kötü istek ve arzularını yerine getirdiğinde başkasına ve kendine maddi ve manevi zarar vereceğini bilmeli. Bu nedenle kişi zevkine, keyfine düşkün olmamalıdır. Sadece câiz olan isteklerini yerine getirilebilir. Fakat câiz olmayan isteklerini ise asla yerine getirmemesi gerekir. 

Dünyaya aşırı düşkün olmakkendimizi dünyanın güzelliğine, çekici cazibesine kaptırmak; zevk, sefa ve konforun peşinde koşmaktır. Sürekli nefsin arzuları peşinde koşmak, hayatı zevki sefaya adamak ve bunu bir yaşam felsefesi haline getirmek çok büyük yanlışlıktır. Bu düşünce, insanları değer tanımazlığa; içki, kumar, zina, haksızlık, ahlaksızlık, hırsızlık, yani  her şeyi mubah görmeye ve böylece  son derece tehlikeli sonuçlara götürür. 

Zevk kültürü, insanlar arası ilişkileri bir mücadele zemininde ele almaktadır. Dünyevîleşme tehlikesi maalesef hepimizi tehdit eden bir tehlike. En büyük tehlikesi ise bizi, biz fark etmeden içine alıvermesidir. 

Tüketim kültürünü ve alışkanlıklarını meşrulaştırıcı bir anlayış oluştu. Sınıf atlayan yeni bir Müslüman kesim türedi. Bu sosyal değişim, inandığı gibi yaşayan değil, yaşadığı gibi inanan bir Müslüman tipi ortaya çıkardı. 

Dindarlıkları yumuşattı, dönüştürücü etkiler ortaya çıkardı. Tatil anlayışlarından, site hayatına geçişten, tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak, marka düşkünlüklerine, tesettür defilelerinden pop müziğe ve flörte varıncaya kadar her tarafı sardı.Yani bilgiye değil bilince, yüksek şuura ve köklü bir değişime ihtiyacımız var.

Dünyevîleşme hastalığına, tehlikesine Hz. Peygamber’in şu ifadesiyle çok önceden işaret ettiğini görüyoruz: “Korktuğum şeylerden birisi de benden sonra size dünya nimet ve ziynetlerinin açılmasıdır (sizin de onlara gönlünüzü kaptırmanızdır.)” (Buhârî, Zekât 47) Dünyevîleşme eğilimi modern insanının hayatının merkezine yerleşmiştir. 

Yüce Allah  şöyle buyurur: “Sakın kendilerini denemek için onlardan bir kesimi faydalandırdığımız dünya hayatının süsüne (malına, mülküne, servetine) gözlerini dikme (imrenme) Rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem de daha süreklidir.”(Tâhâ, 20/131). 

Sonuç olarak şunu diyebiliriz; dünya hayatının câzibeli görülen yaşantısının bizleri aldatmaması, câiz olmayan, helâl olmayan şeylerden sakınmamız, uzak durmamız, tenezzül etmememiz gerektiğini anlamalıyız. Nasıl olsa işlediğimiz günahları Allah affeder düşüncesiyle, günah olan, haram olan işlere tevessül etmemeliyiz.  

Yüce Allah şöyle buyurur: “O halde gücünüz yettiği kadar Allah’tan korkun. (emirlerini) dinleyin, itaat edin.” (Teğâbün, 64/16); “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına (âhiret için) ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.” (Haşr, 59/18)

Demek ki, nasıl olsa Allah af eder diyerek günah işlemenin ibadetleri terk etmenin ne kadar yanlış bir değerlendirme olduğunu bilmeliyiz. Dolayısıyla dünya ve ahiret saadetini istiyorsak iman, ibadet ve güzel ahlak prensiplerine uygun İslâmî bir yaşam biçimini tercih etmeli ve İslâm’a  uygun yaşamaya özen göstermeliyiz!

HABERE YORUM KAT

3 Yorum