Al-i İmran Suresi 103. Ayet ile ‘cemaat’ vurgusuna dikkat çeken S. Bülent Yılmaz, cemaatin imani ve akidevi bir zorunluluk olduğunu ifade ederek sunumuna başladı.

 

Cemaat olabilmenin aynı zamanda sürüden farklı olabilmeyi gerektirdiğine dikkat çeken Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti: "Cemaat şahsiyetli fertlerin oluşturduğu topluluktur. Ortak akıl ve iradeden müteşekkildir. Cemaat, neyi nasıl yapması gerektiğini bilen ve organize olabilen topluluktur. Asr-ı Saadet dönemi cemaat kavramının en iyi yaşandığı dönemdi ve sahabe o dönemin cemaatini oluşturan fertlerdi." 

 

Cemaati oluşturan şahsiyetli fertlerin aile oluşumunda da önemli bir yere sahip olduğunu, fertlerin yürüyen Kur’an, yürüyen Sünnet olmasına değinen Yılmaz, "Cemaat; iddialarımızın mikro alanda yaşamlaştırdığımız düzendir." diyerek gerek cemaat gerekse de aile içerisinde hayra teşvik eden, cemaatle namazlara önem veren, ibadetlerde de sünneti tatbik etmenin önemine değindi.

 

Cemaatin iddiaları arasında sosyal adaletin önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Serdar B. Yılmaz, cemaat içerisinde fakir-zengin ilişkisine dikkat çekerek söylemine şöyle devam etti: "Cemaat fertlerinden biri evine ekmek götürmede sıkıntı yaşarken, bir diğerinin lüks içerisinde yaşamını sürdürmesi cemaatte sosyal adalet sorunu olduğunu gösterir ve o cemaat, cemaat olma özelliğini yitirir."

 

Cemaatin bir organizasyon olduğunu ifade eden Yılmaz, ailenin zorunlu bir birliktelik ama cemaatin ise gönüllü birliktelik olduğunu söyledi. Cemaatin başıboş olamayacağını onun için de organize olabilmeyi vurgulayan Yılmaz, cemaat üyeleri arasında ‘adalet ve istişarenin’ önemli bir yere sahip olduğunu ifade etti.

 

Cemaat ve üyeleri arasındaki disipline dikkat çeken Yılmaz, şunları ifade etti:

 

"Cemaat üyeleri arasında görev taksimi yapabilirsek başarılı olabiliriz. Fertler arasında işi beğenmemek gibi bir şey olamaz. Her fert kendine verilen görevi en iyi şekilde yapmalıdır. Ben daha iyisine layığım diye düşünmemelidir. Zaaflarımız imanımızı zayıflatır, cemaatimizi değil.

 

Cemaatin hedefi olmalıdır. Eğer bir hedef yoksa problem var demektir. Cemaat ortak gelecek kaygısı taşımalıdır. Her fert hedefe inanmalı ve bu kaygı ile geleceğe yürümelidir.

 

Mazeretlerimizin geçerliliği olmalıdır. Allah katında makbul olmayan mazeretler, insanlar arasında da makbul olmamalıdır.

 

Her cemaatin bir usulü vardır. Her fert farklı düşünebilir ama bu farklılık en aza indirgenmelidir. Ortak olarak uzlaşılması gereken hususlar imani konulardır. Cemaat içerisinde stratejik farklılık olmamalıdır. Olursa birlik olmaz.

 

Cemaat içerisinde itaat esastır. Bir fert Allah’ın rızasına karşı oluşan emre uymamalıdır. Allah’ın hatırı sevdiklerimizden daha yücedir.

 

Cemaati olur olmaz yerlerde şikayet etmemelidir. Gıybet yapılmamalıdır. Şahıslar takıntı haline getirilmemelidir.

 

Liderlerini ve kişileri küçümseyici konuşmamalıdır. Kişilerin hatalarını dilimize dolamamalıyız. Zira bu ahlaki bir sorundur.

 

İyi bir cemaat herkesin işini yaptığı, saygı duyduğu cemaattir. İdeal cemaat istişareyi en fazla tabana yayandır."

 

"Cahili ortamın, tv ve popüler kültürün, kapitalizmin, modernizmin kuşatıcılığı karşısında fert cemaat içerisinde kalarak bu kuşatmaya engel olabilir." diyen Yılmaz, "Gelenekle hesaplaşmak ve tağutla mücadele etmek bizlere ibadetlerimizi unutturmamalıdır. Ancak cemaatle birliktelik bunları bize unutturmaz. İbadetlerimiz olmadan tağutla nasıl mücadele edebiliriz? Mücadelemiz ibadetlerimizi unutturmamalıdır." dedi.

 

Serdar B. YILMAZ seminerini şu sözlerle tamamladı: "Müslüman gittiği her ortamı ıslah edendir. Kusurları örten, yaygınlaşmasını önleyen, görevini yerine getiren, getirirken de kardeşini seven, Allah için sevdiğini belli eden, Müslüman kardeşinin zilletinden izzet aramayandır. Toplumu ıslah etmek ve Kur’an ile buluşturmak ancak cemaat ile gerçekleşir.