1. YAZARLAR

  2. Hasan Cemal

  3. Darbecilik, cuntacılık illetinden kurtulmak!
Hasan Cemal

Hasan Cemal

Yazarın Tüm Yazıları >

Darbecilik, cuntacılık illetinden kurtulmak!

04 Mart 2010 Perşembe 06:45A+A-

Balyoz‘un tarihi, 2002 yılı sonuyla 2003’ün başları. O tarihteki MİT Müsteşarı’nın da işaret ettiği darbe hazırlıkları Birinci Ordu’da tezgahlandı.
Balyoz’dan dolayı zamanın Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan dahil emekli ve muvvazzaf 36 asker tutuklanmış durumda.
Birinci Ordu Askeri Savcılığı’nın bilirkişi olarak görevlendirdiği bir kurmay binbaşının Balyoz’da ‘darbe gerçeği’ne işaret raporu iki günden beri gazetelerin manşetlerinde dolaşıyor.
Balyoz’dan sonra gündeme 2003-2004 döneminin Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven gibi ilginç isimli darbe tertipleri geldi.
Bunların tümü o dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek günlüklerinde ayrıntılı olarak anlatılır.
Devrin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök bu plan ya da tertiplerden haberdar olmuş, bugüne kadar da yalanlamamıştır.
Ayrıca, yine zamanın MİT Müsteşarı bu darbe tezgahlarıyla ilgili olarak o tarihlerde gerekli ihbarları yapmıştır.
Ak Parti’yle hükümetinden kurtulma tezgahları 2004’den sonra da devam etti. Cumhurbaşkanlığı yolunu kesmek için başlatılan Çankaya Savaşları’yla Ergenekon davasına açılan yolun taşları döşenmeye başladı.
Bu yolda 367 vardı.
27 Nisan Muhtırası vardı.
Ama sonuç alamadılar.
Askerin muhtırasına karşı bu kez seçim sandığından yüzde 47 ile milletin muhtırası çıktı. Bu da askerde 28 Şubat sonrasına göre çok daha büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Devreye bu defa yargısal darbe tezgahı girdi. Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açıldı. Ak Parti bundan da 2008 yılı yazında kıl payı kurtuldu.
Bitmedi.
2009’a geldik.
Mart ayında bu sefer Deniz Kuvvetleri içindeki bir cunta, kod adı Kafes olan bir eylem planı hazırladı. Suikastlarla, katliamlarla, adam kaçırmalarla Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması ve bir darbe ortamı oluşturulması hedef alınmıştı,(Taraf, 19 Kasım 2009).
Bir ay sonra, 2009’un Nisan ayında bu kez Genelkurmay karargahında hazırlanmış, Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek imzalı yeni bir tezgah sahneye çıktı. Ak Parti’den kurtulmayı ve Fethullah Gülen Cemaati’ni silahla ilişkilendirip etkisiz kılmayı hedef seçmişti,(Taraf, 12 Haziran 2009).
Genelkurmay bünyesinde hazırlanmış olan İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın ilk uygulaması olarak da Erzincan‘ın seçildiği, 2 Mart 2010’da Erzurum Ağır Ceza’da açılan davanın iddianamesinde yer aldı.
Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in bir numaralı sanık olduğu davanın iddianamesindeki şu satırlar ilginçti:
“Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek tarafından imzalanmış bulunan İrticayla Mücadele Eylem Planı Erzincan ilinde hayata geçirilmek istenmiş, bu amaçla Ergenekon silahlı terör örgütüne bağlı olarak faaliyet gösteren şüpheli Saldıray Berk liderliğinde yasa dışı oluşum, faaliyetlerde bulunmuştur.
Bu çerçevede Gülen cemaatinin Erzincan’daki evlerine veya okullarına silah, uyuşturucu vs. suç unsurları ile yasa dışı illegal dokümanlar konularak, sonrasında bu yerlere eşzamanlı olarak operasyonlar yaptırılması ve böylece Gülen cemaatinin silahlı terör örgütleri kapsamına alınmasının hedeflendiği ortaya çıkmıştır.
Dursun Çiçek imzalı bir belgedeki ifadeler ile, Erzincan İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubesi’nde görevli Üsteğmen Ersin Ergut’un ajandasındaki birbiriyle örtüşen el yazısı ifadeler  bunun açık kanıtıdır.”
Bir an durun, düşünün.
Bunlar sanal değil gerçek.
Ve bir zincirin halkaları.
Kimilerinin inanmak istediği gibi, hiçbiri hayal ürünü değil.
Ak Parti’nin seçimlerini kazanıp tek başına hükümet olmasından beri askerin içindeki fokurdamalar, görmek isteyen herkesin gözleri önüne apaçık serilmiştir.
Bizim askere musallat olan ve kökleri belki ta Osmanlı’ya kadar giden kötü bir alışkanlık var.
Darbecilik, cuntacılık!
Kötü bir illet bu.
Demokrasiyle, hukukla bağdaşmıyor.
Bugün yaşanan sorun budur.

MİLLİYET

YAZIYA YORUM KAT