1. YAZARLAR

  2. İhsan Dağı

  3. Darbecilik bitiyor mu?
İhsan Dağı

İhsan Dağı

Yazarın Tüm Yazıları >

Darbecilik bitiyor mu?

04 Temmuz 2008 Cuma 01:44A+A-

Sanki bu memlekette daha önce hiç cuntalar kurulmamış, darbeler yapılmamış, başbakan, bakanlar, gençler asılmamış...

Sanki son yıllarda 'ordu göreve' pankartlarıyla üniversite rektörleri, gazeteciler, sözde sivil toplum önderleri birlikte yürümemişler... Şimdi şaşırıyorlar Ergenekon soruşturmasındaki tutuklamalara. Darbe kışkırtıcılığının, hatta darbelerin serbest olmasına o kadar alışmışlar ki hâlâ köşelerinde yazıyorlar, 'Mustafa Kemal'in Askerleri: Bekleyin Gelecekler'. Bunlar galiba Kemalist bile değil, Baasist, hatta Saddamist. Milletin emanet ettiği silahları millete doğrultanları ve bunun kışkırtıcılığını yapanları sadece tarihe ve Allah'a havale etmek yetmez. Yargı önünde de hesap vermeliler. Darbecilerini yargılayan ülkeler 'çağdaş'lık eşiğini aşmayı başarmışlardır. Türkiye bu kritik eşikte; demokrasi, darbecileri yargılayarak olgunluğunu ispat edecek. Bakınız, Yunanistan'da Albaylar Cuntası 1967'de iktidara el koydu. 1974'te Kıbrıs müdahalesiyle cuntacılar da devrildi Kıbrıs'ta destekledikleri Enosisçilerle beraber. Yargılandılar ve ömür boyu hapse mahkûm edildiler. Darbecileriyle hesaplaşan Yunanistan'da demokrasi yerleşti, sadece altı yıl sonra AB üyesiydiler.

Darbecileri yargılamak da yetmez, bu topraklarda darbeci cuntaların toplumsal ve kurumsal destek bulmasını imkansız kılacak 'demokratik uyanıklık' da gerek. Darbenin bir 'ortam'ı olur, toplum hazırlanır, darbe olgunlaştırılır. 27 Mayıs'a giden yolda anamuhalefet partisi CHP, üniversiteler ve bir kısım gazetelerin darbecileri nasıl kışkırttıkları, meşrulaştırdıkları hatırlardan çıkmadı.

Açık konuşalım; Türkiye, 1999'dan bu yana 'söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır' söylemi etrafında psikolojik bir operasyona tabi tutulmuştur. Hukuk ve demokrasi dışı ulusalcı hareketler teşvik görmüş, Ergenekon yapılanmasının sivil toplum ve kurumsal destek ayağı bu söylemin etrafında oluşturulmuş, meşrulaştırılmıştır.

Son dönemde darbe girişimlerinin kod adı budur. Peki nereden beslenmiştir bu hava? Son yıllarda en çok duyduğumuz kaygı sözcüklerini hatırlayalım; 'Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin hiçbir döneminde bu kadar büyük tehlikeyle karşı karşıya kalmamıştır'. Cumhurbaşkanından genelkurmay başkanına her fırsatta tekrarlanan bu cümlenin mantıki sonu nedir, peki? Ayışığı ve Sarıkız kod adlı darbe girişimleri sorgulanacak, yargılanacak. Tüm demokratik güçlerin destek vermesi gerek bu sürece. Buna köstek olmaya çalışanları bu ülkenin demokratları bilecek, görecek.

Ergenekon Çetecileri yargılanırken ordu da içindeki çürük elmaları temizlemeli. Geçenlerde Star gazetesinde Şamil Tayyar yazdı; ağustos şûrası bir fırsat. Ordu üst kademesi, içindeki cuntacıları temizlemeli. Bununla da kalmamalı, TSK'nın yeni bir kurumsal kimliğe ihtiyacı var; toplumu ve siyaseti tanzim etmeyi üzerine vazife bilmeyen, yurt savunmasını en iyi yapmaya odaklanmış modern bir orduya ihtiyaç var. Bir ülke için en talihsiz şeylerden biri, çağın gerisinde kalmış bir ordudur. Sadece teknolojik gerilikten söz etmiyorum; kurumsal kültürü ve zihniyetiyle de modern bir ordu... Dünyayı doğru algılayan bir ordu... Modern, etkin ve güçlü orduların siyaset ve toplumla ilişkiler modelini de benimsemiş, içselleştirmiş ve kurumsallaştırmış bir ordudan söz ediyorum. Vatandaşın siyasi tercihleriyle, kılık kıyafetiyle, etnik kökeniyle değil kendi işiyle meşgul olan bir ordu.

Ordu zihinsel bir değişim geçirmeden ve yeni bir kurumsal kimlik geliştirmeden cuntacıların çıkmasını istese de önleyemez. Bakın, 'demokrat' kişiliği geniş kabul gören ve 2004 darbe girişimlerine geçit vermediği anlaşılan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök bile ne diyor darbecilerin kullandıkları TSK İç Hizmet Kanunu'nun ünlü 35. maddesi hakkında? 'O madde güzel bir maddedir. O madde siyasetin aynı zamanda frenidir'. Ve devam ediyor Özkök: 'Bu kanun olmasa yapmayacak mısın, yani bir şey yapacaksan?... 60'ta biz Başbakan'a bağlıydık. İhtilal olmadı mı? Oldu.' (F. Bila, Komutanlar Konuşuyor, s.250-251). Darbelere ve darbecilere karşı 'demokratik ittifak' için hâlâ geç değil.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT