1. YAZARLAR

  2. Bülent Korucu

  3. CHP'nin mutfağında biri mi var?
Bülent Korucu

Bülent Korucu

Yazarın Tüm Yazıları >

CHP'nin mutfağında biri mi var?

13 Temmuz 2009 Pazartesi 00:40A+A-

CHP yönetiminin siyasi intihara karar verdiğine kesin kanaat getirdim. Konunun sadece siyaset bilimcilerin ilgi alanına girmediğini düşünüyorum.

Sosyologların yanında psikologlar da devreye girmeli. Ömrünün son demini yaşayan ak saçlı yöneticilerin 'bizimle beraber parti de gitsin' türü yaklaşımları var mı? Bu davranış, eski Mısır'da sahip olduğu her şeyi beraberinde mezara götüren kralların psikolojisiyle paralellik taşıyor mu, bilemiyorum.

Keskin ifadelerimin sebebi, CHP'nin 'darbecileri yargılayacak' diye özetlenen kanun değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götürme gerekçeleri. Fikret Bila'nın yazdıkları doğruysa CHP, iptal başvurusu için gerekçelerini yazmış bile. İki gerekçeden hangisinin öldürücü darbe olduğuna karar veremedim, ama bu sefer kesin sonuç almaları kuvvetle muhtemel. Her iki madde de hukuk mantığı ve siyaset bilimi açısından bir partinin kapısına kilit vurmayı gerektirecek cinsten. Ne diyeceğini bilmez halimi maruz görün, gerçekten hayretler içindeyim. Rivayete göre CHP, Yüksek Mahkeme'ye şu şekilde iptal başvurusu yapacakmış: Birinci gerekçe, Anayasa'nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık. Suçların niteliğine göre mahkemelerde yargılanması, kişi veya mahallin belirleyici olamayacağı konusunda büyük mutabakat var. 'Değişiklikler, 145'e aykırı ve iptal olabilir' diyenler bile muhtevanın doğruluğunu beyan ediyor ve 145'in değişmesi gerektiğini dile getiriyor. Darbe teşebbüsünü yargılamayı, hukuk devleti ilkesine aykırı bulan zihniyeti anlamak için siyaset bilimi yetersiz kalır ve psikiyatriden yardım almak kaçınılmazdır. İkinci gerekçe en az ilki kadar tuhaf. CHP darbeciliği bir disiplin suçu olarak göresiymiş. Emir-komuta zinciri kırıldığı için disiplinsizlik olarak algılanıp askerî mahkemelerde yargılanmalıymış. Yani emir-komuta zinciri içinde yapılan darbeleri CHP suç saymıyor. Bu komik yaklaşımı ciddiye alıp tartışmaya bile gerek yok. Ancak CHP'nin tutarsızlık sorununu tekrar kayıtlara geçirmeliyiz. CHP, bir tek darbe için yargılama teklifi yaptı; o da emir-komuta zinciri içinde icra edildiğine ortak kanaat bulunan 12 Eylül. 12 Eylülcüleri yargılamak için anayasa değişikliği önergesi verip, partilere destek turu atacaksınız, sonra emir komuta zinciri içinde yapılmış darbeleri suç saymayacaksınız! "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" sözünün bundan daha iyi yakışacağı yer olamaz. 145. maddeye aykırılıkla alakalı tezin bir parçası da şöyle: Askerî görev ve hizmetlerle ilgili suçlar askerî mahkemede yargılanır. CHP'nin, yeni kanunla birlikte adli yargıya geçen suçları askerî görev kapsamında değerlendirdiği anlaşılıyor. Mesela cumhurbaşkanına suikast, cebir ve şiddet kullanarak parlamentonun ve seçilmiş hükümetin görev yapmasını engellemek, hükümete karşı silahlı isyan gibi. CHP, yaklaşık 20 maddelik listeden askerî görevle ilgili gördüklerini sıralarsa belki söylediklerimizin bir kısmını geri alabiliriz.

Bir siyasi parti bunları ciddi ciddi söyleyebilir mi? "Mutfakta biri mi var?" diye klişeleşen reklam sloganı aklıma gelmiyor değil. CHP hukuk bürosuna birileri sızmış, içten çökertmeye mi çalışıyor acaba? Bu gerekçelerle müracaat etsinler, bırakın Sosyalist Enternasyonal'e gitmeyi, köy kahvelerinde seçim konuşması yapacak yüzleri bile kalmaz.

Sabih Kanadoğlu notu: Anayasa'nın 6. maddesi "Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz." derken, Sabih Kanadoğlu, yerel mahkemeleri Anayasa Mahkemesi yerine geçmeye çağırıyor. Herkes kafasına göre uygunluk denetimi yapıp icraata geçebilir o zaman. Uygunluk denetimiyle yetkili Anayasa Mahkemesi bile hatırı sayılır bir mevzuatla sınırlanmışken bunları söylemek, hukuk anarşisine ve yetki gaspına zemin hazırlamaktır. Kanadoğlu'nun 'Zihni Sinir proceleri' hukuku yaralıyor.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT