1. YAZARLAR

  2. Lale Kemal

  3. Böyle parlamentoya böyle karar...
Lale Kemal

Lale Kemal

Yazarın Tüm Yazıları >

Böyle parlamentoya böyle karar...

20 Nisan 2011 Çarşamba 14:24A+A-

Türkiye’deki istikrarsızlıkların temelinde yargı sistemindeki çarpıklıkların yattığına çok sıklıkla tanık olmaya başladık. Kurulu düzenin tartışılmasının, silah tehdidiyle yani darbelerle susturulduğu eski Türkiye’yi geride bırakıp, sorunlarımızla yüzleştikçe yargı sisteminin, ülkenin nasıl bir kanayan yarası olduğunu da daha net şekilde görür ve tartışır olduk. Tepeden inmeci, silahların gücüyle susturulduğumuz dönemler yavaş yavaş geride kalırken, demokratik reformlar ufak çaplı da olsa meyvelerini vermeye başladı. Onlarca yıl halının altına süpürülen kir, pas ortaya çıkıyor. Çıktıkça da yargı üzerinden nasıl bu kir pasların örtbas edilmiş olduklarına tanık oluyoruz. Darbelere, yargısız infazlara, işkencelere yasal kılıf acımasızca hep bulunmuş. Önceki günkü Zaman gazetesine konuşan Dr. Sinan Olcan, Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü insanlık dışı işkenceleri anlatırken, “Mazgalları kaldırtıp insan dışkısı bile yedirdiler; hesap soracağım,” diye anlatıyordu. Bu ve benzeri insanlık dışı yaşanan olaylar artık anlatılabiliyor ve hesap sorulabilecek bir yargı sistemi oluşmaya başladı. Ama, Türk hukuk sisteminin, vatandaşa adalet dağıtacak düzeye gelmesi için daha önümüzde kat edilmesi gereken çok yol var. Hele de darbe ürünü 30 yıllık köhne Anayasa’yı değiştirme iradesini gösteremeyen parlamento, bu haliyle kaldıkça kat etmemiz gereken yol çok daha uzun ve çetrefilli olacaktır.

Yüksek Seçim Kurulu kısa adıyla YSK önceki akşam, siyasi istikrarsızlığı körükleyecek bir karar aldı ve çoğunluğu Kürt kökenli 12 vekil adayını veto etti. Bu karar, bir yandan, üzerimize dar geldiği şüphe götürmeyen ve o yüzden, her yenilikçi harekette bir yerlerinden sökülen darbe ürünü Anayasa ve yasaların varlığının bir ürünü. Diğer yandan ise, karar siyasi zira benzer olaylarla ilgili bir hukuk standardı mevcut değil, daha ziyade yargı mensubunun ideolojik bakış açısına göre şekilleniyor. Sonuçta kamu vicdanı hep yara alıyor...

BDP eski Lideri Selahattin Demirtaş, kararın hemen ardından yaptığı açıklamada, YSK kararının sorumlusunu buldu.. iktidardaki AK Parti. İnsaf. AK Parti, pek çok YSK kararından olumsuz etkilenirken, aynı kurumun veto kararından dolayı iktidar partisini günah keçisi haline getirmek hakkaniyetle ne ölçüde bağdaşır.

Aynı YSK, daha yakın tarihte, yurtdışındaki Türklerin oy kullanmasına engel getirerek, AK Parti’ye yönelik oy potansiyelinin önünü kesmedi mi? Daha geçen yıl, YSK kararına dayanak oluşturan darbe ürünü Anayasa üzerindeki en kapsamlı değişikliklere Meclis’te katkı sunmak bir yana referandum oylamasını bile boykot eden bir BDP, bugün bazı adayları veto yiyince “demokrasiye darbeden,” söz ediyor.

Yoksa BDP’nin gizli gündemi, YSK kararını fırsat bilip, son aylarda çokça konuşulan bir CHP-BDP ittifakını mı fırına sürmek? CHP, Türkiye’nin demokratikleşmesi yolunda önemli çıkış noktası olan Kürt meselesinde, dolayısıyla da Güneydoğu’da varlık gösteremediği için BDP ile seçim ittifakı kurup, bu partinin veto yiyen aday sorununu bazı illerde giderme arayışına girebilir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü konuşmasında, sorular üzerine, BDP ile ittifakın olmayacağını, tek başına seçime gireceklerini söyledi. Ama kamuoyuna açık söylemler perde arkasındaki gelişmelerle her zaman örtüşmeyebilir.

CHP ile ittifak, BDP’ye hüsran da getirebilir... CHP ardılı SHP, ittifak kurduğu DEP’li milletvekillerinin, 1994 yılında milletin meclisinden polis zoruyla yaka paça çıkartılıp, hapse atıldıklarında nasıl müttefikini yalnız bırakmıştı. Bugün benzer vahim olayın yaşanacağını düşünemiyorum bile ama yine de BDP’lilerin, ittifak konusunda birkaç kez düşünmeleri gerekiyor.

Nihai durumda, YSK’nın veto kararının asıl sorumlusu, 30 yıllık darbe ürünü Anayasa’yı, değişen, kabuğunu yırtmakta olan Türkiye’ye yakışır sivil, demokratik anayasa yapma iradesi gösteremeyen parlamentodur. Toplumu, tepeden inme siyasetlerle şekillendiren, parlamentoyu figüran olarak gören vesayetçi anlayış, vekillerin üzerine de öylesine sinmiş durumda ki kimse elini taşın altına koyup, toplumun demokrasi taleplerine cevap vermiyor.

Türkiye’nin en reformist partisi konumuna gelen AK Parti düşmanlığı öylesine körükleniyor ki, parlamentoda temsil edilen siyasi partiler, geçmişin vesayetçi, hukuk tanımaz düzenini değiştirmemek için adeta yarışıyorlar.

Sonuçta da böyle parlamentoya böyle karar demekten başka çare kalmıyor.

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT