HAKSÖZ-HABER

Kendisi de bir Yahudi olan Prof. Dr. Rolf Verleger, İsrail’in Gazze’ye yönelik sürdürdüğü savaşın planlı bir soykırım olduğunu vurguluyor. Verleger, İsrail’in durumunu Çarlık Rusyası ve izlediği politikalara benzetiyor; İsrail’in sonunun da benzer olmasının kaçınılmaz olacağına işaret ediyor.

Prof. Dr. Rolf Verleger’in 14 Temmuz 2014 tarihi Alman gazetesi Junge Welt’te yayınlanan bu makalesini Haksöz-Haber için Hakan Demirhan tercüme etti.

***

İsrail'in Gazze'ye Karşı Sürdürdüğü Savaş
Planlı Bir Soykırım

Prof. Dr. Rolf Verleger

1903 yılında genç Michail Rybatschenko, Kişinev yakınlarında (bugünkü Moldova’da, dönemin Çarlık Rusya’sında) katledilmiş olarak bulunduğunda bölgenin “iyi Hristiyanları” Yahudileri canavar ilan ettiler. 

“Yahudilere ölüm” sloganıyla vaazlar verildi, yazıldı-çizildi, bağrıldı-çağrıldı ve sonunda söylenenler uygulandı. 

Çarlık rejimi bu birinci Kişinev Soykırımı’nı memnuniyetle izledi.

Aradan 100 yıl geçti ve bugün İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da 3 Yahudi öğrenci kaçırılarak öldürüldü.

Olayın failleri hala bilinmiyor.

Lakin İsrail ve diğer yerlerdeki “iyi Yahudiler” için mesele çok açık: Hamaslıların, Arapların ve Müslümanların hepsi kana susamış canavarlardan ibaret.

Toplumun orta kesimlerine kadar nüfuz eden “Araplara ölüm” sloganıyla vaazlar veriliyor, yazılıyor-çiziliyor, bağrılıyor-çağrılıyor…

Şimdi de İsrail Hava kuvvetlerince bilfiil uygulanıyor.

Bariz paraleller yaşanıyor. Bu paraleller aynı zamanda iç bağlantıya da sahipler: Kurtlar sofrasında koyunlar bile kurda dönüşür.

1903 yılının Kişinev Soykırımı’ndan sonra genç Wladimir Jabotinsky “Yahudiler, kurşun sıkmayı öğrenin.” çağrısını yaymaya başladı. Lakin ondan esinlenen Yahudi Müdafaa Grupları dahi 1905 sonbaharında Çarlık Rusya’sında kapsamlı biçimde cereyan eden soykırımları engelleyemedi.

Bu soykırımların ardından Yahudilerin çoğu Filistin’e göç etti – hem de ellerindeki tüfeklerle birlikte. Jabotinsky, bugün Likud olarak bilinen, Netanyahu’nun hükümet partisinin temsil ettiği hareketi başlattı.

İşte o günlerin “Yahudilere ölüm” sloganı, işte bugünün “Araplara ölüm” sloganı. 

Yalnız o dönemin Rus hükümeti ile bugünün İsrail hükümeti arasında özlü bir fark var. 
İsrail hükümeti şiddet tekelini bizzat kendisi sahiplenmek istiyor.

Yani “ötekiler” basitçe serseri ve sapıklar tarafından katledilmesin, yok hayır - onlar stratejik ve planlı bir biçimde uzmanlar tarafından ortadan kaldırılsın.

İşte bu sebeple şu an Gazze’ye karşı planlı bir soykırım uygulanıyor. Hem de işin uzmanları tarafından.

Gerekçeler ise 1903 yılıyla birebir örtüşüyor: Ulusal nefret, dini saplantı, öldürülen çocukların uyandırdığı öfke, direnişe karşı kızgınlık, katliamdan alınan haz.

2009 yılının başında, şimdiye kadar uygulanan en kanlı soykırım vesilesiyle “Kötü, kötü komşu Gazze” başlıklı makalemi kaleme almıştım. O makale maalesef hala güncelliğini koruyor. O makalemde şöyle yazmıştım: 

“İsrail sana hitap ediyorum:

Komşu bi balık tutmaya çıktı, onu yasakladılar.

Komşunun fabrikaları vardı, onları bombaladılar. 

Komşu tarım yapıyordu, onu mahvettiler. 

Komşunun, AB paralarıyla yapılan bir havaalanı vardı, onu yıktılar. Doğru ya, kötü komşuların havaalanıyla işi olmaz. 

İşi gücü sırf ateş etmek olan kötü komşu balık tutmasın, çalışmasın, toprak ekmesin, seyahat etmesin.  O kötü kötü komşu onlara ateş etsin ki, onlar da ateşle cevap verebilsin. Eh, sonunda kötü komşu da bunu yaptı.”

Görünen o ki, 2009 yılından günümüze hiçbir şey  değişmemiş. 

Lakin durum öyle değil. İsrail’e verilen desteğin temeli gittikçe zayıflıyor.

Aklı başında olan hiçbir normal insan artık bu ırkçılarla bir münasebete girmek istemiyor. Bunun kesin bir etkisi olacaktır. 

Nitekim Çarlık Rusyası da çöktü gitti.

--------------------------
Prof. Dr. Rolf Verleger Lübeck Üniversitesi’nde Psikoloji Anabilim Dalı öğretim üyesidir. Lübeck Yahudi Cemaati’nin ve Schleswig-Holstein Eyaleti Yahudi Birliği’nin kurulmasında aktif görev almıştır. Papyrossa Yayınevi’nde “İsrail Yanlış Yolda – Bir Yahudi Bakışı” isimli kitabı çıkmıştır. Kitabın önsözünden: 

"Kendimi evimde hissettiğim Musevilik, maalesef soy ve ulus kavramlarını adalet ve insan sevgisinden daha üstün tutan şahısların eline düştü. İşte bu kitabımla tam da bu tutumun değişmesine katkıda bulunmak istiyorum."

Çeviri: Hakan Demirhan / Haksöz-Haber