1. YAZARLAR

  2. MUSTAFA SİEL

  3. Bazı Türkiye İslamcılarında Ahir Zaman Halleri
MUSTAFA SİEL

MUSTAFA SİEL

Yazarın Tüm Yazıları >

Bazı Türkiye İslamcılarında Ahir Zaman Halleri

18 Kasım 2013 Pazartesi 20:13A+A-

Bilindiği gibi klasik ve geleneksel İslam anlayışında, ahir zamana (kıyametin) yaklaştığına dair bir takım alametler olduğu kabul edilir. Çıplaklık ve zinanın yaygınlaşması, cariyenin sahibini doğurması gibi cinsel ahlaksızlıkla ilgili olanlar çoğunluğunu oluşturur bu alametlerin.

7.Araf Suresi 187 ve 188 ile 79.Naziat Suresi 42'den 46'ya kadar olan ayetler ve konuyla alakalı diğer ayetlerde kıyametin ansızın kopacağı ve bu vakti kimsenin tahmin edemeyeceği ortaya konmuş olduğundan, bazı uydurma rivayetlere dayanan kıyamet alametleri iddialarının mesnetsiz olduğu açık ise de; Gezi Parkı Süreci ve Kız - Erkek Karışık Öğrenci Evleri tartışmalarında bazı İslamcıların eylem ve söylemlerine şahit olunca, böyle ironik bir başlık atmaktan kendimi alamadım.

Memleketimizde oldum olası gariplikler yaşanır. Bu yaşanan garipliklere son yıllarda memleketimiz İslamcıların gariplikleri de eklendi ve hatta tavan yaptı. Bir zamanlar İslami mücadelelerinde kıyamet alameti olarak vasıflandırdıkları cinsel sapma ve suçları en önemli alan olarak gören İslamcılardan bir kısmı, bu gün bu tür sapma ve suçları, kişi ve insan hakları gibi argümanlarla savunur hale geldi.

Memleketimiz İslamcılarının bir kısmına AK Parti iktidarı sürecinde bi haller oldu. AK Partinin ve bilhassa Erdoğan'ın ak dediğine kara, kara dediğine ak demek, bazı İslamcıların adeta kimliğinin ve kişiliğinin en önemli unsuru haline geldi. Yakında Erdoğan Allah bir dese hayır iki diyecek İslamcılar çıkarsa hiç şaşmamak gerek.

İslamcıların Cinsel Yozlaşma, Sapmalar Ve Suçlar Konusundaki Sessizliği

İslam'ın tevhid ve ahirete imana dayalı sosyal ve siyasal mücadelesi -Kur'ani terimle cihad- biz İslamcıların varlık nedenimiz. Ama bazı İslamcılarımız bu varlık - mücadele alanını iyice daralttı. Öyle ki birileri İslami mücadeleyi sadece ekonomik adalet hedefine indirgeyerek adeta sosyalistleşirken (sol İslamcılar), bazılarımız da İslami sosyal ve siyasal düzeni liberal ideoloji ile telif etmekte ve liberalleşmekte (liberal İslamcılar) beis görmediler.

Düne kadar tesettür, iffet, fuhuş, zina gibi kavramlar İslami mücadele alanımızın çok (belki de en) önemli bir kısmını kaplar, bu alanlardaki gün geçtikçe daha da kötüye giden olumsuz durumlar kıyamet alametlerinden sayılır ve bu alanda ciddi tebliğ ve uyarı faaliyetleri yapılırken, bu gün İslamcı camiaların çoğunluğunda artık bir mücadele alanı olarak ele alınmıyor bu kavramlar.

İslamcıların geneli bu kavramların önemini kabul etmekle ve kendileri, aileleri ve camiaları açısından önemsemekle beraber; genelde bu alanlarda başörtüsü gibi sadece kendi haklarını savunmaya odaklanıyor, özellikle son yıllarda bu kavramları toplumsal ıslah sorumluluğu, tebliğ ve şahitlik alanında pek gündeme getirmiyorlar.

Üstüne üstlük, yukarıda sol ve liberal İslamcılar olarak tanımladığımız kişi ve grupların bir kısmı bu kavramları ya önemsiz görüp sınırlarını muğlaklaştırıyor, yada insan ve kişi hakları bağlamında Allah'ın sınırları ile hevanın çirkin arzularını eşit seviyede tutuyorlar. Üstelik kendi yada başkalarının hevasına uymanın insanı dalalete ve cehenneme sürükleyeceğine dair o kadar  çok ayet varken. Mesela, 5.Maide Suresi 48 ve 49, 23.Müminun Suresi 71, 20.Taha Suresi 16 ayet vd.

İslami Değerleri Savunanlarla Mücadele Eden İslamcılar

Hamza Türkmen'in "Duble Yolların Varlığı İbrahimlerin Eksikliği" başlıklı yazısında, AK Partinin kapitalist ilerleme yolu ile diğer ideolojilerin yanı sıra islamı mücadelenin de yolunu - alanını açtığı, ancak islami mücadelenin Ak Partice değil, İbrahim vasıflı İslamcılarca yapılması gerektiği halde yapılmadığı anlatılıyordu özetle.

Görünen o ki, artık İslami mücadele de -AK Partiye değilse de- Erdoğan'a kalmış durumda. Çünkü değil AK Partili diğer isimler, İbrahimler ve Muhammedler olarak İslami mücadele yapması gereken İslamcılar bile Erdoğan'ın bu alandaki kısmi ve sorunlu mücadelesinin fersah fersah gerisinde kalmış durumda. Bununla da kalsalar iyi, bir kısmı bir de Erdoğan'ı eleştiriyorlar İslami değerleri koruma ve geliştirme alanında yaptığı bir takım icraatlar nedeniyle.

Birtakım İslamcılar, İslam'ın ve İslamcıların değil, tuğyanın ve İslam düşmanlarının, yani şeytanın ve dostlarının avukatlığına soyunmuş durumdalar. Rejimi yada sermayederleri tağut (tuğyan) olarak görenler, cinsel sapma ve suçları kişilik hakkı saymakla kalmayıp, toplumu da kendilerine benzetmek için çırpınanların bu tuğyanını görmüyorlar bile.

Sanki İslamcılık tam anlamıyla iktidara gelmiş, aleviler, homocular, azınlıklar vs. zulmediyor da, bu zulmü engellemeye çalışıyorlar. Yakında Homocular İslami cemaati yada partisi kurulur da bu güzide İslamcılarımızda bu cemaat yada partiye destek verirse hiç şaşırmamalıyız.

Homoseksüellik Cinsel İlişkilerden Vazgeçmediği İçin Helak Edilen Lut Kavmi

Kur'anda Lut (as)'ın kavmiyle mücadelesini anlatan ayetlerde ilginç bir durum söz konusu. Ayetlerde geçen ifadeleri esas alacak olursak, Lut (as) kavmini tevhid ve ahiret inancına bile davet etmeden ve başka hiçbir amelini eleştirmeden, sadece homoseksüel cinsel ilişkileri meşru kabul etmeleri ve alenen bu tür ilişkilerde bulunmaları nedeniyle onlarla mücadele ediyor, kavmi bu mücadeleden dolayı O'nu ve beraberindekileri dışlıyor ve en sonunda bu kavim sırf bu yüzden helak ediliyor. Bu durum sadece Lut (as) ile ilgili ayetlere has olup, diğer peygamberlerin tümüyle ilgili ayetlerde önce tevhid ve ahiret inancına davet, bilahare toplumun en bariz suçlarından vaz geçmelerinin istenmesi söz konusu.

Homoseksüellik bir hastalık olarak görülüp, kişi böyle bir hastalığa bir şekilde müptela olmuşsa bunu meşru yollarla tedavi etmeye ve hevasına uyarak cinsel çirkinliklere bulaşmadığı sürece sadece bir imtihan unsuru, bir fitnedir. Ancak homoseksüel cinsel ilişkileri tabi bir durum ve homoseksüel cinsel ilişkileri meşru bir insan hakkı olarak görüp savunan ve hevalarının çirkin arzularına uyarak homoseksüel cinsel ilişkilerde bulunan homoculardır Allah'ın lanetlediği ve helak ettiği kişi ve topluluklar. Yoksa kendi iradesi dışında bu psikolojik hastalıkla imtihan edilenler değil.

Ayetlere göre homoseksüel cinsel ilişkileri meşru bir yaşam tarzı olarak kabul edip hevalarının çirkin arzularına uyarak bu ilişkileri hiç çekinmeden alenen işleyen ve uyarılara rağmen bundan vaz geçmedikleri için bir kavim helak edilmişken; bu gün birtakım İslamcılar homoseksüelliği tabi bir hal ve homoseksüel cinsel yaşantıyı normal bir insan hakkı olarak görmekte olan bir hareket yada partinin faaliyetlerine katılmakta ve onlara destek vermekte beis görmüyor. Ve hatta onları homocu  kimlikleri ve davaları ile beraber İslami harekete ve camilere davet edebiliyorlar.

66.Tahrim Suresi 10. Ayette, Nuh ve Lut (as)'ın hanımlarının kocalarına ihanet ettiklerinden dolayı cehenneme girecekleri net olarak bildiriliyor. Bu hanımların ihaneti elbette cinsel ihanet olamaz, zaten Lut (as)'ın kavminin kadınlardan yüz çevirdikleri ayetlerde belirtildiğine göre böyle bir ihtimal söz konusu bile değil.

Bu hanımların ihaneti kocalarının yanında mümin görünürken, münafıklık yaparak kavimlerinin dini ve değerleri üzerinde kalmaları ve gizlice onlara ve onların değerlerine hizmet etmeleri olsa gerektir. Zaten ayette geçen ihanet terimi bu anlamı çağrıştırdığı gibi, bir önceki ayette peygamberimize kafir ve münafıklarla cihad etmesi ve onlara karşı tavizsiz olması emredilmesi de bu yorumu güçlendiriyor. Bu gün zanilerin ve homocuların haklarını savunanlarda korkarım bu hanımların konumuna düşmüş oluyorlar.

Allah’ın Emir Ve Yasakları İle İnsanların Hevasını Aynı Kefeye Koyan İslamcılar!

Kur'anın açık saçıklığa, zinaya ve cinsel laubaliliğe olan net tepkisi daha ilk inen surelerden itibaren ortaya konmuş, 24.Nur ve 33.Ahzab Surelerinde bu konularda sosyal ve siyasal sınırlar, yasal sınırlamalar ve yaptırımlar getirilmişken, birtakım İslamcılar bunları gündeme getirmek bir yana, bunları gündeme getiren ve insanları Kur'ani ölçülere davet edenlerin karşısına çıkıp diğerlerini koruyorlar.

28.Furkan Suresi 68'den 71'e kadar olan ayetlerde zinanın şirk ve haksız yere insan öldürme ile aynı seviyede cehennemlik bir suç olduğu ve ancak samimi bir tevbe ve tekrarlanmamak kaydıyla bu durumdan kurtulabileceği açık bir şekilde ortaya konmuşken zanileri, Lut (as)'ın kavminin durumu ortada iken homocuları insan hakları yada liberallik adına savunmak, Allah'ın emir ve yasakları ile insanların hevalarını aynı kefeye koymak değilse nedir?

Homoseksüel cinsel ilişkilerde ısrar nedeniyle bir kavmin helak edildiğini insanların gözünün içine sokarcasına tebliğ yapmaya çalışan İslamcılık anlayışından, homoseksüelliğin tabi bir durum ve homoseksüel cinsel ilişkilerin bir insan hakkı olarak tanındığı bir islam anlayışına (d)evrildi bazı İslamcılarımız.

Yakında çıplaklık, nikahsız yaşam, serbest zina, çoklu seks, ensest (aile içi seks) vs. içselleştirilir, tabii durumlar ve insan hakkı sayılırsa şaşırmamak lazım. Öyle ye, sosyalist İslamcılarımıza göre tek sorun ekonomik adalet, bunu sağladıktan ve adil düzen kurulduktan sonra ister ibne ol, isterse fahişe, ne önemi var. Liberal İslamcılarımıza göre ise, önemli olan insan hakları ve hürriyet. Bunlar sağlandıktan sonra isteyen ibne olur, isteyen zani, ne önemi var, kendi tercihleri değil mi? Paşa gönülleri bilir, kız babasıyla yatar, oğlan anasıyla (haşa).

Peki biz şimdi zinayı, çıplaklığı, homoculuğu, nikahsız yaşamı kıyasıya eleştirmeyecek - eleştiremeyecek miyiz? Böyle yaparsak Allah'ın bu konudaki ayetlerini, emir ve yasaklarını nereye saklayacağız. Eğer kıyasıya eleştirmez, mücadele etmezsek, 7.Araf Suresi 163'ten 169'a kadar olan ayetlerde kendileri emir ve yasaklara uymakla beraber kavimlerinden uymayanları bundan nehyetmediklerinden dolayı kınanan ve cehennemle tehdit edilen Yahudilerin durumuna düşmeyecek miyiz?  Ayetlerde kötülüklerden nehyetmeyenler cehennemle tehdit edilmişken, kötülüklere kol kanat germe durumuna düşen İslamcılarımızın akibeti ne olabilir ki?

Nikahsızlara Dokunma,  İmam Nikahlıları Bas

Güzide İslamcıların haklarını savunduğu homocu ve zanilerin, serbest cinsel yaşam savunucularının ilginç tavırları var üstelik. Kendileri için her türlü cinsel serbestliği savunurken, imam nikahıyla evlenenlerin evliliklerinin geçersiz ve suç sayılmasını, kolluk kuvvetlerince basılmasını, medyada çarşaf çarşaf aşağılayıcı haberler yapılmasını gayet tabi ve gerekli görürler.

Nitekim 28 Şubat Döneminde Aczimendi lideri imam nikahlı eşi olduğu iddia edilen bir kadınla evinde basılırken, özel hayat, tercihlere saygı ve benzeri itirazlarını hiç duymadık bunlardan. Bayağı keyiflendiklerini ve yapılanları hararetle desteklediklerini hatırlıyoruz.

Hükümetin cinsel hayata karışamayacağını, öğrenci evlerini kontrol edemeyeceğini, serbest cinsel hayatın kutsallığından dem vuranlar; memleketimizin laik rejim öncesindeki İslam endeksli cinsel ahlak anlayışından bu günlere nasıl getirildiğini, hangi zorlama, teşvik ve faaliyetlere bu günkü felaket seviyesindeki cinsel ahlaksızlık seviyesine düşürüldüğümüzü hatırlamak bile istemiyorlar.

Sanırsınız ki bu memleket cinsel ahlaksızlık hususunda kendi dinamikleriyle bu hale geldi, laik rejim bu konuda hiçbir zorlama, teşvik ve faaliyette bulunmadı; halkın cinsel ahlak anlayışını yozlaştırmak için her türlü zorlayıcı ve teşvik edici tedbiri almadı.

Cinsel ahlaksızlık hususunda köpekleri salmış, taşları bağlamışlar ve aynı düzenin devamını arzuluyorlar. Değil cinsel ahlaksızlıkların engellenmesi, bu konuda halkın gerçekten kendi iradesine göre davranmasını bile kabullenmiyorlar. Farzı muhal, bu konuda bir referandum yapılsa ve halkın % 70 - 80'i bu konuda Erdoğan'ı desteklese, kabul ederler mi bu sonucu?

Hükümete Çok Ciddi Bir Uyarı

Demokratikleşme paketinde çıkarılacağı açıklanan nefret yasası olarak adlandırılan yasayı sakın ha sakın çıkarmayın. Aksi halde CHP'nin şerrinden korunmak için siyasi bir manevra olarak Atatürk'ü Koruma Kanununu çıkaran Menderes hükümetinden beter bir kötülük yapmış olursunuz Müslümanlara. O siyasi manevra bizlere CHP'nin yapamadığı kötülüğü yaptı 50 yıldır ve halada kaldırılabilmiş değil bu yasa.

Nefret yasasını her ne içerikte çıkarırsanız çıkarın, daha siz iktidardan inmeden sizin ve İslamcıların Azraili olacağı muhakkaktır. Bu yasa çıktığında İsrail'e Siyonist, Amerika'ya büyük şeytan diyemeyeceğimiz gibi, ibneye ibne, fahişeye fahişeye, zinakara da zani diyemeyeceğiz ve bu alanlardaki uyarı, ıslah, tebliğ gibi İslami sorumluluklarımızı yerine getirmekte bayağı zorlanacağız.

Eğer bu yasayı çıkarırsanız, islami mücadele alanı açmak konusunda kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alan durumuna düştüğünüz gibi, ifsad edici fikirleri korumuş, ıslah edici fikirleri engellemiş olursunuz. Bu yasa köpekleri serbest bırakıp taşları bağlamanın güncel bir uygulaması olacaktır.

Üstelik bu yasayı bizim aleyhimizde laik savcı ve hakimlerden önce, Hakan Fidan'ı yargılamaya kalkan savcı ve hakimler uygulayacak büyük bir iştahla. Baksanıza daha şimdiden camianın yayın organları ibnelerin ve zanilerin kutsal haklarını savunmak için büyük bir cehdle cihad ediyorlar.

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum