1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. "Başbakan ve Kılıçdaroğlu'yla Ne Konuştuk"
"Başbakan ve Kılıçdaroğlu'yla Ne Konuştuk"

"Başbakan ve Kılıçdaroğlu'yla Ne Konuştuk"

Abdülkadir Selvi, Yeni Şafak'ta kaleme aldığı yazıda Ahmet Davutoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı son görüşmelerden kesitler aktarıyor, bu görüşmeler hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.

20 Ağustos 2015 Perşembe 12:48A+A-

Abdülkadir Selvi - Başbakan'la ve Kılıçdaroğlu ile Ne Konuştuk / Yeni Şafak

Birbiri ardına şehit haberlerinin geldiği zor bir gündü.

Ama siyasî trafik açısından da oldukça hareketliydi.

Sabah Çankaya Köşkü'nde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldik.

Gazetelerin Ankara Temsilcileri olarak 2 saat süreyle Başbakan'a sorular yönelttik.

Başbakan'la kahvaltılı toplantı öncesinde Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile AK Parti'nin koalisyon çalışmaları sırasında oluşturduğu heyetlerin başkanları Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'le sohbet ettik.

Öğleden sonra ise CHP Genel Merkezi'ndeydim.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir saate yakın bir süre makamında baş başa sohbet ettik.

Başarısızlıkla sonuçlanan koalisyon çalışmalarına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim hükûmetini kurmak üzere Başbakan Davutoğlu'nu görevlendirecek olmasına, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na hükûmeti kurma görevinin verilmemesine hem iktidar hem muhalefet cephesinden bakma imkânım oldu.

Başbakan kahvaltıya gecikmeli olarak iştirak etti. Terörle mücadele kapsamında bazı görüşmeler yapıp, talimatlar verdiğini söyledi. Koalisyon görüşmeleri sırasında bir yandan terörle mücadele diğer taraftan ise, ekonomiyle ilgili gelişmeleri takip ettiğini anlattı. “Gece uykularımız bölünüyor, gündüz sürekli olarak bu işi takip ediyoruz."dedi.

Başbakan önce ayrıntılı bir şekilde hükûmet kurma çalışmalarını anlattı. MHP'li sözcülerin, "AK Parti 4 şartımızı kabul etmediği için koalisyon kurulamadı." şeklindeki sözleri nedeniyle, Bahçeli ile yaptığı görüşmeyi anlattı. “Bahçeli çok net bir şekilde, biz dört şart öne sürdük, gördüğümüz kadarıyla bizim bu şartlarda sizinle uzlaşmamız, sizin de bu şartları kabul etmeniz mümkün görünmüyor dolayısıyla, bir koalisyon imkânı yok dedi. Yani bu sonuca müzakereler neticesinde gelmedik en başında Sayın Bahçeli bunu açık ve net bir şekilde ifade etti." dedi.

Davutoğlu, Bahçeli ile 2 saat görüştü ama koalisyon müzakeresine geçilemeden biten bir görüşme olmuş.

Başbakan'a AK Parti kongresini ve seçim kampanyasını da sorduk. AK Parti üç dönem kuralı konusunda bir yenilik getiriyor. Üç dönem kuralı devam edecek ama hem eskiler hem de bu seçimle üç dönem kuralına takılacak olanlar muaf tutulacak.

Başbakan kendisini, kuracağı seçim hükûmetine endekslemiş. HDP'nin seçim hükûmetinde yer almasına karşı değil. Bunu Anayasa'nın gereği olarak görüyor. Ama kiminle çalışacağını kendisi seçecek. Uyumlu çalışma yeni kabinenin şifresi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile hükûmeti kurma görevi verilecek mi verilmeyecek mi tartışmalarının doruk noktasında olduğu bir sırada görüştüm. CHP Genel Merkezi'ne girerken, İngiltere Büyükelçiliği'nden bir heyetle karşılaştık. Ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke ile görüşmeye giriyorlardı. Kılıçdaroğlu'nun makamına girerken, içeriden bir heyet çıktı. Kemal Bey: “Seçim kampanyamız için çalışma yapan bir ekiple görüştüm."dedi. Ben hemen en son oy oranlarını sordum."Yok, bunlar kamuoyu araştırması yapan ekip değil, seçim kampanyasını yürüten arkadaşlar." dedi.

CHP, 7 Haziran seçimlerinde pozitif bir kampanya yürütmüştü. “Yine pozitif bir kampanya mı yürüteceksiniz?" diye sordum. “Yine pozitif bir kampanya yürüteceğiz ama bu kez terörle mücadele ile demokrasi ve özgürlükler de kampanyamızın bir unsuru olacak." karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu ile görüşmeden çıkarken kapıda Haluk Koç'la karşılaştım. Çok gergindi. Uzun süredir yapıcı bir dil kullanan Haluk Koç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili sözleri ile fabrika ayarlarına geri döndü.

Kılıçdaroğlu, teamüllerin işletilmesi ve hükûmeti kurma görevinin Davutoğlu'ndan sonra kendisine verilmesini bekliyor. Kılıçdaroğlu'na, "Hükûmeti kurma görevi verilirse, Saray'a gider misiniz?” diye sordum. "Giderim. Çünkü kişisel duygularımı işlerime karıştırmam." dedi. "Saraya yönelik itirazlarınız var. Bu durum bir çelişki oluşturmaz mı?" diye sormayı da ihmal etmedim. "Oluşturmaz." karşılığını verdi.

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine görev vereceği konusunda umutlu değildi. Bu duruma tepkiliydi. "Sadece bizim tepki göstermemiz yetmez. Sayın Davutoğlu da Sayın Bahçeli de tepki göstermeli." dedi. Hatta bir adım daha ileri gidip, Davutoğlu'nun hükûmeti kurma görevi verildiğinde, “Teamül gereği sıra Sayın Kılıçdaroğlu’nda.” diyerek görevi iade etmesini istedi. Biraz naif bir yaklaşım gibi geldi bana. Gözlerimden ne hissettiğimi anlamış olacak ki; "Bunu yapsa büyür." dedi.

Cumhurbaşkanı'nın, Kılıçdaroğlu'na hükûmeti kurma görevini vermeyeceği iyice netleşti. Cumhurbaşkanı, muhtarlara hitaben yaptığı konuşmada: "Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle vakit geçirecek zamanımız yok." diyerek bu durumu pekiştirdi. Ayrıca, Anayasa'nın 116.Maddesi gereğince TBMM Başkanı İsmet Yılmaz'la dün akşam bir araya geldi. Böylece seçim hükûmetiyle ilgili ilk adım atılmış oldu.

Buna rağmen Kılıçdaroğlu'na, “Hükûmeti kuracağınıza inanıyor musunuz?" diye sordum. “Kurarım." karşılığını verdi. AK Parti ile koalisyon kuramadılar. MHP'nin tavrı ise belli. Bu iş nasıl olacak? “Onu söylemem." dedi. Hükûmet kurar kuramaz, orasını bilmem. Ama Kılıçdaroğlu'na görev verilmeliydi. Mecelle de usûl esastan önce gelir. Hükûmet kuramayacaksa, bunun denenip görülmesi gerekirdi.

“Kılıçdaroğlu görevi aldıktan sonra, gereken desteği sağlamasa dahi bir hükûmet listesi sunabilir. Bu durumda Cumhurbaşkanı bunu onaylamazsa, hükûmet kuruluşunu istemiyor pozisyonuna düşer, onaylar da hükûmet güvenoyu alamazsa, bu süre zarfında CHP'liler bakanlıkları ele geçirir." şeklindeki kaygıların farkındayım. Ama arkasında güvenoyu olmayan hükûmeti Cumhurbaşkanı niye onaylasın? Kılıçdaroğlu'na, “Güvenoyu alacak desteği bulamadığınız hâlde Cumhurbaşkanı'na hükûmet listesi sunar mısınız?" diye sordum. “Yok. Öyle bir şey olur mu? Hükûmeti kuracak desteği bulamazsam görevi iade ederim." karşılığını verdi.

Siyasette 24 saat bile uzun süredir diye boşa dememişler. Ben Kılıçdaroğlu'nun makamından ayrılırken başka bir hava vardı. Haluk Koç'un HDP'nin içinde yer aldığı seçim hükûmetine üye vermeyeceklerini açıklamasıyla, başka bir hükûmet modeli oluştu.

HABERE YORUM KAT