1. YAZARLAR

  2. Leyla İpekçi

  3. Barış yaklaştıkça, statüko sancı çekiyor
Leyla İpekçi

Leyla İpekçi

Yazarın Tüm Yazıları >

Barış yaklaştıkça, statüko sancı çekiyor

05 Kasım 2010 Cuma 14:39A+A-

Oktay Ekşi gidiyor, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’de değişim çatırtıları baş gösteriyor, Saadet Partisi’nden yeni ve demokratik bir başka parti, HAS Parti doğuyor. PKK ile ateşkes ve barış sürecinin müzakereleri yapılıyor. Hukukta yapılan yeni düzenlemeler, yeni anayasa taslakları gündemde.

Ve böylesine yoğun bir değişimin ortasında... Tam da bunun için çalkalanıyor aslında CHP.

Bütün bunlar birbirinden bağımsız süreçler değil kuşkusuz. Halkın değişime, demokratikleşme ve özgürleşmeye büyük oranda evet demesinin yansımaları biraz da bu olanlar... Kaçınılmaz olarak.

Devletin illegal örgütlerinde suç işleyenlerin itirafları geliyor art arda. Siyasi cinayetlerin, faili meçhullerin aydınlatılması için sivil toplumdan baskılar artıyor... Meclis’te yeni bütçe görüşmeleri var. Peki, CHP değişecek mi, değişmeyecek mi?..

Kemal Kılıçdaroğlu yeni MYK’yı atıyor ve yeni yönetim kadrosu oluşturuyor. Ve eski tüzük, yeni kurultay gibi kelimeler üzerinden önce bir hukuk tartışması başlıyor. Kılıçdaroğlu, partideki korku imparatorluğunu yıktıklarını belirtiyor.

Önder Sav ise “CHP’yi, içerdeki dışarıdaki düşmanlar eskitemedi. CHP’ye kısa bir zaman önce genel başkan olan Sayın Kılıçdaroğlu da eskitemeyecektir. İstediği kadar yeni desin, CHP Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’dir!” diyor...

Sanırsınız ki M. Kemal, mezarından yönetmektedir bu partiyi. Sav da onun siyasetteki vekili!

Fakat kime sorsanız: “Amaç CHP’nin iktidara yürümesi. Biz büyük bir partiyiz” diyor. Meğer altı ay önce de iktidara yürümekteymişler. Daha önemli bir amaç bulunamıyor mu acaba Türkiye’nin bunca ciddi sorunu varken...

Bu sorunları çözmeyi tartışmak gibi bir dertleri yok mu peki CHP’lilerin? Şimdi sormamalıyız... CHP’de iki farklı ekip, bir binanın iki farklı katında toplantıdalar.

Ama verdikleri mesaj ortak: “Çift başlılık yok!”

Kritik bir soru sorulduğunda ise cevap belli: “Onu yeri geldiğinde değerlendiririz!”

Önder Sav ekibine muhalefet eden Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına yakın isimler art arda ekranlara çıkarak mesela Kılıçdaroğlu’nun artık parti genel başkanı değil lideri olduğunu söylüyorlar.

Yine mesela tüzük, çarşaf listeler gibi biçimsel tartışmalar yüzünden CHP’de kriz çıktığını, aşılacağını söylüyorlar. Zaten çoğu kriz çıktığını dahi söylemiyor. “Sorun yok, biz güçlü bir partiyiz!”

Gelgelelim biz Türkiye’nin vatandaşları CHP’nin asıl krizinin bir usul değil, içerik krizi olduğunu çoktandır biliyoruz. Koltuk kavgalarının uzun yıllar boyu geleneği haline geldiğini... İçerikle ilgili projeler için böyle tartışmaların hiç yapılmadığını...

Kılıçdaroğlu “başörtüsü meselesini biz çözeceğiz” diyordu. Ama Cumhuriyet Resepsiyonu’na dahi gidemedi. Dersim’de bir aftan bahsetti, ama bir başka CHP kurmayı ona karşı çıktığında geri adım attı.

Nihayet soru basit: Projesiyle, programıyla önümüzdeki seçim döneminde Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda, Kürt sorununu çözümünde... Koltuk kavgası ve tüzük tartışması dışında bir söylem oluşturabilecek mi CHP?

Türkiye değişim sürecinde çok önemli bir dönemece girmişken... Köhnemiş, değişime direnen ve kanla beslenen zihniyet ve kurumlar buna ayak uydurmakta direnirse, kendi içindeki çürükleri temizlemesi daha da zorlaşacak.

***

NOT: Denizgöründü adlı Alevi köyünde yapılan camide tek başına namaz kılan imam haberine dair yazdığım bir yorumdan sonra, imam Baki Pesen’in avukatı Mustafa Erol’dan bir mektup aldım. “Ne imam cemaatsiz ne de cami sahipsizdir” diyordu:

“Cami, köylülerin isteği üzerine, gerek köylülerin gerekse de Çanakkaleli hayırseverlerin bağışları ile yapılmıştır. Alevi inancına sahip Hasan Demirtaş isimli ve hayatta hiç camiye gitmeyen birinin tarlasını sadece cami olarak kullanılmak kaydı ile köye bağışladığı yere yapılmıştı. Devletin yaptığı ya da zorla yaptırdığı bir cami değil.

Cami yapılalı daha üç yıl olmuş. Vekil eden imam ise iki yıldır camide görev yapıyor.

Camide, Sünni köylerindeki camilerde de olduğu gibi öğle ve ikindi namazı cemaati çok az. Örneğin yalan haberin yapıldığı gün iki kişi Ali Canbaz ve İbrahim Kâhya camideymiş. Ama akşam ve yatsı namazlarında düzenli olarak gelen cemaat yaklaşık 6-8 kişi. Dolayısıyla caminin hiç cemaati olmadığı da yalan.”

Camiden hiç cenaze kalkmadığı iddiasının da yalan olduğunu belirten avukat şöyle devam ediyor: “Yine vekil eden imamın göreve başlamasından bugüne kadar köyde beş cenaze kaldırılmış. Dört tanesinin defin işlemleri vekil eden imam tarafından yapılmıştır. Diğer cenaze ise halen Kayadere Köyü’nde imamlık yapan Alevi inancına sahip Denizgöründü Köyü’nde doğup büyüyen Mesut Demirtaş tarafından defnedilmiş.”

TARAF

YAZIYA YORUM KAT