Soru: Sevgili Sivilay Abla. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis konuşmaları olsun, miting konuşmaları olsun dünya yüzeyinde bir parti liderinin sarf edebileceği en ağır ifadelerle dolu ancak bu konuşmalardan sonra kimse kimseye saldırmıyor. Hakaretlere maruz kalanlar dava açmıyor, cevap vermiyor. Yüksek ruh bilimci bilginize göre Devlet Bahçeli bunu nasıl sağlıyor? (Yeliz Güzel)

Cevap: Sevgili Yeliz, çok isabetli bir tesbit. Ben bile bu konuşmaları normalleştirmişim. Sorunun üzerine bir daha dinleyince durumun tuhaflığını fark ettim. Devlet Bey, konuşma kürsüsünden “Hain, satılmış, hepinizi darağacında sallandıracağız” derken, Meclis koltuklarındaki yüz ifadelerine baktım. Bahçeli’yi seven, sevmeyen herkesin yüzünde donuk, umursamaz bir ifadeye şahit oldum.

Derin çözümlemem şöyle: Devlet Bahçeli, beyefendiliği içerikten değil usulden tanımlıyor. Sarf ettiği hakaret ifadesinin doğasında, tükürükler saçarak dile getirilmesi var iken, beyefendi çizgisini muhafaza etmek adına aynı sözü “terli terli su içmeyiniz, çimenlere basmayınız” makamında terennüm ediyor. Bir tür janti bir adamın parkta yürüyen bir kadına şapkası ile reverans yapıp “Hanımefendi, sizin ... koyayım” demesi gibi.

Bu tepkisizliğin diğer bir nedeni de, Bahçeli’nin matematiğe merak saldığından bu yana onu hoş görenlerin sayısının çok artmış olması olabilir.

 

Diyanet’e kök salmak

Soru: Sevgili Sivilay Abla, Türkiye’nin en kalabalık kadın örgütü olan, Diyanet Vakfı Kadın Faaliyetleri Merkezi Başkanı Ayşe Sucu, yeni Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez tarafından görevden alındı. On dört yıl başkanlık yapan Ayşe Sucu, Benazir Butto stili başını yarı kapattığı için görevden alındığını ifade etti. Sucu, varlığıyla dindarların da modern olabileceğini gösterdiğini de söyledi. Ayşe Sucu’nun yirmi sekiz kişiden oluşan yönetim kurulu üyeleri topluca istifa etti.

Sarışın kadın zaafı olan gazeteler bu olayı yukarıdaki şekilde haberleştirdi. Ruh ve Sivil Hastalıkları Uzmanı olarak siz bu haberi nasıl okudunuz. (Ebru Denizalp)

Cevap: Sevgili Ebru, ben bu haberi “On dört yıl be kızım. Kök salsaydın bari” diye okudum. On dört yıl başkanlık edene “başkan” değil ancak Diyanet’in hanım ağası denebilir. Ağalığın şanından olsa gerek yönetim kurulunun yirmi sekiz üyesi topluca istifa etmiş. Bir tane de mi başkanına sadakat yemini etmemiş üye olmaz.

Benazir Butto modeli eşarp bağladığı için görevden alındığı yönündeki imalar aslında başkanlığı da “ye sarı perçemim ye” sloganıyla elinde tuttuğuna dair bizlerde haklı haksız bir his uyandırıyor. Şimdi bir de Ayşe Hanım’ın yerine başı örtülü bir kadın atanırsa “Türban Diyanet’e girdi” diye akıllarımıza zarar bir tartışma kopacağı kesin.

Sahtesi ve ispatı

Soru: Sevgili Sivilay Abla, Balyoz davası sanıklarından emekli General Çetin Doğan’ın kızı ve damadı, Balyoz belgelerinin sahte olduğunu ispatlamak için çıktıkları televizyon programlarının sunucuları için sahte CD’ler üretiyorlar. Sahte belge üretmek bu kadar kolayken Balyoz belgeleri sahte olabilir mi? (Cüneyt Çetingöz)

Cevap: Sevgili Cüneyt, kolayca sahte belge üretmek için gerekli teknoloji icat edilmişse belgenin sahte olduğunu kolayca ispat edecek teknoloji de üretilmiştir. Her şey sahte, her şey yalan, bütün dünya bize karşı diye düşünüyorlarsa diyeceğim yok tabii.

Yeni yıl

Aslında 1 ocak kel alaka bir gündür. Ne toprağa cemre düşer, ne de havaya. Kışın başı da değildir, yazın en sıcak zamanı da. Ne yılın en uzun ne de en kısa günüdür. 1 ocakı anlamlı kılan şey hepimizin bu günü yeni bir dönemin başlangıcı, yeni bir sayfa açma fırsatı olarak kabul etmemizdir. Birbirini tanımayan yüz milyonlarca insanın aynı iyi şeyi düşündüğü bir gün 1 ocak. Yeni yılınız kutlu olsun.

-

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı

TARAF