Lale Kemal

Lale Kemal

Yazarın Tüm Yazıları >

Askerlik

06 Ekim 2010 Çarşamba 13:53A+A-

Askerin, içinde istikrarsızlık barındıran siyasetteki konumu, demokratikleşme adımları atılmasına paralel olarak tartışılmaya devam ediyor, iyi de oluyor. Keza siyasetçilerin basiretsizliği yüzünden onlarca yıl TSK’ya havale edilen ve bu yüzden bitirilemeyen terörle mücadele adı altında yürütülen savaş yöntemleri de artık tartışılmaya başlandı. Kan, gözyaşı, ekonomik yıkım ve siyasi istikrarsızlık ile eşdeğer hale gelen terörle mücadelenin salt askerî yöntemlerle çözülemeyeceği çok geç de olsa anlaşıldı. Sayıca yüksek olan asker mevcudunun –ki 1 milyonu buluyor- azaltılıp nitelikli hale getirilmesi önünde engel olarak hep terörle mücadele gösterildi. Oysaki asıl sebep, askerin neredeyse üzerinden 20 yıl geçen Soğuk Savaş psikolojisinden kurtulamayışıydı. Zira, terörle savaşta, salt teröristle mücadele edebilecek özel eğitilmiş birliklerin çok önceden kullanılmaya başlanması gerekiyordu.

Dolayısıyla terör bitmediği için profesyonel askerliğe geçilemediği ve mecburi askerlik hizmetinin bu yüzden devam ettirildiği tezleri de çürümüş oldu.

Şimdilerde terörle mücadelenin silah dışı yöntemlerle çözülmesi gerektiği üzerinde herkes kafa yorarken askerlik hizmetinin ne şekilde olması gerektiğine siyasi otoritenin el attığını görüyoruz ki bu son derece olumlu ve sağlıklı bir yaklaşım. AK Parti MYK’sında, TSK’nın Tek Tip adını verdiği zorunlu askerlik hizmetinin sorunlu olduğu üzerine geçen hafta tartışma yapıldı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 30 eylül tarihinde Hürriyet’e yaptığı açıklamada, hakkaniyete aykırı olduğunu söylediği Tek Tip askerlik uygulamasına karşı olduklarını söyledi. TSK’nın üzerinde çalıştığı Tek Tip askerlik, eğitim seviyesine bakılmaksızın tüm bireylerin, 9 ya da 12 ay olarak telaffuz edilen aynı sürede askerlik yapmalarını öngörüyor.

Hüseyin Çelik, aynı demecinde, aslında hükümetin uzunca süredir aklından geçen askerlik modeline, yani profesyonel askerlik ve bedelli askerlik seçeneklerine açık olduklarının altını çiziyordu.

Dolayısıyla hükümetin, uzun vadede kademeli olarak profesyonel askerliğe geçişin altyapısının hazırlanması ve zorunlu askerlik hizmetinin de buna paralel aşamalı olarak kaldırılmasını planladığı anlaşılıyor.

 TSK’nın tekeline bırakılmış olan askerlik hizmeti, çok ciddi sorunları da içinde barındırdı, barındırmaya da devam ediyor. Yasalara göre askerlik hizmetinden ne anlıyoruz bir ona bakalım. 211 sayılı İç Hizmet Kanunu’nun 2. maddesinde askerlik kavramının tanımı şöyle yapılıyor;

“Türk vatanını, istiklali ve Cumhuriyetini korumak için harb sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyeti.” Peki, bu tanıma uygulamada ne ölçüde uyuluyor. Uyulmadığına dair pek çok örnekten biri; mecburi askerlik hizmetini yapanlardan bir kısmı, orduevi, gazino, sosyal tesis ve kışlalarda, garson, aşçı, berber, kuaför, temizlik görevlisi, emekli generale şoförlük gibi pek çok iş yapıyor. Askerlik tanımı ortadayken, yukarıda bahsettiğim işler karşısında vatandaştan askerlik yapmalarını beklemek ne kadar anlamlı.

Genç Siviller hareketi, zorunlu askerlik hizmeti yapanlardan 170 bin kadarının bu tür hizmetlerde kullanıldığını belirtiyor. Geçen cumartesi günü bir televizyon programına çıkan Genç Siviller’den bir kişi, sivil hayatta askeriyeye bilgisayar çözümleri üzerine hizmet verirken mecburi askerlik hizmetini Adıyaman’da yaptığını belirterek, “Burada beni revire verdiler, ‘Sen akıllı adamsın, hastalara ilaç verirsin’ dediler,” diye anlatıyordu. Bu kişi, askerdeyken sivil hayatta meşgul olduğu işle bağlantılı bir görevde istihdam edilmezken üstüne üstlük insan hayatını tehlikeye sokacak biçimde hastalara ilaç tavsiyesinde bulunmakla görevlendiriliyor.

Neyse mecburi askerlik hizmetini yapanların ne anlamsız işlerle meşgul edilip, sivil yaşamlarında verimli olacakları aylar ve yılların ellerinden nasıl çalındığı ortada.

Türkiye’de mecburi askerlik hizmetinin kaldırılıp kaldırılmayacağı, profesyonel askerliğe geçişin nasıl olacağı gibi teknik detaylar, o ülkenin güvenlik siyaseti ile yakından ilgili. Hükümetin, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni hazırladığı ve artık tehdit algılamalarında yumuşamaya gittiği belirtiliyor. TSK’nın, bu belgede yer alan güvenlik anlayışını yansıtacak biçimde Türkiye Milli Askerî Stratejisi (TÜMAS) adı verilen bir çalışma yapması gerekiyor.

Bu çalışma, bir ölçüde profesyonel orduya geçmenin de önünü açacak nitelikte.

Stratejik Araştırmalar Merkezi BİLGESAM’ın da başkanı olan Emekli Albay Dr. Atilla Sandıklı, NTV’nin önceki akşam askerlik üzerine yaptığı açık oturumunda, askerî konulara akıl yoranların çok iyi bildiği ancak açıkça söylenmeyen önemli tesbitler yaptı.

Sandıklı, TSK’da halen Soğuk Savaş döneminden kalma ve ülke toprağının düşmanların saldırısına uğrayacağı algılamasına dayanan eski güvenlik paradigmalarının var olduğunu hatırlatıyordu. Türkiye’nin vizyonunun çağcıl hale gelmesi dolayısıyla profesyonelleşmeye kademeli olarak geçmesi gerektiğine işaret eden Sandıklı, “TSK hükümetten profesyonelliğe geçmeyi talep etmeli. TSK meselelere güvenlik paradigmasından bakar. Mecburi askerlik hizmeti sosyal bir sorun haline geldi. Siyaset bu soruna cevap vermeli,” diyerek sağduyulu bir çıkış yaptı.

Türkiye’de artık toplumu militaristleştirme araçlarından olan mecburi askerlik hizmeti yoluyla kontrol altında tutma ideolojisi yerini akla, sağduyuya bırakıyor...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT