1. YAZARLAR

  2. Eser Karakaş

  3. Askerin geldiği, geleceği nokta
Eser Karakaş

Eser Karakaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Askerin geldiği, geleceği nokta

30 Ekim 2009 Cuma 00:02A+A-

Askerle ilgili bir yazı yazdığımızda, bazı konuları eleştirdiğimizde kimi süper zekalılar bu tavrımızı “askere düşmanlık” olarak algılıyorlar; oysa, askeri eleştirmek, seçilmişlerle “normal”, “çağdaş” bir ilişkiler bütünü içine girmesi galiba en çok askeriyenin lehine.

Askeriyenin ürettiği savunma kamu hizmeti çok önemli bir kamu hizmeti ve vicdani retçiler, felsefi olarak orduya karşı olanlar ve kimi illegal silahlı çete üyeleri dışında nüfusun çok büyük bir kısmının askeriye ile sorunu olmaması gerekiyor.

Zaten nüfusun yaklaşık tümünün askeriyenin arkasında olmadığı hallerde milli savunma kamu hizmetinin gerektirdiği etkinlik düzeyinde üretilmesi zorlaşıyor.

Savunma kamu hizmetinin niteliğinin düşmesinin de askere ama öncelikle Türkiye’ye büyük zararları vardır.

28 Şubat günlerinden bu yana, Türkiye’de askere getirilen eleştirilerin dozu giderek artmaktadır.

Yaptığımız, çıktığımız televizyon programlarında senelerdir e-postalarla, SMS’lerle mesajlar alarız; bu mesajlarda doğal olarak TSK ile de yorumlar olabilmekte, yorumlarda anlaşılabilir boyutlarda askeriye eleştirisi ve methiyesi yer almakta idi.

28 Şubat sonrasında bu mesajlardaki askerle ilgili eleştirilerin dozu artmaya başladı.

27 Nisan muhtırası sonrası askeriye ile ilgili eleştiri dozunun artış hızında büyük bir yükselme oldu.

Son “kağıt parçası” krizi sonrasında ise bu TSK eleştirileri kanımca tepe noktasına vardı.

Ve kanımızca TSK eleştirilerinin geldiği bu nokta kabul edilebilir bir nokta olmaktan çıkmıştır.

Meselenin kabul edilemez olması eleştirilerin sayısı ve şiddetinden

gelmemektedir.

Meselenin kabul edilemez olması, Türkiye gibi askeriyeye geleneksel bir sevgi ve güvenin olduğu bir ülkede TSK’nın yaptığı yanlışlar nedeniyle toplumun azımsanamayacak bir bölümünün askeriyeye ağır eleştiriler üretmek zorunda kalmış olmasıdır.

Bu sevimsiz durumun kanımca yegane sorumlusu son senelerin TSK yönetimi ve bu yönetime egemen olmuş çağdışı bir demokrasi ve hukuk devleti anlayışıdır.

TSK yönetiminin bu cari anlayışı değişmediği sürece toplumun çok önemli bir bölümünün TSK’ya bakışı her geçen gün daha sevimsiz, normal bir ülkede daha kabul

edilemez hale gelecektir.

TSK’nın üretmek durumunda olduğu dış savunma kamu hizmeti çok önemli bir kamu hizmetidir.

Kimsenin bu yaşamsal kamu hizmetini zafiyete uğratma lüksü yoktur.

Dış savunma kamu hizmeti bugün ciddi bir zafiyete uğrama riski ile karşı karşıyadır.

Ve bu çok tehlikeli zafiyet ihtimalinin kökeninde askeri çok sert eleştirenler değil, bu eleştirilere somut zemin hazırlayan TSK yönetimi bulunmaktadır.

Tekrar ediyorum, bu durum kabul edilebilirlik eşiğini ciddi biçimde zorlamaktadır.

Lafı gevelemeye gerek yoktur; TSK yönetim anlayışı ile milletin arası her geçen gün açılmaktadır.

Ancak, ortamın rahatlatılması askere getirilen eleştirilerin kesilmesinden/kestirilmesinden değil, eleştirilerin somut zemininin ortadan kaldırılmasından geçecektir.

Sivil-asker ilişkilerinde önümüzdeki dönemin gündemi bellidir; asker büyük bir hızla dış savunma yaşamsal kamu hizmetinin üretimi evrensel çerçevesine çekilecek, kendini çekecektir.

Çekilmez, kendini bu evrensel hukuk devleti çerçevesi içine sokmaz ise bundan en büyük zararı Türkiye ama hemen arkasından da TSK’nın kendisi görecektir.

STAR

YAZIYA YORUM KAT