Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Geçtiğimiz günlerde yaptığım bir yolculuk sonrası Türkiye’nin klasik kontrolsüz, vurdumduymaz, ticaret endeksli yaşamına yeniden tanık olurken, İstanbul-Antalya arasındaki otobüs seferlerinde koronanın yayılma imkanının, tüm Türkiye’de 20 binlerde seyreden vaka sayılarına nasıl katkıda bulunduğuna şahit oldum.

Sağlık Bakanlığı, PCR testi yaptırmadan yolcuların şehirlerarası taşıtlara binmesine izin vermiyor. Ancak firma çalışanlarından öğrendiğim kadarıyla otobüs yolculuklarında ne Sağlık Bakanlığı ne de Emniyet tanınıyor!

Sistemlere otomatik yansıyan test sonuçlarına göre yolcuların araçlarına binip binemeyeceği belli oluyor diye aktarılıyor. Ancak seyahat firmaları şehirlerarası otobüsleri ekonomik ve alışkanlık gibi sebeplerle adeta şehir içi otobüs gibi kullanıyor.

PCR testlerinin olup olmadığını sormayı bırakın, seyahat firmasının muavini adeta dolmuşa yolcu alır gibi otogarlar ve belirli yol kenarlarında araçtan iniyor, “İstanbul yolcusu var mı?” diye bağırarak yolcu arıyor. “Var” diyen olursa PCR testi için saatlerce, -Sağlık Bakanlığına bağlı fırtınaların ve soğuk havanın etkisini gösterdiği kalabalık hastane çevrelerinde- korumasız bir şekilde sıra bekleyen vatandaş ile aynı aracın içerisine dahil ediliyor.

Kimi sonradan, yol kenarlarından toplanan ‘PCR testsiz’ yolcuların maske takmadığı, diğer yolculara karşı sorumluluk duymadığı, tıpkı seyahat firmasının tavırları ile aynı duygu ve düşünceleri paylaşarak olası vakaların yolunu açtığını bile düşünmediğini görüyoruz. Hatta kimi yolcular araçta yeterli koltuk olmamasına rağmen bilet alıp araç merdivenlerinde biletini aldığı aynı koltuğun yolcusunun erken bir yerde inmesini bekliyor… Klasik Türkiye görüntüleri olan bu durumun eksik parçası da hiçbir kolluk biriminin bu seyahatlerin nasıl yapıldığını kontrol etmemesidir…

Türkiye’nin batısından kuzey ve güneyine gerçekleştirilen birçok seyahatte yer alan yolcuların aktardığı seyahat verilerine göre Jandarma veya Trafik Şube araçları bu araçları güzergahları üzerinde ilerlerken olağanüstü durumlar hariç çok nadiren durduruyor. Şayet araç doğuya doğru veya doğu ve güneydoğudan yola çıkıyorsa her şehrin giriş veya çıkışında kontrol amacıyla en az bir kez durduruluyor…

Bir aracın içerisinde trafik kurallarına riayet edilmeden fazla yolcularla, PCR testsiz, korona durumları bilinmeyen bir yolculuğa çıkıyorsanız ve ilgili kamu kurumları hiçbir önlem almıyor ve aşıya davet ediyorsa böyle bir ortamın ne kadar süreceğini öngörebiliriz?

Omicron tıpkı diğer COVID-19 varyantları gibi Avrupa’da veya Güney Afrika’da görülürken bu hastalığı taşıyanlar aşılı ve PCR testleri negatif çıkan insanlar mıydı? Bu hastalık birçok önlemin alındığı ülke ve havayollarında tıpkı otobüslerdeki “zafiyet açıklıkları” ile mi bir yerden bir yere taşınıyor?