1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. KEŞMİR

  4. Arap Rejimleri, Hindistan’ın Keşmir’i İşgal Etmesi Noktasında Hemfikir
Arap Rejimleri, Hindistan’ın Keşmir’i İşgal Etmesi Noktasında Hemfikir

Arap Rejimleri, Hindistan’ın Keşmir’i İşgal Etmesi Noktasında Hemfikir

Körfez’deki Arap liderleri, Hindistan’ın devam eden işgal politikalarını engellemeyi bırakın, işgale destek mahiyetinde bir politika izliyor. 

12 Eylül 2019 Perşembe 04:38A+A-

HAKSÖZ-HABER

Azad Essa’nın, Arap liderlerin Keşmir’le ilgili ilkesiz ve basiretsiz tutumunu değerlendirdiği yazısını sitemiz için Fırat Taşdemir tercüme etti.

***

Hindistan’ın Cammu Keşmir’in özerkliğini kaldırması ve bölgeyi tecrit altına almasının üzerinden iki hafta geçti.

Keşmir’de telefon ve internet bağlantısı yok, sıkıyönetim kuralları uygulanıyor. Aktivistler, politikacılar ve hatta çocuklar bile tutuklanıyor. Hindistan’ın sevk ettiği on binlerce asker, sokaklarda ve caddelerde dolaşıyor.

Hindistan’ın Keşmir’in yarı özerk statüsünü muhafaza eden anayasanın 370. maddesini tek taraflı feshetme kararı alması, Güney Asya bölgesini karıştıracak açık bir provokasyondur.

Cammu Keşmir’deki durum dünyadaki Müslümanlar tarafından açıkça kınanmasına ve gözlemcilerin Hindistan’ın azınlıkları hiçe sayan otoriter politikalarını ortaya çıkarmasına rağmen Arap liderler yeterince tepki vermedi. 

Cılız Tepkiler

Hindistan Halk Partisi’nin (BJP) Keşmir’in özerkliğini askıya alan kararı vermesinden bir gün sonra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Yeni Delhi Büyükelçisi, verilen kararın bir iç meselenin ürünü olduğunu söyleyerek, “Sosyal adaleti ve güvenliği tesis edecek bu karar, halkın kendini güvende hissetmesini, bölgenin gelecek için barış ve istikrarını sağlayacaktır.” dedi.

Daha önce BAE Dışişleri Bakanı kınama içeren bir açıklama yapmasına karşın, büyükelçi tam tersine Hindistan hükümetinin lehine bir açıklamada bulundu.

Suudi Arabistan, Cammu Keşmir’de yaşananlardan sonra siyasi partilerin bölgede barış ve istikrarı sağlama noktasında çağrı yaparken Katar ise yaşanan gelişmelerden sonra vatandaşlarına Keşmir’den ayrılma çağrısı yaptı. Ancak Keşmir’e ve halkına dair herhangi bir endişe dile getirilmedi.

Bahreyn Kralı ise Pakistan Başbakanı İmran Han ile görüşmesinin ardından, “Keşmir’deki gelişmeleri yakından izliyoruz. Gelişmelerden dolayı derin endişeye sahibiz. Sorunların diyalogla çözüleceğini umuyorum.” açıklamasını yaptı. Bu açıklama, ülkede Keşmir’in işgal edilmesini protesto eden Müslümanların devlet tarafından takibe alınmaya başlanmasından sonra geldi. Protesto gösterisini kaydeden ve sosyal medya hesaplarından paylaşan hesaplar hemen kapatıldı.

Bu arada 57 ülkeden oluşan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Keşmirli Müslümanlara yönelik dinî kısıtlamaları kınayan bir açıklama yaptı. Keşmirli bir akademisyen, İİT’yi daha önce yapılanlara karşı sessiz kaldığı için ikiyüzlülükle suçladı.

Ekonomik Etkiler

Arap liderleri, Arakan’da yaşananlara, Çin’in Doğu Türkistan’da Uygurlara yaptığı zulme ve Orta Afrika’daki gelişmelere kayıtsız kaldıkları gibi Keşmir sorununa da sessiz kalıyor. Ve tabi ki insanlık dramının ve büyük bir yıkımın olduğu Yemen var.

Nasıl ki Suudi Arabistan, BAE ve Mısır, Arap halkının demokrasi tutkusunu frenlemesi noktasında İsrail ile müttefik oluyorsa Çin ve Hindistan’ı da kendi ekonomilerinin temeli olarak görüyorlar. Bu devletler, birbirlerinin iç meselelerine aleni olarak karışmaktan kaçınıyorlar.

Örneğin, Suudi Arabistan öncülüğünde 2017’de Katar’a karşı yapılan ambargoda Hindistan, bu sorunu Körfez ülkeleri arasında bir iç mesele olarak değerlendirmişti.

Keşmir sorunu uluslararası bir sorun olmasına rağmen Hindistan, Arap müttefikleriyle yaptığı görüşmelerle bu mevzuyu bir iç sorun olarak lanse ettirdi.

Belli bir gücü olan Hindistan, dünya üzerinde en büyük üçüncü enerji tüketen ülkesi. Petrolünün yüzde 60’ını Ortadoğu’dan alan Hindistan, aynı zamanda BAE’nin en büyük ticaret ortağı konumunda.

Jeopolitik çıkarlar, Hindistan ve Körfez ülkelerinin ilişkilerini yeniden dizayn etti. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları yeniden devreye koyduğu bir dönemde İran’dan petrol almayı bırakan Hindistan, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’la olan ilişkilerinden dolayı İran’ı fazla yabancılaştırmayacak bir stratejiyi de uyguluyor. İran ise normalde Keşmir sorununu sık sık dillendirirken bu sefer daha cılız bir tepki verdi.

Arap Liderlerin İhaneti

Arap liderlerin başlangıçta cesaretsiz ve baştan savma olarak algılanan eylem ve ifadeleri daha sonra Keşmir’de yaşanan zulmü onaylayıcı nitelikte olduğu anlaşıldı.

Geçen hafta Suudi Arabistan’la Hindistan arasındaki ilişkiler daha da derinleşti. Hindistan’ın en büyük şirketlerinden “Reliance Industries”, Suudi Arabistan’ın Aramco şirketiyle yaptığı anlaşmayla petrol gelirlerinde %20 pay alacak.

Anlaşmada, Riyad yönetimi, Asya’nın en zengin iş adamlarından biri olan Mukesh Ambani ile çalışacak. Hindistan Başbakanı Narenda Modi’yle iyi bir ilişkiye sahip olan Ambani’nin, Keşmir’e uygulanacak ekonomik modelde önemli rol alması bekleniyor. Modi’nin geçen hafta yaptığı çağrıdan sonra Ambani, Keşmir’de kendisine verilen görevi özel bir ekip kurarak yerine getireceğini söyledi.

Aynı şekilde geçen hafta Bahreyn ve BAE, Hindistan Başbakanı Modi’yi ağırlayacaklarını deklare ettiler. BAE bu ziyarette Modi’ye ülkenin en yüksek sivil nişanı olan Zayid nişanını takdim edecek. Bahreyn ise Hindistanlı bir başbakanı ilk kez ağırlayacak.

Suudi Arabistan’ın hem Keşmir’de krizi çözmek için tüm partilere çağrı yapması hem de bölge insanını kuşatma altına alan ve onların işgücünden yararlanmak isteyen Hintli bir şirketle anlaşma yapması, BAE’nin Modi’yi paklaması ve Keşmir’in durumu ortadayken Bahreyn’in Modi’yi utanmadan davet etmesi; Arap liderlerinin halkların meşru taleplerinden korktukları ve mazlumları itibarsızlaştırmaya çalıştıklarını gösteriyor.

İsrail’in Filistin’de yaptığı gibi meseleyi dinî olarak gören, ABD Başkanı Donald Trump’ın sürekli tekrarladığı gibi de yaşananları terörle mücadele olarak ele alan Hindistan, Suudlar tarafından fonlanan ve Vahhabilik öğretisi yapılan camilere pek karışmıyor.

Bu durum, Hindistan’a, Pakistan ve özgürlük yanlısı liderleri aşırılıkla suçlama ve BM’nin “kendi kaderini tayin etme hakkı” ilkesini gölgeleme olanağı veriyor.

Arap liderlerin Keşmir’le ilgili ilkesiz ve basiretsiz tutumu, Hindistan’ın devam eden işgal politikalarını engellemeye yönelik değil, tam tersine destek mahiyetinde.  

HABERE YORUM KAT