1. YAZARLAR

  2. Beytullah Emrah Önce

  3. AKP: Yoksa yine mi rezalet?
Beytullah Emrah Önce

Beytullah Emrah Önce

Yazarın Tüm Yazıları >

AKP: Yoksa yine mi rezalet?

14 Nisan 2008 Pazartesi 00:03A+A-

Kürt ve başörtüsü sorunları üzerinden düzenin şartlı refleks sergilediği bir süreci yaşıyoruz. Yıllardır maruz kaldığımız darbe planları ve toplumsal/siyasal mühendislik projeleri; egemenler tarafından bir kez daha devreye sokuluyor. Sebebi basit: “Bugüne kadar işe yaramıştı!”

AKP; kanuni darbe ile başlayan son süreci; egemenlere “Bundan sonra işe yaramaz” mesajı vermek için bir koz olarak kullanabilir(di). Bu ciddi bir kazanım olabilir ve siyasette toplumsal taleplere daha geniş yer açılabilir(di). Ama göstergeler bu beklentilerin gerçekleşmeyeceği yönünde.

AKP’nin, Kürt sorununa ilişkin çalışma içinde olduğu ve başörtüsüne çözüm arayışına girdiği bir dönemde kapatılmak istenmesinden, partinin çözüme yönelik iradesini güçlendirme sonucu çıkarması gerekirken; uzlaşma ve sağduyu kelimelerinin altını daha çok çizmeye başlaması düşündürücü…

Düşündürücü olan diğer bir husus ise AKP’nin mahkemede kendisini nasıl savunacağı… Ortada siyasi bir metin var; üstelik her tarafı dökülüyor. Böyle bir iddianame karşısında partinin savunma değil siyasi ‘saldırı’ gerçekleştirmesi gerekir ama parti ‘demokrasi müdafaası’ peşinde. Klasik sağ zihniyetin yıllardır çözüm üretemeyen hamlelerini tekrarlamanın ne faydası var?

* * *

Art arda gelen açıklamalar; davanın temelinde yatan “Laik değilsiniz, Kemalist değilsiniz” eleştirilerine karşı, parti yöneticilerinin “sözde değil özde laik ve Kemalist” olduklarını ispatlama telaşına düştükleri görüntüsü veriyor. Bugüne kadar Kemalizmi yeniden üreterek Müslüman mahallesine satan AKP, sanki son dönemde üretim/dağıtım sürecini hızlandırmanın derdinde!

AKP’nin, laiklik karşıtı hareketlerin odağı olduğu iddiasını çürütmek için “laikliği güçlendirmek için yaptıklarını” ve “laiklik savunularını” ön plana çıkaracak strateji takip etmesi tarihi bir hata olur! Bu sebeple Başbakan, “Atatürkçülüğe” asıl ihanet edenin CHP olduğunu şeflik dönemindeki uygulamalardan örnekler eşliğinde ispatlama gayretinden, bakanları “gerçek Atatürkçülük” yarışından medet umması; geçmiş tecrübelerden ders alınmadığını ortaya koyuyor.

Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın "Kaygıları giderecek adımlar atılacak" sözlerinin akabinde medyanın işlemeye başlanan denge politikası da son derece riskli. Şayet kulis bilgisi olarak aktarıldığı gibi, “Anayasa ve yasalara başörtüsünü de içeren ‘dinsel simgelerin’ kullanımına ilişkin hükümler konulacaksa” durum gerçekten vahim demektir! Bu durumda parti kapatılmasa dahi düzen amaçlarına nispeten ulaşacak demektir.

Kapatma davası sonrası partideki gelişmeler; AKP’nin bugüne kadarki omurgasız, renksiz, ideolojisiz ve kimliksiz duruşunu muhafaza edeceğine dair işaretleri güçlendiriyor. Bu bağlamda; Kadrican Mendi’nin Kasım 2002 seçimleri sonrasında Haksöz’de yayınlanan “Alçaklığın Evrensel Tarihi” başlıklı yazısındaki tespitlerin haklılığı da güçlenmiş oluyor. Mezkur yazının sonucu ise bizi bugün de bağlamaya devam ediyor:

“Türkiye özelinde mustaz’af Anadolu halklarının sahih ve bükülmez bir iradenin örnekliğine her zamankinden daha açık bir olgunluğa ulaşacağını ümid edebiliriz. Yapılacak şey bu tecrübi olgunluğu sahih bir bilgi temelinde yeniden inşa edebilmek ve salih bir şahidlik ekseninde örgütleme cehdini kuşanmaktır. Zira; tarih alçaklar için olduğu kadar inananlar için de evrenseldir...”

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum