AK Parti yetmez
Önce Cumhuriyet Başsavcısı'na çok teşekkür; 'İddianame'nizi cuma mesai bitimine denk getirmeniz, piyasaların ani şokla çakılmasını engellemeye yönelik bir güzellikti, bir şıklıktı. Tamam engellemedi ama, mühim olan niyet, bilirsiniz. Demek ki “AK Parti gitsin de, isterse memleket batsın” seviyelerine kadar gerilemedi cumhuriyet-laiklik-bürokratik oligarşi hassasiyetleriniz. Demek ki, “ülke zarar görmesin/az zarar görsün” hissiyatı henüz ölmemiş. Kimbilir belki de; 'Sezer'in fırlattığı anayasa'nın tetiklediği kriz sayesinde, sizin de aile bütçeniz sarsılmış ki, bir ekonomik krize daha meydan vermek istemediniz. Maaşınız ne kadardır bilemem, ama herhalde 2001'deki gibi yarı yarıya düşsün istemediniz. Tıpkı 27 Nisan muhtıracıları gibi. Ne güzel. Bunun için sevineceğimi tahmin hiç etmezdim ama gerçekçi olalım bu da nihayetinde bir ehven-i şer.
Daha çok sitem içindeyim ama size: İddianame'de genel olarak İslamcıların çatal sağ elde yemek yediği, dolayısıyla laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmemeleri için yemek yemelerinin engellenmesi gerektiği; ebeveynleri tarafından dua öğretilmek suretiyle beyinleri yıkanan çocukların, doğar doğmaz ailelerinden alınarak laik cumhuriyete bağlılık ilkelerinin belletildiği devlet birimlerine nakliyesi gerektiği gibi tavsiyeleri bulamadım.
Bülent Arınç'ın 'dindar cumhurbaşkanı' sözünün, İran Anayasası'nda devlet başkanları için aranan şartlardan olduğunu araştırmışsınız ama, sözgelimi İran istikametinden gelen göçmen kuşların yasaklanması gereğine dair bir ibare göremedik İddianame'de. Sayın savcı ya o kuşlar; 'irticai faaliyet bildirgesi' taşıyan kanatlı casuslarsa, 'laik cumhuriyeti İslamlaştıracak yöntemin esasları' madde madde İran sınırından otlama bahanesiyle içeriye kaçak giren koyunlar tarafından güzel memleketime taşınıyorsa, ya o taraftan gelen bulutlar bile yağmur değil şeriat şifreleri döküyorsa… Bu ihtimaller neden göz önüne alınmadı, bir uyarı olsun neden göremedik binlerce satır arasında?
Gerçi Türkiye'ye bakmakta haklısınız, mürtecilerin faaliyetleri İran'dan ithal edilmesi planlanan şeriatçılığı bile sollar vaziyette. Sözgelimi bir devlet dairesinde işini geciktirmeden halledivermiş bir memura, 'Allah razı olsun' diyen teyze konusunda hiç mi bir yaptırımı olmayacak üstten korumalı cumhuriyetimizin? Mevzubahis yer, kamusal alan dikkatinizi çekerim. “Muhafazakarlık o kadar her yerde ki, bunları göremeyecek kadar yalama olduk” demeyin; sonra çok geç olabilir, lutfen dinleyin.
İbadet Allah'la kul arasında olduğuna göre; her hafta belirli periyotlarla bir araya gelerek ayin düzenleyen 'Cuma namazı' mürtecileri, 'laiklik karşıtı eylemlerin odağı' değil de nedir? Bunların çoğunun, Kocaeli Belediyesi'nin dağıttığı ve kutsal kitap denilerek Nutuk'un bile üstüne çıkarılan Kur'an-ı Kerim'i okuduğunu da varsayarsak; faaliyetlerinin yasaklanması gerekmez mi? Her Cuma biraraya gelerek örgütlü bir gövde gösterisine dönüştürdükleri icralar, laik-cumhuriyetin hayat tarzına müdahale sayılmaz mı? Hem, müezzinlere ne demeli? Daha karga kahvaltısını yapmamışken bet sesleriyle laik vatandaşları tatlı uykusundan, çağdaş, bilimsel, ilerici çalışmalarını bitirdikten sonra daldıkları dinlenceden mahrum etmek, bir tür işgal, cumhuriyetin esaslarına tasallut sayılmayacak mı?
Yalan söylemeyeceğine kalıbımı basacağım, bir arkadaşımın eşi de olan okurumun aktardığına göre; otobüse binen türbanlı bayan oturmak için boş olan iki koltuk arasından erkeğin değil, kadının yanını seçmiş, bilimsel gözleme göre AK Parti'li belediyenin iştiraki olan İETT'nin şoförü de buna müdahale etmemiştir. Önümüzdeki yıllarda otobüslerde haremlik-selamlık uygulamasının başlatılacağının kanıtı olan bu elim ve vahim gelişme; sizce de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin gizli bir gündemi olduğunu delillendirmez ve Başkan'ın, O'na yardım ve yataklık pozisyonundaki binlerce belediye çalışanıyla birlikte görevden alınması için gerekçe teşkil etmez mi? Hem; Türkiye'deki 6 bin civarındaki konaklama tesisinden tamı tamına 27 tanesinin tesettür oteli olması, ihtimali filan geçtik, Malezya'ya çoktan benzediğimizin dayanağı değil de nedir? Yaptırım için ne beklenmektedir?
Hakikaten gözünüzden kaçanlar çok; Ortadoğu araştırmaları yapan uzmanlar arasında; İbranice'dense Arapça öğrenmenin daha popüler olduğunu biliyor muydunuz? “Arapça, Ortadoğu'da daha geniş bir coğrafyada konuşulduğu ve metinlerin neredeyse tamamı Arapça olduğu için ilk tercihimiz” mazeretlerine kanmayın; gericiler İsrail'e ayrımcılık uyguluyor, yapılması gerekeni ivedilikle yapın.
'İmam Hatipler'in önünü açmak için kaldırılmaya çalışılan katsayı konusundaki duyarlılığınız göz yaşartmayacak gibi değil. Katsayıyı kaldırmaya yönelik tüm girişimleri 'laikliğe aykırı ve imam hatip liselerini özendirici' bulmuşsunuz ama, AK Parti'nin kapatılması bu gericileri temizlemeye yetmez ki. Şimdiye dek devlette istihdam edilmiş, halen çalışır durumdaki onca İmam Hatipli ne olacak? Onların aileleri de gericidir, karıları da türbanlıdır yüksek ihtimal, hepsini birden toprağa gömmemiz Batılı çağdaş hukuk normlarına göre devlet eliyle suç sayılacağından, Irak'a sürülmeleri ve kimvurduya gitsinler diye çatışmaların ortasına bırakılmaları için yapılabilecek hiçbir şey yok mu?
Bir milletvekilinin ödül alan başörtülü kız öğrenciyle çektirdiği resmi suç unsuru saymışsınız, AK Parti'yi kapatarak devletin tepesindeki 'başörtülü eş'lerden de kurtulmayı umduğunuzu sanıyorum ama, bakalım bu yeterli mi? Sözgelimi her gün ama her gün sokaklara çıkarak laik-elit aydınları, cumhuriyet kadınlarını görüntüleriyle rahatsız eden, taciz eden örtülüler ne olacak? Kapatılmayacak mı?
Örtü demişken; kim kapatılır, ne açılır bilemem ama görünen o ki; 28 Şubat'ın Susurluk'u örttüğü gibi, 14 Mart İddianame hengamesi de, Ergenekon'culara derin bir nefes aldıracak.
Yeni Şafak Gazetesi
YAZIYA YORUM KAT