1. YAZARLAR

  2. Tamer Korkmaz

  3. Ağızlara "laik" bir kafa konforu!
Tamer Korkmaz

Tamer Korkmaz

Yazarın Tüm Yazıları >

Ağızlara "laik" bir kafa konforu!

25 Ocak 2011 Salı 11:01A+A-

Dün, Uğur Mumcu Suikastı'nın on sekizinci yıldönümüydü. Cumhuriyet gazetesi, manşetinden Uğur Mumcu'yu öldüren "meçhul" faillerin hâlâ yakalanamadığı gerçeğini işaretliyor ve "Devlet sözünü tutsun" diyordu.

Bu satırların yazarı ise -bir kere daha- Cumhuriyet'in, Mumcu Suikastı'nın derin arka planı ile yüzleşmeye cesareti olmadığını görmüş olmaktan dolayı üzüntülüydü.

*

Cumhuriyet, hâlâ daha, "cinayetin asıl adresi" diye yıllardır kamuoyuna afiyetle yedirilmeye çalışılan "İran Parmağı" tezini öne çıkarıyordu.

Uğur Mumcu Suikastı, ilk günden itibaren itina ile "dinciler"in üzerine yıkılmış, bu bağlamda "İran" hedef tahtasına konulmuş ve bu vahim yanılsama, gerçekmiş gibi sunularak sürekli dillendirilmişti.

"İran Bağlantısı" tezi suikastın derin arka planını gizleyebilmek için son derece elverişli bir hikaye idi...

Amerika'ya bağlı-bağımlı Statüko'nun pek sevdiği bir masaldı, bu!

*

1993'ten itibaren tam sekiz kez Mumcu cinayetinin perde arkasının aydınlatıldığı ilan edilmiş; bu suretle her defasında suikastın arka planı karartılmıştı.

2000 yılında yapılan "Umut Operasyonu"nda İran bağlantılı bir örgüte üye olduğu savıyla yakalananlar yargılama sonunda müebbet hapis cezası almışlardı.

Buna mukabil, hiç kimse suikastın aydınlatıldığını söyleyemiyordu!

Aynı davada firari sanık olarak yargılanan ve Uğur Mumcu'nun aracına bomba koyduğu iddia edilen kişinin hiçbir biçimde izine rastlanamaması kuşkuları artırmıştı.

Cinayeti organize ettikleri ve tetikçilere İran'da askeri eğitim verdikleri öne sürülen isimler de yakalanamamıştı!

*

PKK ve JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan...

Uğur Mumcu'nun aracına bombayı "JİTEM'cilerin koyduğunu" söylüyordu. (25 Ağustos 2008)

Aygan, "C-4 patlayıcıyı ABD'li eski bir askerin temin ettiğinden" söz ediyordu.

*

2008 Ekim'inde başlayan Ergenekon Davası'nın iddianamesinde yer alan kimi bilgiler, Mumcu Suikastı'nın aydınlatılmasına yarayabilecek nitelikteydi.

İddianamedeki bir belgede "Uğur Mumcu Kuzey Irak'a yollanan seri numaraları silinmiş 100 bin silahın izini sürerken suikasta uğradı" deniliyordu.

Ergenekon sanığı Ümit Oğuztan'ın 2001'de polisteki sorgusunda ise "Ergenekon örgütünün Kuzey Irak yönetimine ve PKK'ya silah sevk ettiği, Mumcu'nun bundan haberdar olduğu, bu yüzden öldürüldüğü" iddiaları yer alıyordu.

*

Mumcu Suikastı'nın perde arkasının aydınlatılabilmesi için yıllardır manşetlerinden, sütunlarından sayısız çağrı yapan Cumhuriyet gazetesinin...

İlk günden beri Ergenekon operasyonlarına, Ergenekon Davası'na karşı durması, Ergenekon örgütünün üzerine gidilmesinden müthiş rahatsızlık duyması fevkalade dikkat çekiciydi.

*

Mumcu Suikastı'ndaki "İran Bağlantısı" tezi, yıllardır Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları için de "ağızlara laik" bir "kafa konforu" oluşturdu.

Derin kurgusallık temelinde üretilmiş/yükselmiş olan bu konfor, daima hakikati hasıraltı eden bir işlev gördü.

Mumcu Suikastı'ndaki "İran Bağlantısı" masalıyla...

Papa Suikastı'ndaki "SSCB-Bulgaristan Bağlantısı" hikayesi "tek yumurta ikizi"dir!

Her ikisinde de hakiki adres ABD-NATO hattına çıkar.

*

"İran Bağlantısı" tezi, hem içeride hem de Atlantik Ötesi'nde hâlâ daha cazip bir "gözbağcılık" metodu olmaya devam ediyor.

Geçen yılın 18 Temmuz günü, "Kaybeden Statüko"nun temsilcisi "Amiral Gemisi" Hürriyet'in sürmanşetinde yer alan ilginç bir haberi hatırlayalım.

İran'da Devrim Muhafızları'na katılıp on yıl CIA'e çalışan Reza Kahlili, Amerika'da yayınlanan "İhanet Zamanı" adlı kitabında...

"Devrim Muhafızları'nın 'Şube 5000' adlı kolunun Türkiye'de 90'ların ortalarına kadar laik yazarlara suikastlar düzenlediğini" iddia ediyordu.

Bu illüzyona dayalı "ifşaat" uluslar arası konjonktürde ava çıkılmış olduğunun çarpıcı bir göstergesiydi!

Söz konusu "operasyonel" açıklama, son dönemde ileri bir seviyeye çıkan Türkiye-İran yakınlaşmasını vurmaya yönelikti...

İki ülke ilişkilerinin bozulmasını arzulayan bu derin atraksiyona, sürmanşetinden örtülü koltuk çıkan gazetenin, aynı zamanda Ergenekon Davası'na karşı konuşlanmış bir amiral gemisi olması "tamamen tesadüf"tü, tabii!

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT