HAKSÖZ-HABER

Rus Turistler Putin ile Dostluğun Sonucuysa Bu Mülteciler Kimin Eseri?

Putin üzerinden Rusya ile girilen dostluk vesilesiyle turist bolluğu ile övünenlere İdlib’deki katliamlar sonucunda Türkiye’ye akın eden mültecileri hatırlatan Kenan Alpay, turist bolluğunun Putin’le dostluğa mal edildiği kadar mülteci bolluğunun da onun cürümlerinin eseri olduğunun altını çiziyor:

“Rusya ve İran, Türkiye’de turizm hacmini arttırmak için olduğu kadar mülteci hacmini arttırmak hususunda da tamamen mutabık ve son derece kararlı hareket eden müttefik iki ülke olarak karşımıza dikiliyor. Ancak Türkiye’ye gönderilmesi için planlama yapılan milyonluk turist ve mülteci kafilelerinin hesabını iyi yapmak lazım. Turistler gülüp eğlenmek, yiyip içmek, gezip dolaşmak için gelecekler ve bir miktar da döviz bırakıp kısa bir süre içinde geri dönecekler. Ancak mülteciler asla böylesine keyifli bir seyahate çıkamayacaklar elbette. İşkence ve kıyımdan, tecavüz ve katliamlardan kaçıp kurtulabilenler gözyaşları ve yokluklar içerisinde Türkiye’ye sığınabilirlerse eğer bir dizi belirsizlik içerisinde yaşamaya mahkûm olacaklar.”

ABD Güvenilmez Bir Müttefik; Peki, Ya Rusya?

Manşetlerde öne çıkarılan Ankara mutabakatının uygulanmasında Rusya ve İran’ın samimi olmadığının daha önceki sicillerinden belli olduğunu belirten Kenan Alpay, Türkiye’nin de bunun farkında olarak bir taraftan da ABD ile “güvenli bölge” pazarlığı yaptığına dikkat çekiyor.

Söz konusu mutabakatta öne çıkartılan “Suriye’nin toprak bütünlüğü” vurgusunda da Rusya ve İran’ın inandırıcı olmadığını belirten Alpay “Suriye’nin toprak bütünlüğünü garanti altına almak için Rusya ve İran hiç Fırat’ın doğusuna, Amerikan askeri üslerine yönelik hemen hiçbir askeri operasyon yapmadı, yapmıyor ve de yapmayacak.” diyor.

Türkiye Bu Cürmün Parçası Olmamalıdır!

Her halükarda Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde haklı olarak güven sorunu yaşadığını belirten Alpay, aynı şüphe ve güvensizlik halinin Rusya ile ilişkilerde de korunmasının önemini vurguluyor. Bu bağlamda Rusya ve İran’ın ipiyle İdlib’e inmenin risklerine dikkat çeken ve Türkiye’nin önceliğinin  “güveni bölge” olması gerektiğini belirten Kenan Alpay şu uyarılarda bulunuyor:

“Türkiye’nin önceliği pek çok açıdan güvenli bölge stratejisi olmak durumundadır… Hiçbir surette İdlib’teki ‘terör unsurlarına karşı kara operasyonu’ gerçekleştirmek gibi büyük bir cürmün ortağı olmamalıdır. PKK-PYD ile Heyeti Tahrir-i Şam dâhil hiçbir muhalif örgütü katiyetle bir tutmamalıdır. Aksine Türkiye’nin Suriye’de tutunmasının en önemli dayanakları bu silahlı muhalif unsurlardır. Suriye’yi Esed ve PKK-PYD hâkimiyetinden ibaret bir ülkeye dönüştürmek hususunda Amerika, Rusya ve İran bütün muhalif unsurlara IŞİD muamelesi yaparak ortak hareket etmektedirler. Bu sayede Suriye’nin sadece idari ve siyasi kimliğini değil demografik yapısını da değiştirerek bölge militan laik kimliklerle teçhiz ediliyor. İslami kimliğinden tamamen tecrid edilen Suriye halkı doğrudan doğruya Arap ulusçuluğu ve Kürt ulusçuluğunun tahakkümüne teslim edilmekte, Türkiye de çift yönlü kıskaca alınmaktadır.”

KENAN ALPAY’IN YAZISININ TAM METNİ >>>