1. YAZARLAR

  2. Fehmi Huveydi

  3. ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e Taşınmasından Sonraki Senaryo
Fehmi Huveydi

Fehmi Huveydi

Yazarın Tüm Yazıları >

ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e Taşınmasından Sonraki Senaryo

09 Ocak 2017 Pazartesi 13:03A+A-

Kaderin bir cilvesidir ki yeni ABD başkanı, ülkesinin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma sözünden geri dönmesi, birçok sebepten kaynaklanacaktır. Arap dünyasından gelmesi muhtemel yankılar, bunlarında arasında yer almıyor.

1-Arap dünyasından birçok uzman ve diplomata bir soru yönelttim. Aldığım cevaplara şaşırmadım. Soru şuydu: Yeni başkan, sözünü tutarsa Arap dünyasında neler olur? Seçim kampanyasında verilen sözlerin hepsinin idareyi ele almasından sonrasına dair olmadığını ve elçiliği taşıma meselesinin başkanlık seçimlerinde Yahudi oylarını kazanmak için kullanıldığını fark ettim. Fakat hiçbir başkan, iki sebepten dolayı bu adımı atmamıştır. Birincisi, 1980 yılında Güvenlik Konseyinden çıkan bir karar var. Bu karar, elçiliğin Kudüs’e taşınmasının uluslar arası kanunları çiğnemek anlamına geldiğini belirtiyor. Ayrıca bu karar, Knesset’in çıkardığı Kudüs kanunu iptal etmişti.

Güvenlik Konseyi, kararı aldıktan sonra çoğunluğu Latin Amerika ülkeleri olan 13 ülkenin elçiliklerini Kudüs’ten çıkarmaya davet etti. Bunun yanında 1995 yılında Yahudi lobisinin etkisiyle Amerikan kongresinde alınan bir karara göre, ABD Başkanı elçiliği Kudüs’e taşımaya çağırıyordu. Fakat kararda yer alan bir madde, kararın altı ay ertelenebileceğini ifade ediyordu. Bu erteleme yaklaşık 20 yıl devam etti. 

Elçiliğin taşınmamasının ikinci sebebi de Arap dünyasının farklı bir dengesi olması ve Arap devletleri ile İsrail arasında imzalanan barış anlaşmalarına rağmen İsrail düşmanlığının devam etmesiydi.

ABD başkanları, bu süre boyunca ABD’nin Güvenlik Konseyinin kararlarını hiçe saymakla öne çıkmasından sakındılar. Bunun yanında ABD’nin Arap ve İslam dünyasında menfaatleri vardı.

2-Bu defa konu, hem Amerika, hem de Araplar açısından değişti. Bu yüzden yeni başkan, sürpriz bir karar alabilir. Aşağıdaki sebepler, buna işaret ediyor:

-Yeni başkan, siyasetin dışından geliyor ve siyasi hesaplar ile selefleri gibi ilgilenmiyor. Çünkü yeni başkan, İsrail’deki aşırı sağa yakın. İsrail’e elçi atarken buna ve BM’deki ABD bütçesini geri çekme çağrısında şahit olduk. Medya, adamın sözünü tuttuğunu, İsrailli bir ekinin gelip meslektaşlarıyla görüştüğünü söylüyor ve Kudüs’teki ABD konsolosluğunun yeni bir yer ayarlanıncaya geçici olarak elçilik olacağını ifade ediyor. 

-Arap rejimleri, yeni başkanı memnun etmeye çalışıyor. Bunun da iki sebebi var. Birincisi, yeni başkanın demokrasi, özgürlükler ve insan hakları meselelerine öem vermemesi ve önceliği terörle mücadeleye vermesi; ikincisi de İran düşmanlığı ve İran’la yapılan nükleer anlaşmayı iptal etmeye çalışması. Bu iki sebep, bazılarının nazarında onun İslam ve Müslüman düşmanlığının önüne geçmiş gibi görünüyor.

-Filistin meselesinin, kendi iç meseleleri veya terörle mücadele ile uğraşan birçok rejiminin öncelikleri arasından çıkması, bazılarının da İran tehdidine karşı yönlenmesi.

-İsrail, gizli veya açık bir şekilde Arap rejimlerine sızması. Öyle ki İsrail, İran tehdidine karşı ılımlı Sünni Arap bloğunda yer aldığını iddia ediyor.

3-İslam dünyası, 1969 yılında bir siyonistin Mescid-i Aksa’ya yakmasıyla ayaklandı. Bu olay, Fas’ın başkenti Ribat’ta İslam zirvesinin düzenlenmesine sebep oldu. Bu toplantının sonunda İslam İşbirliği Teşkilatı kuruldu. Fakat o zamanki dünya, günümüzden çok farklı.

İslam dünyasının kalbi olan Arap dünyasının dünya dengesinde gerilediğini itiraf etmemiz gerekiyor. Arap dünyası, gücünü ya iç savaşlarda veya bölgesel savaşlarda harcadı.

Buna mukabil İsrail, tarafı yerleşim yerleri inşasının durdurulması kararının verildiği gün herkese meydan okudu ve Başbakanları Güvenlik Konseyinin kararını onaylayanları ayıpladı. Ayıplama ve kınama, İsrail’in Senegal’e yaptığı yardımları durdurmak ve İsrail’in BM’deki katkısını geri çekmeyi de kapsadı.

Yeni ABD başkanının, kendi döneminin bölge tarihinde çok farklı olacağını söylemesi de konuyu daha da karmaşıklaştırıyor. Sözlerinde mübalağa olduğunu farz etsek bile elçiliği taşıması durumunda siyasetini küçümseyemeyiz. Belki de bu adım, başka devletleri de aynı şekilde adım atmaya teşvik edecektir. Bunun işaretlerini, İngiltere Başbakanının ABD Dışişleri Bakanının yerleşim yerleri hakkındaki açıklamalarını verdiği tepkide görebiliyoruz. Bunun yanında yeni başkan, Rus lider Putin ile samimi bir ilişki içinde görünüyor. Belki de iki lider, meseleyi ortadan kaldıracaklardır. Özellikle bu iki oyuncu, bölgedeki boşluğu değerlendirerek kendi başlarına bölgenin kaderine karar veriyorlarken.

4-Elçilik taşınırsa Arap ülkelerinin –kınama açıklamalarını bir tarafa bırakırsak- gerçek bir tepki vermemesi, ilk bakışta ümit kırıcı görünebilir. Çünkü bu devletler yeni başkanı razı etmek ve İsrail’i kızdırmamak istiyor. Fakat ABD’nin imajının ve heybetinin nispeten de olsa gerilemesi, durum değişiyor. Bunun yanında bazı Avrupa ve Latin Amerika devletleri, hala ilkelere bağlı görünüyor. Bu bağlamda yerleşim yerlerinin kınanması kararının, dört Arap olmayan devlet tarafından tartışıldığını ve tasarının geri çekilmesi teklifinin de bir Arap ülkesi olması, konuyu açıklamaktadır. Arap dünyasında Filistin meselesinin önemini kaybetmesine karşılık batı dünyasında İsrail’i boykot kampanyalarının artması da diğer bir göstergedir. Göz ardı edilemeyecek bir unsur daha var. O da henüz ümidini kaybetmemiş olan Filistin gençleri ve direniş gruplarıdır. Arap halklarını da zikredebilirdim. Fakat bu halkların karşılaştığı baskıya bakarak tereddüt ettim. Bununla birlikte şiddet göstergelerinde artışı uzak bir ihtimal olarak görmüyorum.

Her halükarda Arap rejimlerinden kayda değer bir tepki beklemiyorum. Kayda değer kelimelerinin altını çiziyorum. Çünkü kınama bildirilerine karnımız tok. Arap Birliği başkanı Ahmet Ebu Gayt’ın elçiliğin Kudüs’e taşınmasını “büyük bir aksilik” olarak nitelediği doğrudur. Aynı şekilde Filistin Kurtuluş Örgütü icra kurulu genel sekreteri Saib Arikat da bu adımın, barış görüşmelerini baltalayacağını söyledi. Eski Arap Birliği başkanı Amr Musa da bu karara ve daha kötüsüne hazırlanmaya çağırdı. Fakat bütün bunlar, hiçbir faydası olmayan gürültüden ibaret ve bu sadece benim görüşüm değil. Sorduğum bütün diplomat ve uzmanların da görüşü.

Problem, başkalarının Arap dünyasına kabadayılık etmesi ve onu hafife alması değil. Asıl problem, Arap dünyasındaki zayıflık. Bu da şunu gösteriyor: Filistin’in kurtuluşu, ancak Arap dünyasının kurtuluşu ile mümkündür. Şu an bunun yapamıyorsak en azından doğru anlamamız gerekiyor.

Eş-Şarku’l-Evsat

YAZIYA YORUM KAT