1. YAZARLAR

  2. Beytullah Emrah Önce

  3. 23 Nisan ve Çocukları Asker Gibi Yetiştirme Amacı
Beytullah Emrah Önce

Beytullah Emrah Önce

Yazarın Tüm Yazıları >

23 Nisan ve Çocukları Asker Gibi Yetiştirme Amacı

23 Nisan 2008 Çarşamba 03:00A+A-

Ana caddeden çarşıya doğru yürürken, kulağıma uzaktan bando sesi gelmeye başlıyor; irkiliyorum. Bir darbe olmadığına göre, bu askeri marş da neyin nesi? Birazdan tek tip* bando kıyafetleri giymiş ilk ve ortaöğretim öğrencilerini, uygun adım yürürken görüyorum. Tuttukları temponun askeri geçiş törenlerinde kullanıldığını acaba biliyorlar mı? Sanmıyorum... Yine bir 23 Nisan gelmiş demek ki... En güzel çağları okul sıralarında örselenen çocukların; icat edilememiş bir ulusun özde değil sözde kalan egemenliğini, çocuk bayramı vesilesiyle zoraki kutladıkları bir gün...

 

Uluslaştırma projesinin iflasını ve egemenliğin -siyasilerin vurgulamayı pek sevdiği gibi- “kayıtsız şartsız millette olduğu” beyanının gerçekte nasıl bir yalana dönüştüğünü şimdilik bir kenara bırakalım. Konumuz eğitim ve çocukların nasıl asker gibi yetiştirilmek istendiği... Zira bu husus yeni düzenin ilk yıllarından beri gözetilen önemli bir amaç, üstelik gizlenmesine de hiç ihtiyaç duyulmamaktadır.

 

Örneğin 1930 tarihli İlkmektep Müfredat Programı’nda, Yurt Bilgisi derslerinin amaçları arasında “Türk vatandaşlarının vazife ve hakları: Vatanın muhafaza ve müdafaası. Vergi ve askerlik vazifesi, askerliğe hazırlık.”(1) ifadeleri yer alır. 1925 ve 1940 yılları arasında basılan birçok ders kitabında da şu tür cümlelerle rahatlıkla karşılaşabilirsiniz:

 

 

“Askerlik pek yüksek ve şerefli bir hizmettir... Vatandaşlık borçları içinde askerlik en şereflisidir... Askerlik Türk’ün en kutsal ödevidir. Askerlik kadar şerefli hizmet yoktur... Asker demek, öldürmeyi ve ölmeyi göze alan adam demektir. Asker ölüme isteye isteye koşar. Ölmek için değil öldürmek için koşar, fakat bu koşuşta ölmek de vardır. Yurdu, milleti için ölmeye hazırlanmış kişiler ne yüksek kimselerdir, ne mübarek adamlardır... Onun içindir ki askerlik, yurttaşları birbirine bağlayan ölüme hazırlıktır... Asker olmak Türk’e tanrı vergisidir... Yurdumuza göz diken, topraklarımızı almak isteyen düşmanlara karşı da ordumuzla karşı koruruz.” (2)

 

Sanmayın ki bu cümleler geçmişte kalmıştır, amaçlar değişmiştir. Bugün ilköğretimde okutulan Sosyal Bilgiler ders kitapları, ortaöğretimdeki tarih, inkılap tarihi ve milli güvenlik bilgisi kitapları; bu zihniyetin ifadeleriyle doludur. Örneğin Hükümet tarafından bu yıl da ücretsiz dağıtılan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi kitabının, “Atatürkçü Düşüncede Milli Güç Unsurları” bölümünde, “Askeri Güç” konusu işlenirken şu ifadeler kullanılmıştır:

 

“Türk ordusu, yüzyıllara dayanan köklü gelenekleri, yenileşmenin öncüsü ve bağımsızlığımızın koruyucusu olarak Atatürkçü düşünce sisteminin en büyük güç kaynağıdır. Türk ordusu, üstün askeri gücü ile sağlam bir yapıdadır... Türk milleti ile bir bütün olan Türk Silahlı Kuvvetleri, devletin varlığının sarsılmaz temelini oluşturmaktadır... Türkiye, günümüzde de bulunduğu coğrafi bölgede, varlığını, milli birliğini ve bağımsızlığını devam ettirmek için askeri yönden güçlü olmak zorundadır.” (3)

 

 

Milli eğitim sisteminde militarist ideoloji sadece ders kitaplarında kalmıyor. Antlar, bayramlar, kutlamalar ve törenler eşliğinde ‘kutsallaştırılan’ resmi ideoloji yeniden ve yeniden üretiliyor. O halde, milliyetçiliğin toplumda bu kadar önemli bir unsur/etken olmasında; darbe ve muhtıra geleneğindeki kitlesel suskunlukta mevcut eğitim sisteminin payını küçümseyebilir miyiz?

 

* * *

 

Evet, yine bir 23 Nisan... Çocuklar uygun adım ilerliyor caddelerde... Statlarda vatan için ölmeye ant içiyorlar. Bayrağa yan gözle bakanın gözünü oyacaklarını söylüyorlar. Gönüllülük değil zorunluluk hali bu bir bakıma ama sonuçta zihinsel bir kirliliğe yol açmıyor mu? Birçok aile; çocukları tören adımıyla bayrak sallayarak geçerken meydanlardan, şiir okurlarken kürsülerde tuhaf bir heyecan duymuyor mu? Bazı değerler bu kadar çok sık tekrar edildiği için düşüncelerde daha çok yer kaplamıyor mu? Sanırım bu sorulara verilecek yanıtlar; konunun önemini anlamımıza yardımcı olabilir.

 

 

* Buradaki ‘tek tip’ vurgusu, merkez medyanın başörtülü öğrenci haberlerine göndermedir.

 

(1) Üstel, F. (2004) “Makbul Vatandaş”ın Peşinde, İletişim Yay., İstanbul

(2) Akt: Gülmez, G. (2004) 1928-1938 ve 1939-1949 Dönemleri Yurt Bilgisi Ders Kitaplarının İdeolojik İçeriğinin Karşılaştırılmalı İncelemesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi

(3) Kara, K. (2007) Lise Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Önde Yay., İstanbul

 

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum