1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. 10 Aylık Oğlunun Ardından...
10 Aylık Oğlunun Ardından...

10 Aylık Oğlunun Ardından...

FİDDER Başkanı Tahsin Mısırlı’nın 10 aylık bebeğinin vefatıyla ilgili duygularını yazan S. Kurt’un denemesini okuyucularımızla paylaşıyor, Mısırlı ailesine Rabbimizden sabırlar diliyoruz.

15 Kasım 2010 Pazartesi 10:41A+A-

"Oğlusu"nun ardından...

14 Kasım Pazar sabahı saat 08.30 sularında cep telefonuma gelen bir mesajın ardından bütün gün kendime gelemedim. Mesaj Filistin Dayanışma Derneği FİDDER'den Tahsin Mısırlı abinin telefonundan gelmişti. Tahsin abinin mesajında "Kardeşiniz Tahsin oğlusu vefat etmiştir..." diyordu. Oğlusu diyor küçük oğlu için, yüreğim burkuldu, içim acıdı...

Henüz 10 aylık bir melekti o oysaki. Allah bu mübarek aileye kutlu bir imtihan ile ödül vermek istemiş olmalı ki, "oğlusu"nu yanına çağırdı, bir süreliğine anneciğinden, babacığından ayrı kendi yanında sevmek istedi.

Cenaze için Fatih Camii'ne gittiğimizde gözlerim Tahsin abiyi aradı, musalla taşına iki tabut yatırılmıştı yan yana bir de Tahsin abinin oğlusu... Ama o kadar küçüktü ki, tabuta değil küçük bir kefene ve bir seccadeye sarılmış, öylece uzanmıştı...

Boğazıma düğümlenen sözler ve gözlerime hapsolan hüzünlerim ile Tahsin abiyi buldum neden sonra. Gittim hiç yüksünmeden sarıldım, rahmet diledim, sabır diledim ama gördüm ki teslimiyet ve metanet Filistinliliği kadar dik tutuyordu onu ve eşini...

Sarıldık ve birlikte musalla taşına kadar yürüdük, görenler selam veriyor, halleşiyor, sessizce yürüyorduk, yavaş yavaş "oğlusu"na doğru... Önce diğer cenazelerin namazları kılındı, sonra "oğlusu"na geldi sıra. Hocaefendi er kişi oğlancık niyetine dediğinde, eminim tüm cemaatin fatihaları direk Allah'a ulaşmıştı sessiz bir niyaz olarak. Öyle zorlanmıştım ki bu sahneleri yaşarken, iliklerime kadar hasret ve hücrelerime kadar yokluğu anlayabilmiş, acıyı içimin ta derinliklerinde Tahsin abiyle birlikte yaşamıştım. Diğer cenazeler omuzlarda ve tabutlarda çıkarılırken bir bir, Tahsin abiye yine acıyı ve hüznü kucaklamak düşmüştü ne gam... O "oğlusu"nu kucağına aldı, biraz daha yaklaştırdı kendine doğru son kez, içinden geçenler, gelen geçenden gizlenirken, gözlerinde ve yüzünde her şeyi itiraf ediyordu aslında...

"Oğlusu"nu aldı yavaşça yürüdü, kucağındaydı oğlusu şimdi, sadece 10 ay önce hastanede aldığı gibi kucağındaydı işte. Az sonra kucağından aldılar ve avlunun dışına kadar taşıdılar. Dışarı çıkınca Tahsin abi "oğlusu"nu tekrar kucağına aldı, arabasına doğru ilerledi ve "oğlusu"nu anneciğine sessiz ve yavaşça uzattı.

Anneciği ise aylar önce nice sevinçlerle kucağına aldığı oğluna bakıyordu, yüzünü araladı ve derin bir nefes aldı... Kim bilir o an neler geçiyordu aklından, ilk cinsiyetini öğrenişi, ilk kalp atışlarını duyuşları mı, belki ilk gülüşü, ilk mama yemeğe başlaması geçti yüreğinin derinliklerinden...

Her bebeğin ilkleri vardır kuşkusuz,  oğlunun da öyle, ama ne yazık ki anneciği hüzünlü bakışlarını oğlunun yüzünde gezdirirken, onun sonlarına tanıklık ediyordu. Hiçbir anne yüreğinde bu yükü taşıyamaz, yetmez, yiter işte. Filistinli çocukların defalarca feda olduğu bir kutlu yolda işte bir Filistinlinin oğlu daha yürüdü hakka...

Tahsin abi, yüreğin ferah olsun, oğlun Rabbinin yanına gitti, imtihanınız mübarek olsun. Sana ve değerli eşine sabırlar düştü şimdi, bir de yüreğimi dağlayan bu son görüntüler...

Şimdi bir Tahsin var benim dimağımda, öylece bakan, "oğlusu"nun ardından...

Süleyman KURT

HABERE YORUM KAT

2 Yorum