1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Malezya Seçimlerinin Bölgesel ve Küresel Yansımaları
Malezya Seçimlerinin Bölgesel ve Küresel Yansımaları

Malezya Seçimlerinin Bölgesel ve Küresel Yansımaları

9 Mayıs 2018 seçimleri ya da Malay siyasi jargonu ile 14. genel seçimler (GE14) ile Malezya tarihinin en önemli siyasi değişimlerinden biri gerçekleşti.

18 Mayıs 2018 Cuma 11:51A+A-

Kadir Temiz’in analizi:

Bu yazı hazırlandığı sırada Malezya’da seçim sonrasının belirsizliği yerini yavaş yavaş siyasetin yeni dinamiklerine bırakıyordu. Muhalif koalisyonun (Umut İttifakı- Pakatan Harapan) lideri Mahathir Muhammed twitter hesabından İngilizce olarak “bir kez daha…ilk iş günü” mesajını paylaşırken eski Başbakan ve Ulusal Cephe (Barisan Nasional) koalisyonunun lideri Najib Razak ise twitter hesabından Malayca “seçim sonrasında partisinden ve koalisyon liderliğinden istifa etmeye karar verdim” açıklamasını yapıyordu.

9 Mayıs 2018 seçimleri ya da Malay siyasi jargonu ile 14. genel seçimler (GE14) ile Malezya tarihinin en önemli siyasi değişimlerinden biri gerçekleşti. Malezya’nın kurucu partisi ve 61 yıldır Malezya’da bütün hükümetlerin en etkin partisi Birleşik Malay Ulusal Örgütü (The United Malays National Organization-UMNO, Pertubuhan Kebangsaan Melayu Bersatu) ilk defa parlamentoda hükümet kurabilecek sandalye sayısının altında kaldı. Böylece muhalefet lideri olan Mahathir Muhammed Malezya’nın yedinci başbakanı olarak göreve başladı.

Peki Malezya siyaseti için bu değişim ne anlam ifade ediyor? Malezya 1957 yılında elde ettiği bağımsızlık ilkelerini yeniden mi sorguluyor? Malezya kuruluşundan bu yana birçok yerel, bölgesel ve küresel krizden başarıyla çıkmış bir ülke. 1957’ye kadar devam eden İngiliz sömürgeciliği Malezya’da bağımsızlık sonrası siyasi, sosyal ve ekonomik düzeni de yakından etkiledi. Bağımsızlığın daha ilk yıllarında başlayan iç karışıklıklar çoğunluğu oluşturan Malaylar ile diğer etnik azınlıklar arasında aşılması zor sorunlar ortaya çıkardı. 1969’da Singapur’un Malezya’dan ayrılarak bağımsızlığına yol açacak çatışma ortamı ise Malezya’da varoluşsal dinamikleri tetikledi. Soğuk Savaş’ın Doğu Asya’daki ağır şartları Malezya’yı sadece ASEAN ile bölgesel entegrasyona değil hem ABD hem de Sovyetler ve Çin ile bir denge politikasına itti. 1980’li yıllarda bütün dünyayı etkileyen neo-liberal reform dalgası Mahathir Muhammed’in güçlü liderliği ile bir başarı hikâyesine döndü. Yine 1990’lı yılların sonundaki Doğu Asya finansal krizi de kurucu parti olan UMNO’nun değişime açık politikaları ile savuşturuldu. Peki bunca badireyi başarı ile atlatan UMNO ve Malezya bugün neden böyle bir siyasi geçiş dönemi yaşıyor?

Bu yazı alanı böyle büyük soruların cevabı için yeterli olmasa da konunun nasıl anlaşılması gerektiği üzerine naçizane bir fikir ortaya koyabilir. Malezya’daki bu siyasi süreci üç sacayağı üzerinden değerlendirmek mümkündür. Malezya’nın iç siyasetindeki sancılı dönüşüm, Doğu Asya’daki bölgesel gelişmeler ile küresel siyasi ve ekonomik değişimler Malezya’da siyasetin yeniden kurgulanmasını zorunlu kılmıştır.

İç siyaset ve Mahathir Muhammed

İlk olarak Malezya iç siyasetindeki dönüşümü hem ulusal hem de uluslararası medyada ele alındığı biçimi ile büyük bir kırılma ya da sert bir geçiş olarak okumak çok sağlıklı değil. Zira Malezya’da muhalefetin Najib Razak liderliğindeki ulusal cephe iktidarına karşı çıkarttığı lider de aslında UMNO’nun ve Malezya’nın en uzun süre liderliğini yapmış, Malezya’nın en karizmatik ve güçlü liderlerinden biri olan Mahathir Muhammed. Yani muhalefet iktidara karşı bir zaferin yolunu ancak yine iktidarın içinden çıkan bir muhalefette bulmuştur. Böylece aslında doğal olarak kristalize olan Malezya siyaseti belki de ilk defa iktidar partisinin devrilmesi ile somut ve belirgin bir şekilde kristalize olmuştur.

Mahathir Muhammed Malezya’da sadece siyasal ve ekonomik krize karşı ortaya koyduğu sağlam ve yapısal reformlarla değil aynı zamanda bağımsızlığın ve yeni devletin ilk kuruluş döneminin getirdiği istikrarsız dönemin toplumsal ve kültürel anlamda tutkalıydı. Bu seçimler Mahathir Muhammed’i ilerleyen yaşına rağmen bir kez daha o tutkal vazifesi ile başbakanlığa getirdi. Mahathir Muhammed 10 Mayıs’ta Kral Muhammed’in önünde yemin ederek görevine başladı.

İç siyasette Mahathir Muhammed’i geri dönmeye iten birçok sebep sayılsa da iki belirgin gelişme hem Malezya’yı hem de muhalefeti kritik bir kararın eşiğine getirdi ki bunların birçoğu 2003 yılında Mahathir Muhammed’in siyaseti bıraktığı dönemden miras kalan gelişmelerdir. Bunlardan birincisi 1999 yılında Mahathir Muhammed tarafından siyasetin dışına itilen Enver İbrahim ve onun 2004 yılından bu yana sürdürdüğü muhalif çizgidir. Gençliğinde Malezya’daki islami çalışmaların liderliğini yapmış, belki de Malezya’nın içinden geçtiği en kritik dönemde üstlendiği siyasi vazifelerle önemli başarılara imza atmış olan Enver İbrahim’in geri dönüşü muhtemelen gidişinden daha muhteşem olacak. Zira bir zamanlar kanlı bıçaklı olduğu Mahathir Muhammed seçim meydanlarında verdiği söze kuvvetle muhtemel riayet edecek ve 2015 yılından bu yana tutuklu bulunan Anwar İbrahim’e başbakanlığı teslim edecek.

Çinli ve Hint azınlıklar ile diğer muhalif partilerin yolsuzluk, adaletsizlik ve özellikle Malayları önceleyen eşitsiz ayrımcılıkların kaldırılması yönündeki talepleri de Malezya’daki değişimin bir diğer sebebi. Özellikle son yıllarda Başbakan Najib Razak ve ailesi ile ilgili ortaya çıkan yolsuzluk ve kayırmacılık gibi iddialar herkesin dilindeydi. Buna bir de Malezya’da yükselen orta sınıfların etnik azınlıklarla beraber yeni bir siyasal-toplumsal uzlaşma talebi eklenince değişim kaçınılmaz oldu. Ancak Malezya’da devletin kurucu elitlerinin hala karar alma süreçlerinde etkili olduğunu unutmamak gerekiyor. Malezya’da siyasi yönetim yapısı aslında parlamento ve muhalif siyasi partilere radikal değişimler yapabilme imkânı tanımıyor. Dolayısıyla iç siyasetteki bu değişim muhtemelen hükümetin ayyuka çıkan yolsuzluk ve kayırmacılık gibi muhalefeti ve halkı bunaltan uygulamalarına karşı bir müdahaleydi. Bu seçimlerde ilk defa Çinli azınlık bir blok halinde muhalif ittifakı destekledi. Bu da böyle bir değişimin toplumun, siyasetin ve ekonominin bütün kesimleri için bir rahatlamaya yol açacağını gösteriyor.

Malezya ve Doğu Asya

Malezya’daki tarihi seçimlerin Doğu Asya’daki gelişmelerden de yakından etkilendiğini söylemek mümkündür. Zira hem kuzey hem de güney doğu Asya’da Çin’in yükselişi, ABD-Çin rekabeti, Kuzey Kore nükleer krizi ve Güney Çin Denizi’ndeki hassas gelişmeler siyasetin de sürekli dinamizmini korumasını zorunlu kılıyor. Malezya sadece Malakka boğazı değil aynı zamanda Doğu ve Batı olarak ayrılan coğrafyası ile de Endonezya ile beraber Doğu Asya’nın stratejik güvenliğinin güney aksını oluşturur. Bu stratejik önemi sebebi ile Doğu Asya’daki siyasi, ekonomik ve sosyal değişimleri hem etkileme hem de bu değişikliklerden etkilenme potansiyeli olan bir ülkedir.

Doğu Asya’nın siyasi tarihinde Malezya ve Endonezya’nın coğrafi konumları sebebi ile elde ettikleri bu jeostratejik önem son günlerde ABD-Çin rekabet sahasına dönmüş olan bölgede yeniden gündeme geldi. Trump’ın geçen yıl açıkladığı ulusal güvenlik strateji belgesinde Çin’e karşı oluşturmayı planladığı Hint-Pasifik ittifakının en önemli geçiş ülkesi Malezya’dır. Yaklaşan bir bölgesel gerilimde Malezya artık düne göre daha istikrarlı ve yeni bir hükümetle dış politikasını şekillendirmeye devam edecektir.

Malezya’nın büyük güçler arasında denge ve bölgesel sorunların ASEAN aracılığında uzlaşı ile çözümünü esas alan nötr dış politika söylemi bir değişime uğrayabilir. Zira Malezya seçimleri iki önemli değişim içerecek. Birincisi Malezya’da artık karar alma süreçlerine ilk defa UMNO dışında azınlıkları da içine alan bir koalisyon hükümeti dahil olacak. İkincisi ise Malezya’daki siyasi değişim bölgenin diğer ülkelerini de tetikleyebilir ki bu hiç de yabana atılabilecek bir iddia değil. Zira Tayland 2014 yılından itibaren askeri cunta tarafından yönetiliyor, Filipinler’de Duterte liderliğinde otoriter bir yönetim var, Myanmar’da demokrasiye geçişin sancıları bitmiş değil. Kısaca bütün bölgede yeni bir siyasi değişim atmosferi oluşabilir ki bu da bölge üzerinde geleneksel büyük güç rekabetini yeni bir boyuta taşır.
Sonuç

Malezya tarihinin en önemli siyasi değişim süreçlerinden biri yaşanırken özellikle ABD-Çin arasında başta ekonomik ilişkiler olmak üzere bölgesel ve küresel sorunlar üzerinde ciddi bir ihtilaf var. Her ne kadar bugünlerde Kuzey Kore nükleer krizi konusunda bir yumuşama dönemi yaşasak da hem Çin’de hem de ABD’deki mevcut hükümetlerin siyasi ve ekonomik öncelikleri çatışmaya devam ediyor. Bu durum hem Soğuk Savaş’tan kalma Kore krizi gibi sorunları hem de toprak bütünlüğünü ilgilendiren ada sorunlarını yeniden kaşıyabilir. Böyle bir süreçte çok taraflı ilişkiler ve ittifaklar sorunların çözümünde oldukça etkili olur. Bu sebeple Malezya’daki siyasi değişim yaklaşan fırtınaya karşı ilk önlem olarak okunabilir.

Malezya aslında değerler anlamında büyük bir bölgenin ortak hassasiyetlerini paylaşıyor. Sadece müslüman bir ülke olarak değil aynı zamanda ASEAN’ın kurucu ilkelerine bağlı ve bölge kimliğini yansıtan bir ülke. Bu bölge içinde ASEAN üyesi on ülkenin yanı sıra bölgeye genel karakteristiğini veren Japonya, Koreler ve Çin’i de eklediğimizde bölgenin yeni bir entegrasyon sürecine girebileceği de iddia edilebilir. Soğuk Savaş sürecini de andıran böyle bir durumda bölge ülkeleri muhtemelen büyük güçler arasındaki yıkıcı rekabet alanlarında kendi iç siyasi ve ekonomik istikrarlarını korurken risk alanlarını da dağıtmaya çalışacaklar. Malezya ise bölgesel ve küresel değişim sancılarının hissedildiği bir dönemde yenilenerek ve Mahathir Muhammed gibi kurucu ilkelere sadık, muhafazakar ve güçlü bir lider ile yoluna devam etme kararı aldı. Malezya’daki bu değişim büyük bir ihtimalle bölge ülkelerinde de siyasi bir değişimi tetikleyebilir.

Kaynak: Dünya Bülteni

HABERE YORUM KAT