1. HABERLER

  2. HABER

  3. HUKUK

  4. Hizb-ut Tahrir’e ‘Niyet’ Cezası
Hizb-ut Tahrir’e ‘Niyet’ Cezası

Hizb-ut Tahrir’e ‘Niyet’ Cezası

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, “örgüt silahsız”, Adana 2 No’lu DGM’nin “terör örgütü tanımına girmiyor” kararlarına rağmen, Yargıtay’ın niyet okuyuculuğuna ayak uyduran mahkemeler, İslami duyarlılığa sahip yüzlerce kişiye ceza yağdırıyor.

10 Mart 2013 Pazar 07:19A+A-

KENAN KIRAN / YENİ AKİT

Türkiye’de hukuk skandalı yaşanıyor. Hizb-ut Tahrir adlı oluşumun, terör örgütleri listesinde olmadığına ilişkin resmi yazı ve mahkeme kararlarına rağmen Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddiasıyla 486 kişinin yargılandığı ortaya çıktı. Yargılamalar neticesinde sanıklar hakkında istenen bin 591 yıl (1591) hapis cezasının onaylandığı, devam eden yargılamalarda ise 994 yıl hapis cezası istendiği belirlendi.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, “Örgütün bugüne kadar herhangi bir silahlı eylemine rastlanılmamıştır” yazısı; Adana 2. Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin, “Örgüt, terör örgütü tanımına girmiyor” şeklindeki kararı; İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcısının “Örgüt silahsız” şeklindeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na temyiz başvurusuna rağmen 486 kişi Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddiasıyla yargılanıyor, hapis cezası alıyor.

Yargıtay Başsavcılığı: Hilafet Devleti Kurulursa Hıristiyan Devletlerine Silahlı Mücadele Başlayacak

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahkemelerin Hizb-ut Tahrir oluşumunun silahsız olduğuna yönelik tespitlerine rağmen; “örgütün Hilafet devletinin ihdasından sonra, Hıristiyan devletlerini cihat yolu ile kurulan hilafet devletine dahil etmek amacıyla silahlı mücadelenin başlayacağı”nı amaç edindiği görüşünde…

Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise; Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü niteliğinde olduğunun gözetilerek sanıklara ceza verilmesini istiyor. Mahkemeler; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin ihtimale dayalı görüşlerine dayanarak sanıklara ceza vermek zorunda kalıyor.

Hizb-ut Tahrir davasında yargılanan sanıkların avukatları; “2003 yılından bugüne Terörler Mücadele Kanunu’nda yapılan değişiklikler Hizb-ut Tahrir’in lehine olmasına rağmen, her yasa değişikliği sonrasında daha ağır cezalar ile yargılamalar yapılarak aleyhine kararlar alınmıştır. Bu yargılamaların ne hukuki ne kanuni hiçbir gerekçesi yoktur. Aksine bu kararlar siyasi mülahazalar ile verilmektedir” ifadelerini kullandı

İstanbul DGM, Ankara Emniyeti’ne Sordu!

İstanbul 2. Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı; 17 Ekim 2003 tarihinde, Hizb-ut Tahrir Örgütü’ne yardım ve yataklık yapmak suçundan sanık Gürgin Akgün hakkında yapılan duruşmada ara karar aldı. Mahkeme; 3713 sayılı yasanın 1. maddesi değiştirilerek terör tanımı yeniden düzenlendiğinden, Hizb-ut Tahrir adlı örgütün bu değişiklik çerçevesinde terör örgütü olup olmadığı hakkında Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bilgi talep etti.

“Örgütün Bugüne Kadar Herhangi Bir Silahlı Eylemine Rastlanılmamıştır”

Dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Er, 8 Aralık 2003 tarihinde İstanbul 2. Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda, örgütün bugüne kadar herhangi bir silahlı eylemine rastlanılmadığını bildirdi.

Ramazan Er’in yazısında; şu ifadeler yer aldı:

“Hizb-ut Tahrir Örgütü, halen tebliğ ve açılım faaliyetleri sürdürmekte olup, kullandığı doküman, kitapçık ve internet sitelerinde nihai hedef olarak kurmayı düşündüğü Raşidi Hilafet Devleti’nin tüm yönetim unsurlarını detaylı olarak yer vermekle birlikte söz konusu örgütün bugüne kadar herhangi bir silahlı eylemine rastlanılmamıştır.”

“Tipik Olarak Uyuyor, Cebir Ve Şiddet Boyutu İtibarıyla Uymuyor”

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi; 28 Haziran 2005 tarihinde, Hizb-ut Tahrir Örgütü üyesi olmak suçundan sanıklar Ahmet Sirven ve arkadaşları hakkında ara karar aldı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden Hizb-ut Tahrir Örgütü’nün amaç ve stratejisi” hakkında bilgi talep etti.

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tokgöz, 6 Temmuz 2005 tarihli yazısında, Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesi anlamında bir “örgüt”ün “terör örgütü” niteliği kazanabilmesi için üç unsurun aynı anda bulunması gerektiğini hatırlattı. Tokgöz’ün yazısında, “Hizb-ut Tahrir örgütünün Terörle Mücadele Kanunu’nun 4928 sayılı kanunla değişik 1. maddesi kapsamında tarifi yapılan “terör örgütüne” ideoloji ve örgüt boyutları itibarıyla tipik olarak uyduğu ancak cebir ve şiddet boyutu itibarıyla uymadığı kanaati hasıl olmuştur” denildi.

“Terör Örgütü Tanımına Girmiyor”

Adana 2. Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin 29 Aralık 2003 tarihli kararında da, Hizb-ut Tahrir Örgütü’nün 3713 Sayılı Kanunu’nun 1. maddesindeki terör tanımına göre terör örgütü tanımına girmediği şeklinde karar verdi.

Yargıtay’a Göre Terör Örgütü

Yargıtay 9 Ceza Dairesi ise, 19 Nisan 2004 tarihli kararında Hizb-ut Tahrir Örgütü’nün devletin ve Cumhuriyet’in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde olduğunun gözetilerek, sanığın hukuki durumunun buna göre değerlendirmesi yönünde karar aldı.

Savcı: Örgüt Silahsız

Dönemin CMK 250 Maddesi ile yetkili İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcısı; Hizb-ut Tahrir Örgütü’nün silahsız olduğu, sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 220/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu.

Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Nuri Düzgün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı adına yazdığı 24 Nisan 2008 tarihli yazıda, “Raşid-i Hilafet devletinin ihdasından sonra, Hıristiyan devletlerini cihat yolu ile kurulan hilafet devletine dahil etmek amacıyla silahlı mücadelenin başlayacağı” amaç edinildiği anlaşılmakla, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına talep ve dosya tebliğ olunur” denildi.

Olmayan Örgüt Üyeliğine Ceza Yağdı

Öte yandan, Umut davasında Selam Gazetesi’nin yöneticilerini mahkum eden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi; son olarak da şimdi de Hizbut-tahrir davasında sanıklara ceza yağdırdı.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi; Hizbut-tahrir örgütüne üye oldukları iddiasıyla yargılanan Haluk Özdoğan, Serdar Yılmaz, Yasin Babayiğit ve Sefa Karslı’nın, 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.

HABERE YORUM KAT

18 Yorum