1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. Gazze “Ya Özgürlük Ya Şehadet”
Gazze “Ya Özgürlük Ya Şehadet”

Gazze “Ya Özgürlük Ya Şehadet”

Duvarlardaki grafitiler, ev, işyeri, cadde ve sokaklara astıkları Filistin’in unutulmaz liderleri Şeyh Ahmed Yasin, Fethi Şikaki’nin fotoğraflarıyla, direniş ruhunun canlı tutulduğu bir şehirdir Gazze...

03 Aralık 2012 Pazartesi 03:36A+A-

Haber: Hüseyin Kulaoğlu

İsrail’in 8 günde tonlarca bomba yağdırdığı Gazze, her şeye rağmen dimdik ayakta. Gazze’de herkesin dilinde, “ya özgürük ya da şehadet” var. Duvarlardaki grafitiler, ev, işyeri, cadde ve sokaklara astıkları Filistin’in unutulmaz liderleri Şeyh Ahmed Yasin, Fethi Şikaki’nin fotoğraflarıyla, direniş ruhunun canlı tutulduğu bir şehirdir Gazze...Yaklaşık bir hafta kaldığımız Gazze’de bu kez adam akıllı dolaşıp şehrin ruhunu, insanları, sosyal hayatı ve direnişi anlamaya çalıştık. Ortadoğu’daki güç dengelerinin kesiştiği Gazze’nin Doğu Akdeniz’de uzayan sahilinde oturdum ve karşıma Mavi Marmara anıtını da alarak, bu satırları yazmaya başladım. Gazze birçok kişi için sürekli savaşın olduğu bir şehir gibi algılansa da benim için bir bakıma ümmetin onuru ve mücadelemizin temelini teşkil eden bir merkez konumunda.

İsrail’in 8 günde tonlarca bomba yağdırdığı Gazze, her şeye rağmen dimdik ayakta. Gazze’de herkesin dilinde, “ya özgürük ya da şehadet” var. Duvarlardaki grafitiler, ev, işyeri, cadde ve sokaklara astıkları Filistin’in unutulmaz liderleri Şeyh Ahmed Yasin, Fethi Şikaki’nin fotoğraflarıyla, direniş ruhunun canlı tutulduğu bir şehirdir Gazze...Yaklaşık bir hafta kaldığımız Gazze’de bu kez adam akıllı dolaşıp şehrin ruhunu, insanları, sosyal hayatı ve direnişi anlamaya çalıştık. Ortadoğu’daki güç dengelerinin kesiştiği Gazze’nin Doğu Akdeniz’de uzayan sahilinde oturdum ve karşıma Mavi Marmara anıtını da alarak, bu satırları yazmaya başladım. Gazze birçok kişi için sürekli savaşın olduğu bir şehir gibi algılansa da benim için bir bakıma ümmetin onuru ve mücadelemizin temelini teşkil eden bir merkez konumunda.

Gazze’ye Gelmek Bugüne Nasipmiş

Bu zamana kadar Gazze’ye gelmek için dört kez teşebbüste bulunduysam da ilk defa gelmek nasip oldu. İlkinde Gazze’ye giden grubu kaçırmış ve pasaport işlemleri için yetişememiştim. İkincisinde, gazetemiz Akit’in düzenlediği Umre kampanyasında okuyuculara kutsal topraklarda eşlik ettiğimden dolayı Gazze programımı ertelemek zorunda kalmıştım. Üçüncüsünde ise izinler çıkmış hatta Mısır’a uçak biletim alınmasına rağmen Rafah Sınır Kapısı’nda meydana gelen çatışma sonucunda birçok Mısır askerinin ölmesi üzerine kapının kapanmasıyla Gazze’ye gidememiştim. Kurban Bayramında da yine izinler çıkmadığı için gelmek bugünlerde nasip oldu.

Ve artık Gazze’ye gelmek için niyetlendiğim beşinci programda Allah’ın izniyle Gazze’ye gelebildim. İstanbul’dan Mısır’a iki saatlik bir uçak yolculuğunun ardından, Kahire’den de 4 saatlik bir kara yolculuğu yaptım. Kara yolculuğu sırasında şoförümüzün saatte 170 km hız yapması ve zaman zaman direksiyonu bırakması gibi atraksiyon sahneleri yaşadığımdan dolayı bir an için yolculukta öleceğimi ve Gazze’ye varamayacağımı düşündüm. Ama hamdolsun korkulan olmadı. Ve Rafah sınır kapısına geldiğimizde ise her zamanki gibi izinler yine çıkmamıştı. Bir bakıma evimde oturup, izinlerin çıkmasını beklemek yerine şansımı denemek için kapıya gitmiştim.

Filistin Kaşesiyle Gazze’deyim

İznim olmadığı için ilk başta kapıdaki güvenlik içeri almak istemedi ama etrafta yabancı basın mensupları ile beraber sınırda görevli olan Adil isimli Mısırlı bize yardımcı oldu. Daha sonra yabancı basın mensupları ile ilgilenen kişi olduğunu öğrendiğimiz Adil, Arapça haricinde hiçbir dil bilmiyordu.

Filistin’e Hoşgeldiniz...

Adil bizimle hiç konuşmadan pasaportlarımızı aldı ve yaklaşık bir saat ortada gözükmedi. Daha sonra geldi, gitti, form doldurtturdu. Bir daha geldi. Bir daha gitti. Bu şekilde yaklaşık üç dört sefer gitti geldi ve sonunda pasaportlarımıza Mısır’dan çıkış damgasını vurdurdu. Yani bir bakıma şansa Gazze’ye girmiş olduk. Mısır’dan çıktıktan sonra Gazze tarafına geçtik ve bizi İngilizce ve Arapça yazılarla, “Filistin’e hoşgeldiniz” tabelası karşıladı. Bu tabela ile karşılaşmak birçok kişi için bir şey ifade etmezken, benim gibi Kudüs’e ve Batı Yaka’ya giden ama İsrail vizesi alan bir kişi için çok büyük önem arz ediyordu. İçimden, “Filistin hep olsun, her zaman olsun ve biz her zaman gidelim” dedim... Filistin sınırındaki işlemlerimizin ardından pasaportuma hayatım boyunca onurla taşıyacağım Filistin kaşesini vurdurdum ve Gazze’ye doğru yola çıktım. Han Yunus ve Deir el Belalah şehrini geçtikten sonra “Gazze’ye hoşgeldiniz” tabelasını da geçerek, yıllardır özlemini duyduğum ve kavuşmak için her zaman dua ettiğim, direniş şehri, kutsal belde Gazze’ye ulaşmıştım...

Şehir Diri Bir Şekilde Ayakta Duruyordu

Allah’a ne kadar hamdü senalar etsem az olur. Gazze’nin sokakları; duvarlarındaki grafitilerle ve direklere asılmış Filistin bayraklarıyla bizi karşıladı. İsrail’in 8 gün boyunca havadan, karadan ve denizden bombaladığı şehir ateşkesin ardından normal hayatına dönmüş ve diri bir şekilde ayakta duruyordu. Tonlarca bombanın yağdığı Gazze, Filistin Başbakanı İsmail Heniye’nin dediği gibi, “Ey İsrail sen bizi yıkamazsın. Çünkü biz silahlarımızla değil, Allah’ın bize verdiği güç ile savaşıyoruz. İman gücüyle savaşıyoruz” edasındaydı. Güzel, güneşli bir günde Gazze’ye varmamızın ardından, bardaktan boşalırcasına yağan yağmurda ıslanırken; çocukların heyecanına, gençlerin aktifliğine, direnişçilerin tebessümüne rastlıyorum. Herkes dost canlısı ve cennete gitmeden cennetle müjdelenen sahabeler gibi davranışlar sergiliyor. Trafiğin yoğun olduğu ve insanların yolun ortasından yürüdüğü yollarda bile İstanbul’daki gibi insanların birbirine bağırması ve kavga etmesi gibi bir durum yaşamadık. Hırsızlığın az olduğu hatta hiç olmadığı Gazze’de, İsrail’in hukuk dışı ambargosuna rağmen belediyecilik yapılıyor ve şehir temiz görünüyor...

Gazze, Herşeye Rağmen Ayakta

Gazze’nin sahili ise kelimelerle anlatılmaz ancak yaşanır. Gece boyunca ay ışıltısıyla aydınlanan sahil, bir meltem edasıyla kumsala süzülüyor... Sahilde yürüyüp, deniz kabuğu toplamak, İsrail’in vurduğu evlerin enkaz yığınları arasından hayata dair bir şeyler bulmak, insanların yaşadığı acıları ve sevinçleri paylaşmak, bebeğini kaybetmiş şehit babasının omuzuna başını koyarak, hıçkırıklarla ağlamak, ümmet bilincinin önemini bir kere daha ortaya koyuyor...

Gazze, her şeye rağmen ayakta bir şehir ve yıkılması imkansız... Herkesin dilinde, “ya özgürlük ya da şehadet” kararlılığı var... Duvarlarındaki grafitilerle, evlerindeki ve sokaklarında Filistin’in unutulmaz liderleri Şeyh Ahmed Yasin ve Fethi Şikaki başta olmak üzere birçok liderin, komutanın fotoğrafıyla direniş ruhunu hiç kaybetmemecesine elinde tutuyor... Şehid aileleri ve gazilerin morali çok yüksek... “İsrail’e karşı zafer kazandık. Onlara haddini bildirdik. Bak Gazze’yi alamadılar. Tel Aviv’e kadar füzelerimizi gönderdik” diyen insanların olduğu şehir, ümmetin birlik olmasını haykırıyor.

Filistin’in, Kudüs’ün Özgürlüğü Hedefleniyor

İlk önce Filistin’deki Hamas, El Fetih ve İslami Cihad başta olmak üzere birçok direniş grubunun bir araya gelmesini isteyen halk, daha sonra ise dünyadaki bütün Müslümanların ümmet bilinciyle Gazze’ye sahip çıkmasını ve Filistin’in, Kudüs’ün özgürlüğünü hedefliyor... Gruptaki gazeteci arkadaşlar çoktan yola çıkmak ve evlerine dönmenin planlarını yaparken, Gazze’den bir türlü kopamayan yüreğim kenti terk etmek istemiyor. Gazze’de şehid olan insanlar gibi şehid olamasak da burada ruhumu Allah’a teslim etmeyi istiyorum... Böylelikle hesap günü, “Filistin’de direnen ve zalime karşı mücadele eden Müslümanlara ne yaptın?” sorusu ile karşılaştığımda verecek bir cevabım olur ümidini taşıyorum.

Yeni Akit 

HABERE YORUM KAT