1. HABERLER

  2. HABER

  3. Davutoğlu, Son Dış Gelişmelerle İlgili Konuştu
Davutoğlu, Son Dış Gelişmelerle İlgili Konuştu

Davutoğlu, Son Dış Gelişmelerle İlgili Konuştu

“Başbakanımız Esad’a ne söylüyorsa Kaddafi’ye de söylüyordu. Korkarım Suriye’de de benzer bir süreç yaşanıyor!”

26 Ekim 2011 Çarşamba 13:13A+A-

Dışişleri  Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, devrik Libya lideri Muammer Kaddafi’nin kanlı bir linç sonucu yaşama veda etmesini üzüntüyle karşıladığını ve yaşanılan olayı etik bulmadığını söyledi.

Türkiye’nin bölgesinde çok önemli dış gelişmelere sahne olduğu bir dönemde Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a gerçekleştirdiği kısa “nokta ziyaret” sırasında görüşme fırsatı bulduğumuz Davutoğlu ile geniş bir “dış gündem” turu yapma fırsatını bulduk. Davutoğlu’nun kamuoyunun da yakından takip ettiği dış gelişmelere yorumları şöyle...

Kaddafi anlamadı, Esad da...

- Başbakanımız Suriye lideri Beşşar Esad’a ne söylüyorsa, olayların yaşandığı dönemde Kaddafi’ye de aynı şeyleri söyledi. O’nu olayların kontrolden çıkmasından sonra yaşanabilecekler konusunda uyardık ve bilgilendirdik. Bizi son dönemlerinde çok üzdü. Ama linçe çok üzüldüm. O görüntüler vicdanımızı rahatsız etti, etik olarak doğru değil.

- Libya tarzı bir çatışmanın Suriye’de yaşanmaması için çok çalıştık bugüne kadar. Başbakanımız Esad’a Kaddafi’ye ne söylediyse onları söyledi. Seçime git, bırak memleketin geleceği hakkında halk karar versin dedi. Ama maalesef Kaddafi gibi Esad da dinlemiyor. Esad’ın süreci yönetme kabiliyetinin kalmadığını görüyoruz. Meşruiyetini halktan almayan liderlerin akıbeti iyi olmuyor. Arap dünyasına bakıyoruz, siyasi gücü kaybettiğinde yaşayan yok!..Ya hapse giriyorlar ya mezara...

- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’nin son dönemde Türkiye’ye karşı ‘Kürt kartını kullanabileceği’ yönünde çıkan yorumlar üzerine Şam’ı sert bir dille uyardı. Katar’da konuşan Davutoğlu, “Geçmiş tecrübeleri düşünüp böyle bir kartı kullanmayı zihinlerinden dahi geçirmemeleri lazım. Bunun doğuracağı sonuçları herkes görür” dedi.

- Libya’da değişimin doğal ve barışçıl bir süreçte gerçekleşmesini arzu ettiklerini ama Kaddafi’nin ‘kendi halkıyla savaşıp, halkına fareler diye hakaret etmeyi tercih ettiğini’ söyledi. Davutoğlu, Kaddafi’nin sonu üzerinden Esad’a yapılan göndermeler üzerine “Her ülkenin kendine özgü şartları var” yorumunu yaptı.

- Davutoğlu, “Suriye’nin etnik yapısı Libya’dan farklı. Daha kritik bir coğrafyada bulunuyor. İsrail ile çözülmemiş bir sorunu var. Lübnan, Irak gibi hassasiyetleri bünyesinde barındıran ülkeler. Farklı olmayan ve bütün ülkeler için geçerli olan ortak özellik şu, meşruiyetini halktan almayan yönetimlerin bölgede ayakta kalması artık mümkün değil. Bu dersi alan liderler değişime öncelik edebilirler alamayanlar için olumsuz sonuçlarla neticelenen süreçler oluyor. Libya örneğinden herkesin alması gereken dersler var.”

Gilad Şalit’i yaşamda tuttuk

- Filistinli mahkumlar ile takas olayı yaşanılan İsrailli asker Gilat Şalit ile ilgili gelişme benim ofisimde başladı. 2006’da esir düştüğünde İsrail büyükelçisi akşam 11’de bana geldi. Askerlerinin öldürülebileceğini, kurtarmamızı istedi. Yaşadığını teyid etmelerini ve asla öldürmemelerini istedim. Hayatta kalacağı teyidi saat 2 civarında geldi.

İsrail kimleri araya koymuyor ki

- İsrail ile ilişkilerimiz önemsizdir demiyorum ama yaşadığımız sorun gündemin gerisine inmiştir. Birinci maddemiz terör ile mücadele ve bu çerçevede Irak ve İran’la ilişkilerimizin geleceğidir. İsrail ilişkileri düzeltmek için kimleri araya koymuyor ki...

Akdeniz’de risk de alır ‘hard power’ kullanırız

- Evet, Türkiye soft power’ı ile öne çıkacaktır ama bu konudaki gücünüzü sergilemek için gerektiğinde hard power’ı da kullanacağınızı göstermeniz gerekir. Doğu Akdeniz’de risk alırız. Doğu Akdeniz ile ilgili açıklamamızdan sonra bölgede bir tek konuyu gösterdik: Dediğimizi yapabilecek donanma gücüne sahibiz. Bunu herkes gördü. Bu, İsrail dahil orada kimseyle savaşmamız anlamına gelmiyor ama gücünüzü, kararlılığınızı göstermeniz gerekiyor.

- Türkiye PKK ile mücadelesinde hiçbir zaman bu kadar uluslararası destek görmedi. Barzani ve İranlı meslektaşım Ankara’ya geldiler destek için. Obama’nın mesajı terörle mücadelede işbirliği için çok kuvvetli yapı taşıyor. Sınır ötesi harekatımız destek görüyor. Bunun nedeni kararlı demokratikleşme sürecimizdir. Bir demokrasi ülkesi olarak demokrasiyle birlikte teröre karşı mücadele eden tek ülkeyiz.

- İran ile şu anda terörle mücadele konusunda çok uyumlu bir dönem yaşıyoruz. Bunun içinde istihbarat alış verişi de bulunmaktadır. Aynı şekilde Amerikan yönetimi ile gerçek zamanlı istihbarat konusunda ortak çalışma sürüyor. Suriye’nin ise yaşadığı olaylar nedeniyle Türkiye ile doğrudan çatışma çıkaracak bu tür bir strateji içinde olabileceğini düşünmüyoruz.

Barzani bayramda geliyor

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani’nin bayramdan sonra Türkiye’ye geleceğini belirten Davutoğlu, “Barzani geldikten sonra birtakım şeyler değişir mi” sorumuza şu yanıtı verdi: “Zaten alanda şu anda da değişiyor. Şu anda birliklerimiz Kuzey Irak’ta sınır ötesi operasyon yapıyor. Herhangi bir şekilde bir olumsuz şey gelmediği gibi, bir koordinasyon var. 3 ülkeyle koordinasyon önemlidir: İran, Irak ve ABD.

Bu üç ülkeyle koordinasyonun etkin yürümesi lazım. Lojistiğin kesilmesi anlamında da Avrupa ile etkin bir koordinasyon yapılması lazım. O da yapılıyor.” Davutoğlu, Kuzey Irak’ta operasyon yapılan bölgede yerleşim yeri ya da köy bulunmadığını vurgulayıp, Barzani’ye ve ABD’ye “Yollarda denetimin yapılması, PKK kamplarının lojistiğinin kesilmesi” gibi talepler ilettiklerini anımsattı. Avrupa’da somut ve ciddi adımlar atıldığını ama daha fazlasını beklediklerini söyleyen Davutoğlu, “Burada PKK yanlısı kuruluşlar Avrupa’da bazı hukuki boşluklardan yararlanmaya çalışıyor. Bu hukuki boşlukların giderilmesi gerekiyor” dedi.

AB’de Türkiye şaşkınlığı

- Avrupa Birliği Türkiye konusunda hazırlıklı olmadığı bir gelişme yaşıyor. Onlar bizim sürekli talepkar olacağımızı ve bir çıpa ile bizi kendilerine bağlayacaklarını hesap ediyorlardı. Bu çıpa Türkiye pazarını ekonomik olarak AB’nin içinde tutmayı ve tam üyeliği zamana yaymayı öngörüyordu.

Ama Türkiye ekonomik olarak beklenmedik ölçüde güçlendi, dış politikada AB’yi aşan bir dinamizm yakaladı ve demokrasimizi onlara bağlı olmadan geliştirebildiğimizi gösterdik. Hep, Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyaç duyacağı düşünülüyordu. Şimdi Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacının daha fazla olduğu anlaşıldı. Avrupalılar şimdi Türkiye’yi nereye oturtacağız sorusuna cevap arıyorlar. Türkiye tek başına da yola devam edebileceğini gösterdi. Bu beklenmiyordu.

Ardan Zentürk / Star / Radikal

 

HABERE YORUM KAT