1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Ahmet Türk: Büyükelçiler Bize Niçin Bağımsızlık İstemediğimizi Soruyorlar
Ahmet Türk: Büyükelçiler Bize Niçin Bağımsızlık İstemediğimizi Soruyorlar

Ahmet Türk: Büyükelçiler Bize Niçin Bağımsızlık İstemediğimizi Soruyorlar

Ahmet Türk, Türkiye'deki büyükelçilerle birçok kez görüştüklerini belirterek, “Yaptığımız görüşmelerde birçok konuyu konuşuyoruz. Bize genellikle neden özerklik istediğimizi ve bağımsızlığı istemediğimizi soruyorlar” dedi.

18 Haziran 2017 Pazar 04:33A+A-

Irak Kürdistan’ında yayın yapan RUDAW televizyonuna röportaj eski Mardin Belediye başkanı Ahmet Türk ilginç açıklamalarda bulundu. PKK’nın siyasi partisi HDP’nin güvercin ekibinin başındaki kişi olarak gösterilen Ahmet Türk’ün açıklamaları HDP’teki en ılımlı kesimin düşüncelerini göstermesi bakımında önemli…


 

Eski Mardin Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, gündeme dair Rûdaw'ın sorularını yanıtladı.

Kuzey Kürdistan'da başlatılan ve sekteye uğrayan çözüm sürecinde Celal Talabani, Mesud Barzani ve Güney Kürdistan’daki liderlerin rolü sıklıkla dile getiriliyor. Güneyli liderler çözüm süreci konusunda nasıl bir rol üstlendi?

Güneyli Kürtler bu konuda ciddi çaba harcadı. Kuzey’de çözüm sürecinin tekrardan başlamasını istediler. Ancak bugün o süreci yönetecek aktör Kuzey'deki Kürtler’dir. Eğer Kuzey'de bulunan Kürt siyasetçiler ve PKK, barış için adım atmazsa dışarıdan gelen çabanın bir etkisi olmaz.

Yine de Türkiye ile arası iyi olan Mesud Bey ve Mam Celal barış için yeniden çaba sarf etmeliler. Barış için elimizden geleni yapıyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi birçok görüşme yapıldı ama nasıl bir etki yarattı? Ben bilmiyorum. Çözüm süreci başlatıldığında parti içinde Öcalan ile görüşmek üzere bir komisyon oluşturuldu.

İmralı’ya ilk kez BDP Batman Milletvekili Ayla Akat ile birlikte gittik. Öcalan o zaman, “Süreçten haberdarım. Gün barış günü. Barış yolunu açın ve silahlı mücadeleyi durdurun. Bu sorunu barışla çözün” demişti. Daha sonra söz konusu komisyon büyüdü ve arkadaşlarımızdan Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, İdris Baluken ve son olarak da Selahattin Demirtaş İmralı’ya gitti. Görüşmeler yapıldı. Öcalan, Kürt sorununun çözümü için yeni bir sürecin başlatılması üzerinde duruyordu.

Yıllar sonra Abdullah Öcalan’la görüştünüz. Öcalan'ın sağlık durumu nasıldı? Nasıl görünüyordu?

Öcalan'ı ziyaret ettiğimizde kendi odasında görmüyorduk, onunla farklı bir yerde görüşüyorduk. Son zamanlarda yerini değiştirerek daha iyi bir yere götürmüşlerdi. Onunla görüştüğümüzde 20 yıl hapishanede kalan bir insan gibi değildi. Bana, “7 kez evlenen biri milletvekili olmuş” dedi. Ben de gülerek bunları nereden bildiğini sordum. Her şeyden haberdardı.

Öcalan'ın görüşmelerde Mesud Barzani ve Celal Talabani’ye selam gönderdiği birçok kez medyada yansıdı. Bu doğru mu?

Evet doğru. Çoğu kez selam gönderiyordu.

Onlardan herhangi bir isteği oldu mu peki?

Herkesin çözüm sürecine destek olmasını istiyordu. Ulusal Kongre gündeme geldiğinde PKK, kongre üyeleri konusunda çok sertti. Öcalan bunu öğrendiğinde, “Bunu neden sorun yapıyorsunuz? Mesud Bey kongreye başkanlık yaparak, kongre üyelerini belirlesin” demişti. Açıkçası ben Öcalan'ın PKK’ye göre olaylara daha derinlikli baktığını düşünüyorum.

Öcalan, Mesud Barzani’nin Ulusal Kongre’nin başkanı olmasını kabul etti mi?

Evet.

Peki neden Ulusal Kongre yapılmadı?

Kongrenin yapılmamasında dış devletlerin etkisi oldu. Kongrenin yapılmasını istemediler. Eğer Mesud Bey kongrenin başkanı olsaydı uluslararası anlamda daha iyi olacaktı.

Türk yetkililer ile aranız nasıl?

Recep Tayyip Erdoğan'la birkaç kez görüştük. Çözüm süreci başladığında da görüşmüştük. Eşi Emine Hanım’la da tanışıyoruz. Görüştüğümde Erdoğan, Kürt sorunun çözümü için her şeyi yapmaya hazır olduğunu söyledi. Biz de teşekkür ettik.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de aramız iyiydi. Onun kapısı açıktı, sık sık ziyaret ediyordum. Birçok konuyu görüşüyorduk ve eleştiriyorduk. Babası vefat ettiğinde taziyesine gittik. Bizi görünce çok mutlu oldu. Gül, yurtdışına yaptığı ziyaretlerinde eşlik etmem için bana haber gönderiyordu.

Herhangi bir seyahetinde ona eşlik ettiniz mi?

Evet iki kez birlikte seyahet ettik. Bir keresinde Bulgaristan'a gittik. O seyahatte ona 4 milletvekili eşlik ediyordu. Beni arayarak kendisine eşlik etmemi istedi. Ben de Mardinli ve Kürt milletvekili olduğumu söyledim. Bulgaristan'da otelde kalıyordum. Beni kaldığı mekana davet etti. Orada Kürt sorununun çözümü ve yapılması gereken konuları konuştuk.

Abdullah Gül’ün Kürt sorununa bakışı nasıldı?

Sorun şu ki Türkiye'de göreve gelen cumhurbaşkanları ve başbakanlar ülke içindeki Kürtlerin haklarına inanmıyorlar. Kürtlerin bir millet olduğu, ayrı bir kimlikleri olduğu, dillerinin ayrı olduğu, kendilerine özel bir bölgeye sahip olmak istediklerine inanmıyorlar. Onlar demokrasiye de inanmıyorlar.

Bu yüzden sorun var. Her zaman Kürtlerin silah bırakmasına vurgu yapılıyor. Silahların susturulmasını istiyorlar. Biz de savaş istemiyoruz. Ama siz Kürtlere ne veriyorsunuz?

PKK’nin Kürt sorunu konusunda hükümetten talebi nedir?

PKK demokrat ve özerk bir bölge istiyor. Birçok kişi PKK'yi eleştirerek bunun siyasetle de yapılabileceğini ifade ediyor. Halkların güvenliğini bozacak bir savaşın kimseye faydası yok. Eğer bugün barışın yolu siyasetten geçiyorsa bu yoldan gitmeliyiz.

Kürt milleti özgür olursa Türk milletine hiçbir zararı olmaz. Çünkü Kürtler bağımsız devlet istiyoruz demiyor. Kürtler özgür olmadıkça Türkiye’ye demokrasi gelmez.

Türkiye'deki birçok büyükelçiyle görüşmeleriniz oldu. Bu görüşmelerde neler konuşuldu?

Birçok konu konuşuldu. Bazen neden özerklik istediğimizi ve bağımsızlık istemediğimizi soruyorlar. Ortadoğu'nun durumuna baktığımızda her şeyden önce Kürtler içerde bir statüye sahip olmalı. Doğrusu Kürtlerin devlet inşa etmek için bir teşkilatlanması yok.

Açıkçası gücü kuvveti de yok. Böyle bir akla da sahip değiller. Bunun dışında Kürtler üzerinde ciddi bir baskı var. İran bir taraftan, Türkiye bir taraftan, Suriye bir taraftan, Irak bir taraftan. Bağımsız devlet, söz konusu devletler tarafından hedef alınıyor.

Ama binlerce Kürt genci bu amaç uğruna kurban gitti...

Doğru ama akılla siyaset yapılıyor. Dünya ve bölgenin durumuna bakarak ona göre kendimizi ayarlamamız lazım. Belki Kürtler 20 yıl sonra bağımsız bir devlet ilan edecek.

Kürt sorunun çözümü konusunda PKK ve hükümetle, Kuzey İrlanda örneğini ele aldınız mı?

Modelin nasıl olacağı Dolmabahçe'deki görüşmelerde ele alındı. 10-12 madde yazıldı. Gerçi o maddeler kamuoyuyla paylaşılmadı ama bir modelden de bahsedildi. Malum Türk devleti ve milletinin hassasiyetinden dolayı hemen her şeyi anlatamıyorsun. Adım adım olmalı bu işler.

Söz konusu model kim tarafından önerildi? Devlet mi? Öcalan mı?

O projeler, devlet ile Öcalan’la görüşerek hazırlanıyordu. Bizim heyet İmralı'yı ziyaret ettiğinde devlet heyeti de gidiyordu. Yapılan görüşeler söz konusu projelerin temeliydi.

Görüşmeler niçin devam etmedi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Haziran seçimlerinde Kürtler arasında oylarının artacağını düşünüyordu. O proje için Kürtlerin kendisine destek vermesini bekliyordu. Ama Kürtler HDP'ye destek verdi. Bu yüzden o proje yok oldu.

Eğer Erdoğan o seçimde Kürdistan'da yüksek oy alsaydı o proje bozulmayacaktı. İlk günden beri şunu söyledik: Eğer sen içten bir şekilde Kürtlerin haklarına inanmıyorsan Kürt sorununu çözemezsin. Eğer Erdoğan 7 Haziran seçimlerinde kazansaydı Kürtlerin istediğini yapmayacaktı.

Yıllarca sürgünde yaşayan Kürt siyasetçiler son yıllarda Türkiye’ye dönmeye başladı. Yaşar Kaya, Kemal Burkay ve Şivan Perwer gibi birçok isim döndü. Kuzey Kürdistan’daki Kürtler neden onlara sahip çıkmadı? Neden onlarla hiç görüşülmedi?

Onlar bizim kararımızla dönmedi. Onlar devlet yetkilileriyle görüşerek ülkeye döndü.

Şivan Pewer'i Erdoğan'la gördüğünüzde rahatsız oldunuz mu?

Onun dönüşü bizi üzmedi. Erdoğan, Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses'i siyasi bir mesaj olarak kullanmak istiyordu. Buna üzüldük. Ama Diyarbakır'a geldiğinde onu ziyaret ettik. Şivan'ın dönüşü daha çok siyasi bir mesaj taşıyordu. Bunca yıl mücadele veren Şivan gibi birinin Erdoğan'ın siyasetlerine alet olmasını istemiyorduk.

Birazda dış siyaseti konuşalım. Amerika ve Rusya'nın Kürtlere verdiği sözlere inanıyor msunuz?

Bu dönemde süper güçler menfaatleri doğrultusunda hareket ediyor. Onlara güven olmaz. Kendi menfaatleri peşindeler. Onlar Türkiye'yi Ortadoğu'nun büyük bir aktörü olarak görüyor. Kürtler için asla Türkiye ile ilişkilerini kesmezler. Bugün Ortadoğu'da devam eden savaşa Kürtler öncülük yapıyor. Şimdi Kürtleri destekliyorlar ama 4 yıl sonra nasıl bir politika izleyecekler bilemeyiz. Onlara güvenemeyiz.

Savaştan sonra politikaları değişecek mi?

Büyük ihtimal değişecek.

Bu durumda Kürtler ne yapmalı?

Kürtler arasında birlik sağlanmalı. Zamanında Güney Kürdistan'da KDP ile KYB birlik olmasaydı şimdi o bölge olmayacaktı. PKK ile KDP savaşarak bir yere varacaklar mı? Bugün Güney'de Kürt milletine saygı duyuluyorsa bu Mesud Bey’e duyulan saygıdır.

Güney Kürdistan'da yürütülen siyasetin Mesud Bey'den sonra yürütüleceğini sanmıyorum. Mesud Bey'in şahsiyeti gerginliklerin azaltılması konusunda önemli. O olmazsa Güney'deki partiler diyalog kuramaz.

Güney Kürdistan’ı yakından takip eden bir isim olarak, son zamanlarda Şengal’de yaşanan gerginliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sorun sizce nasıl çözülür?

Şengal sorunu diyalogla çözülür. Şu an Şengal'de kendi haklarını isteyen bir güç var. Şengal'de yapılan katliama bazı taraflar karşı çıktı. Onların hatrı göz önüne alınmalı. Eğer PKK ile diğer taraflar arasında bir görüşme olsaydı Şengal sorunu bu aşamaya gelmezdi.

Şengal, Güney Kürdistan toprağıdır ve sessiz kalmamamız lazım. Bu Kürdistan Bölgesi'nin hakkıdır. Ancak savaş uçakları Kandil ve Şengal'i bombalarken sessiz kalırsan, “Neden PKK Şengal'i boşaltmıyor?” diyemezsin. Bu doğru değil.

Ama Güneyli yetkililer, PKK orada olduğu için bölge bombalanıyor diyor...

Tamam ama sorunları içerde çözmemiz lazım. Dışarıdan biri müdahale ederse ve sen neden Kürtler birbirine zulmediyor dersen bu doğru değil. IŞİD Şengal'e saldırdığında PKK ona karşı savaştı. Onlar da orada kalma hakkına sahip. Türk savaş uçakları geldiğinde ve parayla bazı çeteler oraya gönderilediğinde Kürdistan Bölgesi Hükümeti buna karşı çıkmıyorsa PKK'nin Şengal'den çıkmasını istemeye de hakları yok.

Eğer bu yapılabilseydi herkesten önce ben PKK'nin Şengal'de kalma hakkına sahip olmadığını söylerdim. Şengal'de karışıklık ortaya çıktı. Şengal kadınları satıldı. İnsanlar öldürüldü. Hangi Kürt gücü bunlara karşı durdu? Diyelim ki PKK oradan çıktı. Mesud Bey bana, idari olarak sorun yaşayacaklarını söyledi. Ben de ona, “Gidip Öcalan'ı görün. Sadece Öcalan bunu belirleyebiliyor. Onu görün siz ne derseniz Öcalan hayır demez” dedim.

Mesud Barzani’nin Abdullah Öcalan’la görüşmesi için herhangi bir girişim oldu mu?

Hayır. Bu benim düşüncemdi. Çözüm sürecinin devam etmesi için.

Peki Mesud Barzani bu önerinize ne yanıt verdi?

Bir Kürt liderini hapishanede görmek istemiyorum dedi.

Kaynak: RUDAW

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

3 Yorum