1. YAZARLAR

  2. Bülent Korucu

  3. Yumruk neleri örttü?
Bülent Korucu

Bülent Korucu

Yazarın Tüm Yazıları >

Yumruk neleri örttü?

20 Nisan 2010 Salı 02:21A+A-

Kapatılan Demokratik Toplum Partisi'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'e atılan yumruğun kaosu geçmeden yeni yumruk geldi. Enerji Bakanı Taner Yıldız, memleketi Kayseri'de katıldığı şehit cenazesinde yumruklu saldırıya uğradı.

Söz konusu saldırıları ferdi eylemler olarak görmek pek mümkün görünmüyor. Eylemcilerin kişiliği bu senaryoya uygun seçilmiş olsa bile sonuçlara baktığımızda karmaşık sorular zihnimize üşüşüyor. Ahmet Türk'e atılan yumruğun aslında neyi amaçladığını neticelere bakarak kestirebiliriz. İlk akla gelen ve çoğunlukla söylenen, gerginlik isteyen ve kavganın büyümesinden menfaat umanların emelleri. Türkler ve Kürtler arasında bir iç savaş çıkması için çabalayanlar biliniyor. Güvenlik güçleriyle teröristler arasındaki çatışmaları sivil hayata taşımayı arzuluyorlar. Her iki tarafa gelen tabutlara rağmen, çarpışmaların sokaklara inmemiş olması ülkemiz açısından büyük şans. Durma bilmeyen kışkırtmalar, yüzlerce yılın tecrübesiyle oluşmuş kardeşlik bağlarına çarpıp tesirsiz hale geliyor.

Her şey bir yana, kışkırtıcıların kan alacak damarı bulma maharetlerine şapka çıkarıyorum. Kürt hareketindeki güvercinlerin önde gelen ismi Ahmet Türk üzerinden kendi kitlesine mesajlar veriliyor. Parti kapatılırken Anayasa Mahkemesi'ne gerekçe üretmek için çabalayan şahinlere değil, Türk'e siyasi yasak geldi. Siyasetin, hele de uzlaşmacılığın çıkmaz sokak olduğu gösteriliyor. Yetmedi, KCK operasyonu sırasında gözaltına alınan siyasiler tek sıra halinde elleri kelepçeli şekilde fotoğraflandı. Ahmet Türk ve Kürt tabanı hâlâ istenen kıvama gelmeyince yumruk devreye girdi. Siyasetten men edilmesi yetmiyormuş gibi sokak ortasında ağzı burnu dağıtılan bir lider pozisyonuna düşürüldü. Fakat yine oyun tutmadı, Türk kendine yakışır biçimde provokasyonlara dur diyecek açıklamalar yaptı. Samsun'da şehit olan polislerle ilgili Zaman'a verdiği beyanat da aynı sağduyulu duruşun devamıydı. Türk'ün tavrı beklenenin aksine Türk'ü gözden düşürmedi, bilakis büyüttü.

Kavganın kızışması için bıçağın iki tarafının birden keskinleştirilmesi gerekiyordu. Samsun'da iki polisin şehit haberi geldi. Küçük bir ilçeye uzun namlulu silahla gelen üç kişi polis aracını tarayıp kaçıyor. Hem de saldırganların Reşadiye'de askerlerimizi şehit edenler olduğu ileri sürülüyor. Senaryonun bana mantıklı gelmediğini söylemeliyim. Hani Reşadiye saldırganları adım adım takip ediliyordu, telsiz konuşmaları bile kayıtlardaydı. Görgü tanıklarının ifadesine göre parkalı ve uzun namlulu silah taşıyan kişiler nasıl dikkat çekmeden bir ilçede eylem yapıp sırra kadem basabiliyor? Nitekim, Enerji Bakanı Yıldız'ın yumruklandığı törende cenazesi kaldırılan yüzbaşının şehit edildiği olay da tuhaf. Minibüsün sivil plakalı olduğu bütün haberlerde yer alıyor. Sivil minibüste asker şahısların bulunduğu bilgisi teröristlerin eline nasıl geçti? Yine bir ihmal veya zaaf mı söz konusu? Böyleyse tepkiyi bakana değil, komutanlara yöneltmek gerekmez mi?

Ahmet Türk'e yumruklu saldırı geçen hafta pazartesi günü yaşandı. Neredeyse tek gündem haline geldi. Şayet yumruk olmasaydı ne konuşacaktık, hiç düşündünüz mü? Ben şöyle bir hafızamı yokladım. Önceki hafta Balyoz eylem planı çerçevesindeki gelişmeler ve Çukurca'da 7 askerimizi şehit eden mayının aslında kendi birliklerimiz tarafından döşendiği iddiaları gündemi dolduruyordu. Yumruk hepsini unutturdu. Hatta yumruğu bile bıraktık, Hürriyet'ten Yılmaz Özdil'i tartışmaya başladık. Özdil'in saldırganı savunur cümleleri provokasyonları gölgede bıraktı. 'Bu yumruk niye atıldı?' sorusuna cevap aramak yerine Özdilgiller'i konuştuk. Ne diyelim helal olsun! Mayın deyince aklıma geldi; Org. Aslan Güner, soruşturmanın hızla bitirileceğini taahhüt etmişti. Acaba sonuçlandı da haberimiz mi olmadı? Akredite arkadaşlar bir zahmet soruverseler iyi olur. Aileler de sabırsızlanıyor.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT