
Umran dergisinin Aralık sayısı çıktı
Umran dergisi Aralık 2025 tarihli 376. sayısında Afrika’nın dirilişini farklı açılardan ele alan bir manşetle çıktı.
1925’te dünyaya gelen Frantz Fanon, Afrika tahayyülü ve Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nın ortasında çok sayıda yazı kaleme almıştı. O yıllarda Küresel Güney’in uluslararası ilişkilerde etki gücü arayışını temsil eden ve Bandung olarak bilinen 1955 Asya-Afrika Konferansı, Batı merkezli düzene güçlü bir eleştiri yöneltmişti. Dönemin ruhunun etkisiyle Malcolm X, Gana Üniversitesi’nde 13 Mayıs 1964’te şöyle demişti: “Afrika’nın herhangi bir yerinde kendimi ziyaretçi gibi hissetmiyorum. Bu hayatımda gördüğüm en güzel kıta; gördüğüm en zengin kıta.”
Bu bağlamda Umran dergisinde Afrika’nın dirilişi farklı açılardan ele alınıyor. Tunus’tan Sudan’a, Nijerya’dan Güney Afrika’ya yaşananların tahlil edildiği dergide siyasetten düşünceye, edebiyattan sinemaya farklı konular irdeleniyor. Dergide ayrıca ‘Gazze Ateşkes Planı’, Aile Yılı, Gannuşi’nin açlık grevi, Batı’nın çöküşü, Selimiye’nin restorasyonu, kültür, Teoman Duralı, Kemalizm eleştirileri gibi konular üzerinde duruluyor.
Türkiye ve Dünya Gündemi
Burhanettin Can “Siyonizm’in Kurbağa Haşlama Stratejisi Açısından 'Gazze Barış Planı’” yazısında Şer İttifakı’nın akıllı güç stratejisini yansıtan soykırımcı Netanyahu’yu destekleyen ve Trump’ın arabuluculuğunda açıklanan ateşkes antlaşmasını tahlil ediyor. Anlaşma diye sunulan metnin zamana yayılmış bir işgal harekâtı olduğunu vurguluyor.
Emre Güngör “Aile ve Nüfus 10 Yılı” bağlamında Aile Yılı’nı değerlendiriyor. “Aile Yılı’nın Ötesine Geçen Kapsamlı Seferberlik” başlıklı yazıda hükûmetin aile odaklı vizyon belgesi ile uygulamaya dönük adımları üzerinde duruluyor.
Mehmet Akın “Tunus, Gannuşi ve İslâmcılar” başlıklı yazısında Tunus’ta yaşanan hukuksuzlukları Gannuşi’nin açlık grevi bağlamında yorumluyor. Ali Akgün ise ABD üzerinden Batı’nın zevalini ve İslâm dünyasının yapması gerekenleri belirginleştiriyor.
Ortadoğu’dan dünya meselelerine uzanan çeviriler iseFilistin meselesi odaklı. Gazze ve Güvenlik Konseyi’nin anormalliklerine değinilen yazılardan biri New York belediye seçimleriyle alakalı. Seçimleri farklı bir zaviyeden ele alan Muhammed Alaaddin Abdulmevla “Edward Said New York’un Belediye Başkanı” başlıklı yazısında Zohran Mamdani’nin ve ailesinin Edward Said ve diğer Filistinli entelektüellerle ilişkisini analiz ediyor.
Rima Ketane Gazal ise “İşgalcinin Zindanlarındaki Suçlar” yazısında Siyonist zindanlarda yaşananların altını çiziyor.
Eski/Yeni Sömürgecilik, Çatışan Ufuklar ve Öze Dönüş
Günümüzde Batı dünyası dışındaki güçlerle birlikte Afrika da küresel siyasette daha fazla söz hakkı talep ediyor. Afrika kıtasındaki devletlerin önemli bir kısmı uluslararası düzene ilişkin hoşnutsuzluklarını dile getirirken Bandung’un söylemini hatırlatan ifadeler kullanmaktan kaçınmıyorlar. Hiç şüphesiz onlar küresel siyasette daha büyük bir etki doğurmanın, daha adil bir uluslararası düzen kurmanın uğraklarından birinin Bandung değerleri olduğunun bilincine varmış durumdalar. Aynı zamanda çok kutuplu dünyada kaderlerini kendilerinin tayin etmeleri gerektiğinin altını çiziyorlar. Ancak otantik dilleri ortadan kaldıran sömürgeci dil; kendini güç, entelektüalizm ve zekâ dili olarak normalleştirerek müstemleke siyasetini sürekli kılmaya çalışmaktan vazgeçmiş değil.
Derginin bu çerçevede hazırlanan dosyasına Mustafa Aydın “Beyaz Avrupa Tarafından Bahtı Karartılan Afrika”, Metin Alpaslan “Afrika Küresel Rekabetin Yeni Sahnesi”, Abdulvahhab El-Efendi “Faşir'den Sonra Sudan”, Mehmet Furkan Ören ise “Trump, Hıristiyanlık ve Nijerya” başlıklı yazılarıyla katkı sunuyor.
Kritik, Yaşayan İslâm ve Kültür Sanat
Kritik bölümü Muhammet Altaytaş’ın “İbretamiz Bir Hadise Olarak Selimiye'nin Restorasyonu Meselesi” başlıklı yazısıyla başlıyor.
Cihan Aktaş “Kültürel Durum: Sıçramalar, Geri Çekilmeler ve Hayat” başlıklı yazısında yakın dönemin kültür tartışmalarını kültürel seferberlik üzerinden yorumluyor.
Ercan Yıldırım “Teoman Duralı: Alman İdealizminden Türklüğe, Kamusal Entelektüel Rolündeki Felsefeci” yazısında Duralı’nın hayatını ve düşüncelerini alışılmışın dışında bir yaklaşımla analiz ediyor.
Halim Sezerise D. Mehmet Doğan’dan Taha Parla’ya Kemalizm konusundaki eleştirel birikimi ihmal etmeden 15 Temmuz sonrasındaki Kemalist hissiyatı yorumluyor. Bunu da 1980 sonrası İslâmcılığı bağlamında Rıdvan Kaya’nın yazdıkları üzerinden yapıyor.
Aytaç Ören “Yaşayan İslâm” bölümündeki Cuma Kayıtları’nı “Gümüşservi Dokunuşu” başlıklı yazısıyla sürdürüyor.
Kültür sanat sayfaları ise Gülşen Özer’in “Cevat İzgi’nin Kalemiyle Osmanlı Medreseleri” yazısıyla açılıyor. Kaan Küçük Ahmet Yüksel Özemre’nin hatıra ve portrelerine yansıtan Niyazi Sayın’ı anlatıyor. Wunpini Fatimata Mohammed Netflix ve Afrika filmlerini, Nazgülü Çarkanat ise Ahmet Sait Akçay’ın Türkiye’deki Afrika edebiyatına katkılarını değerlendiriyor.





HABERE YORUM KAT