1. HABERLER

  2. HABER

  3. "Türkiye'deki Topraklarda Yakılan "Ateşi" Söndüreceğiz"
"Türkiye'deki Topraklarda Yakılan "Ateşi" Söndüreceğiz"

"Türkiye'deki Topraklarda Yakılan "Ateşi" Söndüreceğiz"

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, çözüm sürecine ilişkin, "Yıllar önce Türkiye'deki topraklarda yakılan 'ateşi' söndüreceğiz" dedi.

12 Haziran 2014 Perşembe 12:31A+A-

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, çözüm sürecine ilişkin, "Bu kadar din görevlisi, din gönüllüsü, imam, müftü ve vaizin olduğu bir bölgede, din-i mübin İslam'ın herkesi kardeş kabul ettiği bir ortamda bu ayrılık ve gayrılığın, insanlar arasında bu tür ayırımcılığın ortaya çıkmış olması bizim hizmetlerimizi çok iyi yapmadığımız anlamına geliyor" dedi.

Prof. Dr. Görmez, AA muhabirine, çözüm süreci konusunda herkesin duyarlılık göstermesi gerektiğini, bu konuda zararın neresinden dönülürse kar olduğunu vurguladı.

Yıllar önce Türkiye'deki topraklarda yakılan "ateşi" söndüreceklerine dikkati çeken Prof. Dr. Görmez, "Bir daha bu topraklarda hiç kimsenin dilinden, ırkından, düşüncesinden dolayı ötekileştirilmemesi, herhangi bir kimsenin başka bir kimseye terör ve şiddet uygulamaması için elimizden gelen her türlü gayreti sarfetmemiz lazım. Her din gönüllümüz, bir, 'barış eri', 'barış gönüllüsü' olmalı. Ancak bu ateşi söndürmenin sadece din görevlilerininin değil, herkesin ortak görevi olduğu bilinmelidir" diye konuştu.

Prof. Dr. Görmez, 30 yılı aşkın süredir yaşanan olaylarla ilgili şöyle konuştu:

"Bu kadar din görevlisi, din gönüllüsü, imam, müftü ve vaizin olduğu bir bölgede, din-i mübin İslam'ın herkesi kardeş kabul ettiği bir ortamda bu ayrılık ve gayrılığın, insanlar arasında bu tür ayırımcılığın ortaya çıkmış olması bizim hizmetlerimizi çok iyi yapmadığımız anlamına geliyor. Hz. İbrahim'in ateşini söndürmeye giden karınca misali herkes avuçlarında bu ateşi söndürmek üzere su taşıyacak. Bir daha bu ülkede kardeş kavgası görmemeyi umut ediyoruz."

Ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyeliler

Prof. Dr. Görmez, ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin misafir olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtti.

Savaş ortamlarının en büyük mağdurlarının çocuklar ve kadınlar olduğunu, savaş ve benzeri ortamlarda daha çok kadınların istismar edildiğini dile getiren Görmez, bunun önüne geçmenin insani açıdan herkesin ortak vazifesi olduğunu söyledi.

"Bazı insanların bir takım evlilik vaatleriyle insanları istismar etmesi asla kabul edilemez" ifadelerini kullanan Prof. Dr. Görmez, 29'uncu il müftüleri toplantısında bütün müftülere bu konuda görev verdiklerini vurguladı.

Prof. Dr. Görmez, "Her arkadaşımız ilinde kimsesiz, sahipsiz kalmış insanlara sahip çıkacak ve bu tür istismarları önleyecek. Nikah, Kur'an-ı Kerim'de, 'Misak-ı Galiz' olarak geçer. Yani sorumluluğu çok ağır ve iki insanın toplumun huzurunda Allah'a verdikleri söz olarak değerlendirilir. Bunu, sadece bireysel olarak çözmek mümkün değil" şeklinde konuştu.

Artık neredeyse her ilde Suriyelilerin bulunduğunu hatırlatan Görmez, bu nedenle onların hak ve hukuna en güzel şekilde riayet etmenin, bu insanları istismar etmemenin, hem insani hem de İslami olarak en büyük vazife olduğunu dile getirdi.

Görmez, mağduriyetlerini düşünerek bu insanların sorunlarına çare olunması gerektiğini, karşılık beklemeden bu insanlara sahip çıkmanın ve insanların en güzel şekilde hayatlarını idame ettirmelerini sağlamanın herkesin görevi olduğunu belirtti.

Medrese mezunları

Prof. Dr. Görmez, medrese eğitimi alan gençlerin istihdamına yönelik, "Medrese mezunları için şu anda köklü çözümü Diyanet İşleri Başkanlığının gerçekleştirmesi mümkün değil ama çalışmalarını Diyanet İşleri Başkanlığına entegre etmek için bir takım uygulamalarımız oldu" dedi.

Daha önce medreselerden mezun olan ve sınavla belirledikleri bin hocayı Diyanet İşleri Başkanlığının hizmetine kattıklarını ifade eden Görmez, medrese mezunlarını Kur'an kursu çalışmalarına entegre etmek için çalışmalarının olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Görmez, şunları dile getirdi:

"Bu konuda köklü çözümler için Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yapısı yeterli değil. Fakat kendileriyle ilişkilerimiz en azından devam ediyor. Onlar bizi, biz de onları dinliyoruz. Bu çalışmaları milletin faydasına, ilmi bir hayata, ilmi bir çalışmaya dönüştürmek için yoğun çabalarımız var."

HABERE YORUM KAT