1. YAZARLAR

  2. MUSTAFA ÖZCAN

  3. Suriye’nin dine karşı din politikası
MUSTAFA ÖZCAN

MUSTAFA ÖZCAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye’nin dine karşı din politikası

25 Temmuz 2011 Pazartesi 01:27A+A-

Suriye’de Esat gemisi su aldıkça ve battıkça iki şeye sarılıyor. Bunlardan birisi din, diğeri de taifiyye yani mezhepçilik. Özellikle Temmuz (2011) ayında gösterilerin merkezi Hama ve Humus’a kaydı. Hama ve Humus, tarihi olarak İsmaililere beşiklik ve ev sahipliği yapmış bir şehir. Hem İsmaili mezhebinin doğuşunda hem de Fatimi devletinin kuruluşunda Humus’un önemli bir yeri var. Fatimilerin aslı buradan. Burada bulunan Selemiyye şehri tarihi olarak batini cereyanların folluğu olarak kabul edilmektedir. İslam tarihinin en önemli iki kahramanı olan Salahaddin Eyyübi ve Baybars bir taraftan Haçlı ve Moğollarla mücadele etmiş diğer taraftan da iç gaile ve bölücülük olarak batini cereyanlarla ve İsmaili afetiyle ve fitnesiyle boğuşmuş ve mücadele etmiştir. Bugün itibarıyla Suriye’de tarih yeniden tekerrür ediyor ve Kardaha (Esat hanedanlığı) rejimi tamamen Batini bir anlayışa dayanıyor. Rejim Humus’daki gösterileri bir biçimde Sünni-Nuseyri/Batini kavgasına dönüştürmek istiyor. Diğer taraftan da Ali Şeriati’nin vazettiği dine karşı din formülünü uyguluyor. Maalesef bu bağlamda Vakıflar Bakanı Muhammed Abdussettar Seyyid ve Muhammed Said Ramazan el Buti dine karşı din oyununun figürleri haline gelmiş bulunuyorlar. Bugün Buti ve Muhammed Abdussettar Seyyid halkın değil Ehl-i hevanın yani batinilerin tercümanı ve müftüsü haline gelmiş durumdalar. Rejim halkın direnişini kırmak için Buti ve Muhammed Abdussettar Seyyid gibi şahsiyetleri alet ediyor ve kullanıyor. Zamanla rejimle iç içe geçen bu isimler eski bağlarından kopmakta ve manevra yapmakta zorlanıyor ve kendilerini gözden geçiremiyorlar. Bunun yerine batıl tevillerle yollarına devam ediyorlar. İslam dünyasında dahili tehlike yıkıcı cereyanlardır ve bunların başında ise Karmatilik ve İsmaililik gelmektedir. Ortaçağ’da İslam dünyasını en çok meşgul eden bu iki cereyandır ve hâlâ Suriye gibi ülkelerde aktif bulunuyor ve rejimin altyapısını oluşturuyorlar.

¥

Dine karşı din formülü Suriye’de afet haline gelmiş bulunuyor. Suriye’de bugün görevini aktif bir biçimde sürdüren hocaların tutumu ve pozisyonu negatif olarak tanımlanıyor. Bunlardan bazıları da rejime muhbirlik hizmetinde bulunuyorlar. Suriye rejimi gerçeği yansıtmamasına rağmen Pendik’te Green Park Oteli’nde yapılan Suriye Kurtuluş Kongresi’ne İhvan’ın damgasını vurduğunu propaganda etmektedir. İhvan eksenli bir toplantı olarak takdim etmeye ve dolayısıyla karalamaya çalışmaktadır. Halbuki, bu toplantının baş düzenleyicisi olan hadis hocası İmadüddin Reşid hem Muhammed Said Ramazan el Buti’nin talebesi hem de İhvan ve ayrıca Selefilere mesafeli bir isimdir. Onları tam dışlaması bile biraz dışta tutmak istediği de bir gerçektir. Bu gibi toplantılarda İhvan’ın başrol oynaması bir tarafa, bilakis zaman zaman dışlandığına şahit olunmaktadır. Onları siyasi mücadele dışında tutmak isteyen çok sayıda odak/mihrak var. Bunlardan birisi bizzat Suriye rejiminin kendisidir ve İhvan’ı Mısır ve Tunus’daki gibi korkuluk olarak kullanmak istiyor. Bir diğer amacı da muhalefetin içine ayrılık tohumları serpmek. İkinci olarak Batılı çevreler de İhvan yerine seküler muhalifleri yeğliyorlar. Lakin bir taraftan İhvan’ı dışlamak isteyen Şam rejimi diğer taraftan da kendisi din kartını kullanmaya özen gösteriyor ve dine karşı din yöntemini kullanıyor.

¥

Velit Muallim dini bir kisveye bürünerek sağında Muhammed Said Ramazan el Buti ve solunda da Muhammed Abdussettar Seyyid olmak üzere Şam Üniversitesi Şeriat Fakültesinde öğrencilerin huzuruna çıkıyor ve İslami nokta-i nazardan reformlar konusunu ele alıyor ve tartışıyor. Rejimi korumak ve halkın sadakatini sağlamak için Muallim sağına soluna sakallı hocaları dizerken muhalefetin sakallı olmasına ise kulp takıyor. Tarık Humeyyed’in de işaret ettiği gibi bu politika sonucu seküler Velit Muallim iki şeyh arasında birden ‘Şeyh Muallim’ kesiliyor ve haline geliveriyor. Emekli olduktan sonra Buti’nin ardından Emevi Camii’nde vaazlara da artık o çıkar. Şeriat Fakültesinde yaptığı talimi ve provası sayılır.

Şam rejimi Necip Fazıl’ın Süleymanname şiirinde (1971) işaret ettiği tarzdadır:

Teokratik rejim olmaz deyip de,

Peşinden Müslüman görüntülüsün!

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT