1. HABERLER

  2. HABER

  3. HUKUK

  4. “Suriyelilere yönelik keyfi gözaltılar kabul edilemez!”
“Suriyelilere yönelik keyfi gözaltılar kabul edilemez!”

“Suriyelilere yönelik keyfi gözaltılar kabul edilemez!”

MAZLUMDER tarafından yapılan basın açıklaması gözaltılar noktasında mültecilerin uğradığı çifte standardı gözler önüne seriyor.

08 Aralık 2020 Salı 16:31A+A-

HAKSÖZ HABER

Türkiye’de geçtiğimiz günlerde casusluk suçlamasıyla gözaltına alınan ve gazeteci oldukları ifade edilen iki Rus vatandaşı mahkeme tarafından dün çıkarıldıkları ilk celsede serbest bırakıldı. Emniyetin Yabancılar Şubesi’nde günlerce tutulan ve kimisi sınır dışı edilerek zalim rejimler tarafından katledilen Uygurlu, Mısırlı, Iraklı, Suriyeli onlarca Müslüman ise gündem bile olamıyor.

Keyfi gözaltıların ortaya çıkarttığı mağduriyetler aslında büyük bir çifte standardın göstergesi. Hukuki olarak yaptırım uygulama şansı olmayan ülkelerin vatandaşları, mağduriyet yaşadıkları ülkelerde sorunlarını çözebilecek araçlardan yoksun durumdalar.

Geçtiğimiz günlerde Haksöz Haber’de de yer alan iddialarda Suriyeli Rama, düşük yapmış bir şekilde gittiği hastanede kötü muamele görmüş ve ameliyatın hemen ardından bir gün sonra polisler tarafından alınıp Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğüne götürülmüştü. Bu ve benzeri olayların önüne geçilmesi için hukuki işlem başlatılmalı ve yetkili mercilerden yaşananlar hakkında açıklama yapılması gerekmektedir. Bu duruma dikkat çeken MAZLUMDER, Suriyelilere yönelik keyfi gözaltıların kabul edilemez olduğunu ifade ediyor.


Suriyelilere Yönelik Keyfi Gözaltılar Kabul Edilemez!

03.12.2020 Tarihinde derneğimize gelen bir başvuruda, Suriyeli Rama; 4 aylık hamile iken doğum sancısı şikâyeti ile 29.11.2020 tarihinde Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittiğini, yapılan muayenede ceninin anne karnında öldüğünün tespit edildiğini ama muayene yaparken doktor ve hemşirenin kendisine hakarette bulunduğunu, Suriyeli olduğu için sert davrandığını söylemiştir.

Buna karşılık muayene yapan doktor ise başvurucunun kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini iddia ederek hastane polisini aramıştır. (İddialara göre) daha sonra doktor tedavi yapmayı reddetmiş ve gelen polislerden başvurucunun polis merkezine götürülmesini talep etmiştir. Başka bir doktorun müdahalesi ile başvurucunun tedavisi yapılmış, anne karnında ölen cenin operasyonla alınmıştır.

Başvurucu, sancı esnasında kendisinin doktora karşı fiziksel bir davranışı olup olmadığını hatırlamadığını söylemektedir. Fakat operasyonun ertesi günü 30.11.2020 tarihinde halâ hastanede yatmakta iken polisler tarafından alınıp Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğüne götürülmüştür. Aynı gün ifadesi alınmış, ifadenin ardından serbest bırakılması gerekirken nezarethanede bekletilmiştir. Sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine polisler tarafından aynı gün tekrar hastaneye götürülmüş, tedavisi yapılmıştır. Tedavinin ardından başvurucu yine salınmamış, tekrar nezarethaneye götürülerek burada 4 gün boyunca bekletilmiştir. Bu süre zarfında eşi ile görüştürülmemiş, eşinin getirdiği yiyecekler başvurucuya verilmemiştir.

03.12.2020 tarihinde Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştığımızda polisler, başvurucunun serbest kalması için İl Göç İdaresinden yazı gelmesini beklediklerini söylemişlerdir. İl Göç İdaresine durum sorulduğunda ise kendilerine böyle bir bilginin gelmediğini, dosyanın kendilerinde olmadığını belirtmişlerdir. Uluslararası Mülteci Hakları Derneğinden görevlendirilen avukat karakola gittiğinde, polisler tarafından 4 gündür İl Göç Müdürlüğüne yazı yazılmadığını, kendisinin ısrarı üzerine İl Göç Müdürlüğüne yazı yazıldığını, yazının ardından yarım saat sonra salıverilme tutanağının geldiğini ve başvurucunun böylelikle serbest kaldığını belirtmiştir.

Yani polisler üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek İl Göç Müdürlüğüne başvurucunun durumunu bildirmemiş, yeni düşük yapmış ve sağlık durumu kötü olan bir kadını 4 gün boyunca nezarethane ortamında keyfi olarak tutmuştur. Polislerin bu keyfi tutumları hukuka aykırı olup sorumluların cezalandırılması gerekmektedir.

Anayasanın 16. Maddesine göre; “Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir.”

Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni Ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesinin 9. Maddesinde:

“1. Herkesin kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı vardır. Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz veya tutuklanamaz. Hiç kimse kanunun tayin etiği sebeplere ve usule uygun olmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.

3. Bir suç işlediği iddiasıyla yakalanan ya da tutuklanan herkes, derhal bir yargıcın ya da yasalarla yargı erkini kullanmaya yetkili kılınmış bir başka resmi görevlinin önüne çıkarılacak ve uygun bir süre içinde yargılanma ya da salıverilme hakkına sahip olacaktır. Yargılanmayı bekleyen kişilerin gözaltında tutulmaları genel kural olmayacaktır; ancak, salıverme, sanığın duruşmalarda, adli takibatın diğer safhalarında ve gerekli hallerde hükmün infazında hazır bulunması için güvencelere bağlanabilir.

4. Yakalanma ya da tutuklanma yoluyla özgürlüğünden yoksun bırakılan herkesin, mahkemenin gecikmeksizin tutuklamanın yasallığı konusunda karar vermesini ve yakalamanın yasal olmaması halinde, salıverilmesini kararlaştırması için mahkemeye başvurma hakkı vardır.

5. Yasal olmayan bir yakalama ya da tutuklama işleminden mağdur olan herkesin, icrası kabil zorunlu tazminat hakkı olacaktır” denmektedir.

Geçici koruma kapsamına alınan Suriyelilerin de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı vardır. Anayasada belirtildiği üzere Suriyelilerle ilgili haklar, milletlerarası hukuka uygun bir şekilde ancak kanunla sınırlanabilir. Bu çerçevede Suriyelilerin gözaltına alınmasında da, vatandaşlara uygulanan aynı usûl geçerli olmalıyken, uygulamada buna uyulmamakta, gözaltındaki bir Suriyelinin serbest bırakılması için İl Göç Müdürlüğünden izin alınması gerekmektedir. Bu uygulama milletlerarası hukuka aykırıdır ve bir an önce vazgeçilmelidir. Hal böyleyken bir de polislerin görevlerini ihmal ederek bildirimi geciktirmeleri, hukuksuzluğun ve buna bağlı mağduriyetin daha fazla artmasına neden olmuştur. Sağlık durumunun iyi veya kötü olması polisler için fark etmemiştir.

MAZLUMDER olarak;

  • Suriyelilere yönelik keyfi gözaltıların sona erdirilmesini,
  • Suriyeli Rama’yı keyfi olarak nezarethanede tutan ve “kişi hürriyetinden yoksun bırakma” suçu işleyen polisler hakkında soruşturma başlatılmasını ve sorumluların gerektiği şekilde cezalandırılmasını,
  • Gözaltındaki bir Suriyelinin serbest bırakılması için İl Göç Müdürlüğünden izin alınması uygulamasından vazgeçilmesini

İnsan hakları ve özgürlükler adına talep ediyoruz.

MAZLUMDER

HABERE YORUM KAT

2 Yorum