1. YAZARLAR

  2. Abdulhamit Bilici

  3. Suriye açmazımız!
Abdulhamit Bilici

Abdulhamit Bilici

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye açmazımız!

24 Mart 2012 Cumartesi 06:49A+A-

 

 

Ülke içinde son dönemde biraz artan karamsar havaya rağmen Türkiye'ye dışarıdan bakanların pozitif analizleri sürüyor.

Uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu uzmanı Prof. Fawaz A. Gerges'in, Today's Zaman'a verdiği röportajda söyledikleri bunun bir örneğiydi.

İngiltere'nin saygın eğitim kurumlarından London School of Economics'in (LSE) hocalarından Prof. Gerges, büyük değişim yaşayan Ortadoğu ülkeleri için bölge içinden tek örneğin, her şeye rağmen işleyen demokrasisi ve büyüyen ekonomik gücüyle Türkiye olduğunu söylüyor. Aynı çerçevede İran'ın ise işleyen bir demokrasi kuramadığı ve ekonomik sorunlarını çözemediği için "başarısız model" haline geldiğini düşünüyor.

Türkiye'nin bölgede mezhepsel kutuplaşma tuzağına düşmemesini ve dengeli siyasetiyle Batı'nın da desteğini almasını takdir ediyor Gerges. Ancak ona göre Suriye krizi, Türkiye'nin bölgede artan etkisinin ve komşularla iyi ilişkiler stratejisinin çok kırılgan olduğunu gösterdi.

"Suriye krizi, Türkiye'nin Ortadoğu'daki konumunu ne yönde etkiler?" sorusunu şöyle cevaplıyor: "Bu kriz şimdiden Türkiye'nin konumunun ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Türkiye, Ortadoğu ülkelerine yardımcı olmayı ve siyasi, ekonomik ilişkiler geliştirmeyi çok istiyor. Bir yanda Suriye halkının beklentilerini kucakladı ama diğer yanda kan akmaya devam ediyor.

Kriz, Türkiye'yi birbirinden zor iki seçenek arasında bıraktı: Katliamın devam etmesine izin verirse, büyük bir mülteci kriziyle karşı karşıya kalacak. Şimdiden Türkiye'ye gelenlerin sayısı 20 bine yaklaştı. Şayet Suriye mezhepsel bir iç savaşa sürüklenirse, Türkiye'nin barış ve istikrarı üzerinde önemli etkileri olacak. Çünkü Suriye ile çok uzun bir sınırı var. Diğer yandan, Türkiye sınırın ötesinde bir tampon bölge oluşturmaya kalkarsa bu da sadece Suriye ile değil tüm bölgeyle ilişkileri ciddi etkileyecek. Zira askeri olarak müdahale etmeye kalktığınızda tüm dinamikler değişecektir. Artık ne olacağını kimse kestiremez. Bu yüzden Suriye Türkiye için büyük bir meydan okuma: Türkiye'nin dış politikası; bölgedeki rolü ve stratejik çıkarları açısından.

Türkiye bu kriz karşısında hiçbir şey yapmazsa, kaybet-kaybet denklemine benzer bir durumla karşılaşacak. Tampon bölge oluşturmak için askeri müdahaleye kalkarsa ne olacağını kimse kestiremez. Bu yüzden zor bir karar. Bugün bir Türk lider olsaydım, bu problem karşısında çok bilgelik, büyük düşünce ve sabır gerekirdi."

Evet, Türkiye'nin önündeki tabloyu özetleyen bir gözlem. Bir yanda, eksiklerine rağmen işleyen demokrasisi ve büyüyen ekonomisi ile Ortadoğu ülkelerinin örnek gördüğü Türkiye; diğer yanda bu itibara ve geleceğe dönük beklentilerine ciddi zarar verme potansiyeli taşıyan risklerle dolu Suriye krizi. Seyirci kalmanın, Türkiye açısından sorunu çözmeyeceği; müdahale etmenin de neler getireceğinin tam öngörülemediği çok bilinmeyenli denklem. Tabii buna bir de kriz öncesi verilen mesajlar yüzünden hakkımızdaki beklentilerin çok yükselmiş olduğu gerçeğini eklemeli.

57 üyeli İslam Konferansı Örgütü, geçtiğimiz dönemde İslam dünyasının bu tür iç sorunlarına çare üretecek bir mekanizma geliştirmiş olsaydı, daha büyümeden krize müdahale eder; hepimiz rahat nefes alırdık. 22 üyeli Arap Birliği'nin, özünde Arap dünyasının sorunu olan bu konuda çözüm üretebilecek aklı ve uygulayacak pazusu olsaydı, işimiz yine kolaydı. Maalesef yok.

1,5 milyar nüfuslu İslam dünyasının böyle bir sorun karşısında laf üretmekten ve acı gözyaşı dökmekten başka çaresi yok. Dün Filistin ve Afganistan dramları karşısında bir varlık gösteremeyen; Bosna'da 250 bin Müslüman'ın katledilmesini çaresizce seyreden; Kosova'da yüz binlerce insanın köyünden kasabasından sürgün edilişi karşısında bir şey yapamayan bizler, bugün de Humus, İdlib, Hama zalim bir yönetimce yakılıp yıkılırken çaresiziz.

Avrupa'nın gözü önünde ve BM'nin kifayetsizliği eşliğinde Bosna'daki dramı seyrederken, Rahmetli Turgut Özal ABD'yi harekete geçirmek için ne kadar uğraşmıştı. Kosova'da kan kusturan Miloseviç'i NATO bombalamasa, şimdi Balkan haritası nasıl olurdu? Kaddafi'ye müdahale olmasa Bingazi ne olurdu?

Irak işgalinin 1 milyon ölüme yol açtığı doğru. Yıllardır kan ağlayan Filistin'e kimsenin uluslararası müdahaleyi düşünmediği de. Afganistan'a müdahalenin, Taliban'ı kısmen devirse de bir istikrar üretip üretmeyeceği de kuşkulu. Keşke dünyada ne halkını öldüren olsa ne de onları durdurmak için müdahaleler. Ama söyleyin, kan akıyor ve Türkiye, Araplar ve İslam dünyası çaresizse ne olacak?

ZAMAN

 

YAZIYA YORUM KAT