Haberi okuyunca, “Soyadında bir yanlışlık var galiba!” demekten kendimi alamadım.

Diyanet’ten bir hanım atılmış!

“Ne var bunda canım!” demeyin.

Bu hanım öyle hesna, öyle müstesna bir hatun ki, eşi menendi cihanda bulunmaz... Nazirsizdir yani!

Her halde o yüzden, saçlarını Bî-nazir gibi örtüyormuş.

Binazir gazetelerimizin bugüne kadar yazdığı şekliyle “Benazir” modeli bir Türk hatunu.

Askeriyemizin ve dahi CHP’mizin örtünme standardizasyonunun böylece Binazir Buto’dan mülhem olduğu kesinlik kazanıyor.

Bu benzersiz hatunun marifetleri askeriye-CHP modeli başörtüsü takması değilmiş sadece. “Modern İslâm’ı savunuyomuş mesela! Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kadın faaliyetlerinde modern bir çizgi oluşturmuş-muş!

“Bu haberden sonra Danıştay karararıyla işinin başına döner” diye düşündüm. Diyanet’te modern(!) İslâmı savunan bir hatunu Danıştay hiç mağdur eder mi?

Asla ve kat’a! Hatta “Neden böyle modern bir hatun Diyanet İşleri Başkanı yapılmıyor” diye karar çıkarır! Yapar mı yapar! Hukuk katliamında AYİM’i yalnız bırakmaz!

“Öyleyse mesele yok”, diye düşünürken, haberin sonunda “Diyanet Vakfı” ibaresi geçmesin mi?

Meğer bu modern İslâmı savunan hatun Diyanet Vakfı’nda görevliymiş.

Diyanet Vakfı’mızın modern İslâmı savunmak konusundaki rüçhanını bilenler bilir. 28 Şubat’ta karargâhın talimatlarıyla müthiş bir büst ve heykel seferberliği başlatılmış. ADD’nin büstçülüğü, heykelciliği onların yaptığı yanında solda sıfır kalırmış. O sıralar Diyanet Vakfı ADD Vakfı gibi çalışmış.

Söyleyenin günahı boynuna, din karşıtı bir çok faaliyet 28 Şubatçı generallerin işaretleri ile Diyanet Vakfı’na finanse ettirilmiş.

Bu kadarına inanmak istemem.

Ama Ayşe Sucu’nun böyle bir proje nesnesi olduğuna inanmaktan başka çare yok. Haberin muhtevası başka ihtimal bırakmıyor.

Bakın hele: “Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Faaliyetleri Müdürü Ayşe Sucu önden saçı görünen başörtüsü taktığı için Arap yanlısı tutucu kesimin hedefi halinde”ymiş.

Eğer Arap yanlıları böyle ise, sucu hatun da Pakistan yanlısı olmasın?

Demek ki, Pakistan yanlısı olmak ilerilik, Arap yanlısı olmak gerilik!

Kötü başkan Görmez, böyle hesna ve müstesna modern bir hatunu görevden almış, oysa iyi başkan Bardakoğlu, Sucu’nun görevden alınmasını kabul etmemiş-miş.

Haberde Ayşe Sucu’nun bir “fakih”, daha doğrusu “fakihe” olduğunun çok muhkem delilleri var.

İslâm’da çeşitliliği savunan imam hatip mezunu Ayşe Sucu, Türklerin yüzlerce yıldır dahil olduğu Hanefi mezhebinde saç göstermenin dinen yasak olmadığını savunuyormuş!

Hemen altında yer alan satırdan İran’da kadınların çok güçlü bir Hanefilik taraftarı olduğunu çıkarabilirsiniz: İran’daki kadınlar da mollaların ağır baskısına rağmen saçlarını önden serbest gösteren örtünme biçiminden vazgeçmiyorlar-mış!

Bu durumda sorumuz şu: Ayşe neci?

Şucu, bucu!

Avukatını söyle, senin neci olduğunu söyleyeyim!

YENİ AKİT