1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Öztürk

  3. Sözde Askerler
Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yazarın Tüm Yazıları >

Sözde Askerler

24 Mayıs 2010 Pazartesi 05:21A+A-

Bu haftaki kitabımız Nesil Yayınları’ndan. Eserin adı; “Sözde Askerler”. Yazarı ise Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne.

Mümtaz’er Türköne en verimli çağında askeri tanımış bir isimdir. 68 kuşağının içinde olduğu için Türkiye’yi en iyi harmanlayanlardan biridir. Ayrıca gözünü dünyaya açtığında karşısında üniformalı bir baba bulmuştur. İlk gördüğü renk haki renktir. Daha sonraları ağabeyini de uzun yıllar üniformalı görecektir.
Mümtaz’er asker çocuğudur. Babası Ahmet amcayı, oğlu Mümtaz’er’den iyi tanırım. Bir de benim devamlı okuyucularımdandır. Çocukluğumu, gençliğimi, heyecanımı bilir. Yıllarca Ankara Hacıbayram Camii’nin girişindeki selamet kitapevinde elini öpmüşlüğüm, yemeğini yemişliğim vardır. Bu vesileyle bir de selam göndereyim.
Mümtaz’er Türköne kadar kimse kolay kolay askeri tanıyamaz. Bu ifademi, yazarın kitabında yer alan sözleriyle daha da genişleteyim:
“Askerleri yakından tanıyorum. Bu ünsiyetimin arkasında bir asker çocuğu olmamın yanında, kişisel hayat tecrübemin de oldukça büyük bir payı var. Askerlerin dünyasını çok yakından kavrayacak kadar, her düzeydeki askerle konuştum. Dinlediklerimi yan yana getirip, kitaplardan edindiğim bilgilerle birleştirip, tablonun bütününe ulaştığımı düşünüyorum.
Orduyu gerekli bir kurum, askerlik mesleğini ise çok değerli buluyorum. Hele bu coğrafyada. Kısaca ideolojik olarak takıntılı, siyasi olarak önyargılı değilim. İlerleyen satırlarda görüleceği üzere asker düşmanı hiç değilim.”
Mümtaz’er Türköne, “Asker düşmanı değilim” ifadesine güzel bir açıklık getirmiş. Onu da paylaşalım. “Asker düşmanı mıyım?” diye sormuş ve şu cevabı vermiş:
“Askeri vesayete karşı çıkarken, bu ithamla çok sık karşılaştım. Askerin darbe yapmasını normal karşılayanlar, hatta tercihe şayan bulanlar, askerin siyasete müdahalesini eleştirenleri “asker düşmanı” olarak suçluyorlar.
Doğru. Ben “asker düşmanı”yım. Ama ben siyasetteki askere düşmanım. Bu ülkeyi sevmenin rükünlerinden birinin siyasetteki askeri hizaya getirmek olduğuna inanıyorum. Burnunu siyasete sokan askerin bu ülkeye, en hain düşmanların bile veremeyeceği zararı tek hamlede vereceğini biliyorum.
“Biliyorum” sözünü laf olsun diye söylemiyorum. Nitekim verdiler. İşte bu bilinçtir ki, beni, elindeki silahı sandıktan çıkan oya denk tutan askerlere, gırtlağına kadar siyasete batmış olan generallere düşman etti. Aslında benim hayat tecrübem, asli görevlerini bir kenara bırakıp, ülkeyi yöneten askerlerin neden bu kadar sevimsiz bir “halk düşmanı” haline geldiklerinin bir özetidir.
Eğer ben asker düşmanı haline gelmiş isem, benim değil bütün askerlerin bildiklerini ve doğru kabul ettiklerini tek tek gözden geçirmeleri icap eder. Beni nasıl bu hale getirdiklerinin hesabını birilerinin vermesi gerekir.”
Evet, kitapta özetle neler işlenmiş bir de ona bakalım, ama öncelikle sevdiğim şu cümleyi bir kere daha tekrarlayarak devam edeyim eseri tanıtmaya:
“Elindeki silahı sandıktan çıkan oya denk tutan, gırtlağına kadar siyasete batmış asker üniformalı “sözde askerler.” Ve o askerlerce kaos ortamı oluşturmak için hazırlanan darbe planları, “ıslak imza”lı komplo belgeleri, kamuoyu desteğini kazanma adına bir dizi katliam ve provokasyon teşebbüsleri, dindar insanların evlerine yerleştirilen silahlar…
Hedeflerine ulaşma adına küçük yavruları havaya uçurmayı, camileri bombalamayı göze alabilen sapkın ve gözü dönmüş bir zihniyet… Darbe heveslileri tarafından ucuz bir cephaneye dönüştürülen laiklik, Cumhuriyet… Daha bir yığın şüphe ve soruşturmanın kirinden ordumuzu arındırmanın tek yolu şeffaflıktır. Ülkemizin güvenliği adına, refah ve huzuru adına, demokrasinin yerleşmesi adına şeffaflık… Bu eser; geçmişten gelen acı ve kanlı tecrübelerin, gelecekte yaşanmaması adına yapılması gerekenleri dile getirmek için kaleme alınmıştır.
Eser hakkında bilgi için Nesil Yayınları: 0212 551 26 59

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT