1. YAZARLAR

  2. Salih Tuna

  3. Sevgili Can Dündar ne işin var Araf'ta?
Salih Tuna

Salih Tuna

Yazarın Tüm Yazıları >

Sevgili Can Dündar ne işin var Araf'ta?

11 Haziran 2008 Çarşamba 11:23A+A-

Kaotik dönemlerde en kolayı Araf'ta durmak, taraf olmamaktır. Lakin taraflardan biri, hin-i hacette, "Araf" tesmiye edebileceğimiz bir yerde konuşlanmışsa, Araf'ta durmak, taraf olmaktan başka bir şey değildir.

Mesela, bir taraf demokratik cumhuriyeti savunuyor, diğer taraf cumhuriyetle demokrasiyi tefrik ederek ne yardan ne serden geçiyorsa, Araf'ta durmak düpedüz taraf olmaktır.

Anayasa Mahkemesi'nin aldığı son kararı eleştirenleri "demokratlar", hararetle savunanları "cumhuriyetçiler" diye tanımlıyorsanız, siz çoktan taraf olmuşsunuz da haberiniz yok demektir.

Yargı da evrensel hukuktan yana taraf olmak zorundadır. Bağımsız yargı tastamam budur işte.

Eğer yargı darbenin tedvirine memur haller sergiliyorsa, o yargı, hukukla darbe arasında Araf'ta kalmıştır. "Yargı" ile "darbe"yi, "yargı darbesi" şeklinde telfik etmenin başka izahı olabilir mi?

İmdi, Can Dündar biraderimizin "taraflardan" beri durmak adına, "Demokrasiden de vazgeçmiyoruz, cumhuriyetten de…" ifadesi, cumhuriyetten vazgeçmek isteyen demokratların var olmasıyla anlamlı olabilir.

Doğrusunu isterseniz, bugüne değin cumhuriyete sırtını dönerek demokratlık taslayanı ne duydum, ne de gördüm.

Diyor ki:

"Bir yanda, 'Cumhuriyet köhnedi, bize demokrasi yeter' diyenler, öte yanda 'Cumhuriyet tehlikede, bize demokrasi fazla' diyenler var…"

Gerçekten de, "Cumhuriyet köhnedi, bize demokrasi yeter" diyenler var mı?

Yoksa bu, "Cumhuriyet tehlikede, bize demokrasi fazla" diyenlerin iddiası mı?

Demokratik cumhuriyeti savunanlara, cumhuriyetten vazgeçtikleri suçlamasında bulunanlar, bilebildiğim kadarıyla "bize demokrasi fazla" diyenlerdir.

Demokratların cumhuriyeti savsakladığını iddia edenleri anlıyorum; lakin bu iddiaya uygun şekilde taraf tasnif ederek, kendisini Araf'ın serinliğine atan Can Dündar'ı anlamakta güçlük çekiyorum…

Milletin Meclis'indeki 550 milletvekilinden 411'inin, yine milletin yüzde 90'ının şekvacı olduğu başörtüsü sorununa çözüm getirme kararına, "411 el kaosa kalktı" diyenleri anlıyorum.

Anayasasının 148'inci maddesini ihlal ederek şeklen incelenmesi gerekeni esastan incelemenin, TBMM'ye ait bir yetkiyi hiçe sayarak kendisini yasa koyucu yerine koymanın ifadesi olan malum kararı, hararetle alkışlayanları da anlıyorum.

Bu marifetlerine karşı çıkanları, cumhuriyetten vazgeçen demokratlar şeklinde tanımlamaları gayet normal.

Nihayetinde, meşruiyet kazandırmasa da oryantasyon sağlamaya yönelik bir savunma mekanizmasıdır bu.

İyi, güzel de, Can Dündar'a ne oluyor?

"Başörtülü kızlara vebalı muamelesi yapılmasını kınıyoruz, ama tayt giydi diye sporculara dayak atanlara da aynı bilinçle karşı çıkıyoruz…" demekle, Araf'ta durabildiğini mi sanıyor?

Bu ülkede, tayt giydi diye sporculara dayak atanlara karşı çıkmayan marazi bir "taraf" mı var?

Olmayan bir "tarafı", başörtülü öğrencilere "vebalı muamelesi" yapan tarafın karşısına koymak nasıl bir akıllardır?

Hangi dengeyi, hangi resisif meşruiyeti çağrıştırmaya yöneliktir bu?

"Cumhuriyet tehlikede, bize demokrasi fazla" diyenlerin, demokrasinin çanına ot tıkama ameliyesinde sıklıkla başvurdukları bu örnekleri dillendirmekle, Araf'a çıkılmaz.

Olsa, olsa taraf olunur.

Ayrıca, normal süreçlerde Demirel de demokrat olur; asıl böylesi kaotik dönemlerde net bir şekilde demokrasiden yana tavır almak gerekmez mi?

Sevgili Can Dündar, demokrasi can çekişirken, ne işin var Araf'ta?!

Yeni Şafak Gazetesi

YAZIYA YORUM KAT