Kendi insanını insan bile görmeyip onun söz ve eylemlerini ne idüğü belirsiz nevzuhur kanun ve yasalarla ötekileştirdikten sonra gerici,mürteci,bölücü ve terörist vs. ilan eden bir devlet ve ideolojisi!..

Mahut ideolojinin silahlı savunucularının, kimi sosyal ve siyaset bilimcilere göre varlık sebeplerini meşrulaştırmak için ürettikleri düşmanlarını  katletmek niyetiyle, aslında insanın özgürce hayat sürmesi gereken yerlere ve İlahi iradenin nimet olarak bahşettiği toprağa, bir vakitler krokileri özenle(!) çizilerek döşediği mayınlar!..

Şimdi ise, belkisi fazla, arazi ve sahiplerini ihya edecek zaman ve paraların, en önemlisi insanın harcandığı o mayın/tuzakların yine bir dünya paralarla ve üstelik dinimize/insanımıza kastetmiş gizli dünya liderinin emanında yerlerinden sökülmesi tartışma konumuz.

Dem bu dem, gündem bu gündem!

İnsanlar ölmüş, sakat kalmış; aileler sönmüş, her yeni doğan bebek intikam duygularıyla büyütülmüş, kimin umurunda?

Nasıl olsa Firavunluğa soyunmuş egemen güçlerin felsefesi,”Önce düşmanını yarat ve sonra yok et!” kabulünde saklı…

Biz de bu kabul doğrultusunda yazılıp/çizilen düşman senaryolarını yiyip yutuyoruz işte!

İnsanını korumaya/kazanmaya, insani hasletlerle yaşayabileceği bir zemine onu yerleştirmekle görevli devlet kendi insanına tuzak kurar mı?

Kurmuş, kuruyor işte!

İmar edilmesi gereken yerleri insanına tuzak kurmak amacıyla yaşanabilir olmaktan çıkarmış bir siyasal erk,şimdi kalkmış yüzbinlerle ifade edilebilecek fakir/fukara,garip/guraba(!) insanının ihtiyacı olan paraları toplumun değer yargılarını yok etmeye niyet koymuş bir başka egemen siyasetin kasasına devretmek üzre çalışma başlatmış(!)..

Hem de yakın geçmişte insanın soyunu tüketmek amaçlı ebter tohumlar üretenlerin, şimdi yeni tüketim kompleksinin ürünü sayılabilecek organik tarım vaadi ile… Öyle konuşuluyor, yazılıp/çiziliyor!

Taze haber;” mayın temizleme operasyonuyla alakalı tasarı geri çekilmiş.”

Bundan sonra, malum tartışmanın AKP siyasetine ne getireceği ne götüreceği istikametinde seyredeceğinin işaretlerini aldık bile…

Bu bahs-i diğer…

“Mayın” merkezli gündemde tartışılan şey ne?

1-Mayınları yerleştirmeyi bilen TSK niye temizleme işini kendisi üstlenmiyor?

2-Güya “One Minute!” denilerek ağzının payı(!) verilen İsrail’den ihaleyi ona vererek özür mü dileniyor?

3-49 yıllığına mayınlardan temizlendikten sonra organik tarım sahası olarak kiraya verilecek arazinin yer altı ve yerüstü kaynakları İsrail’e peşkeş mi çekiliyor? Vs.vs..

Bir gazeteci bütün bunların eksik bilgilendirme olduğundan bahisle gerçekte ne olduğunun altını çizdi… Daha çok şeyler söylenir... Göreceğiz ve okuyacağız!

Gündemi oluşturanların yine onların istediği istikamette gündemin konuşulması istenilen bir şeydir.Ve nitekim arzu edilenler oluyor,oldu!...

Vatan, toprak; yeraltı ve yerüstü kaynakları, ihale/para meselesini vatanseverler, ulusalcılar ve benzer ideoloji sahipleri konuşsunlar! Onlara görev olarak verilmiş iş bu zaten.

Bizi ebter tohumlara mahkûm edenlerin ve şimdi de organik tarım yoluyla yeni bir tüketim pazarı oluşturmak isteyenlerin arzusu istikametinde konuşmaktan da geri durmasınlar…

Bizim derdimiz başka olmalı…

Yanlış soruyor ve söylüyorsam birileri düzeltsin…

Mayın denilen şey niye bahsi geçen yerlere döşenmiş?

Cana kasteden mayını, güya caydırıcı unsur olarak kullanmak yerine; oradaki ve hatta buradaki insanları, terörist ilan edilenleri kazanmanın daha insani yolları yok muydu?

Mayını döşeyen de kurban,mayınlı arazide yaşamak zorunda kalan da kurban ama onları pazarlayanlar ve o pazarda kendisine tüketerek yer bulmaya çalışanlar….

Neyse!..

Anlayan anladı…

Durum ortada…

Bir cana kastedenin tüm insanlığı yok etmiş gibi olacağı gerçeği hep bilinir de bir türlü o ilahi sese, öğretiye kulak verilmez.

Bir tarafta fiziki anlamda insanın ayak bastığı yerde kendisine sürpriz yapacak patlayıcı/mayınlar; bir tarafta da konuşulan, yazılan her şeyden nem kaparcasına sosyal ve siyasal anlamda sistem içi ihbarcılık yapan muhbir mayınlar…

Bu kaotik yapı içerisinde sen gel insanca yaşa!

Olacak iş değil efendim, olacak iş değil!

Desek… de inanmayın, çünkü Allah var problem yok!

Mayınmış, tuzakmış geçin efendim geçin…

Sonunda bütün o tuzaklar nasıl olsa geri tepecek…

Enfal-30:

“Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır”

O halde mesele yok…

İlahi adalet ama bu dünyada ama öte(ahiret) dünyada tecelli edecek…

Keşke onlar da inanabilseler!