1. YAZARLAR

  2. Salih Tuna

  3. Senin yüzünden bir yazar işinden oldu!
Salih Tuna

Salih Tuna

Yazarın Tüm Yazıları >

Senin yüzünden bir yazar işinden oldu!

16 Mart 2011 Çarşamba 12:12A+A-

Posta Gazetesi yazarı Candaş Tolga Işık bir- iki ay önce kendisinin de çok pişman olduğu bir fecaate imza atmıştı.

Maksadını öyle aşmıştı ki, aklını gündüz gözüyle yele verse daha iyiydi.

"Güneydoğu'da çanak anten terörü"nden hareketle Kürtler porno izleyip birbirlerine tecavüz ediyorlar demeye getirmişti.

"Demeye getirmek" de laf mı?

Bariz şekilde daha fazlasını ifade etmişti: "Eğitim seviyesinin ve sosyal hayatın adeta yerlerde süründüğü bölgede, 70 yaşındaki adam torununa gelinine, 14 yaşındaki çocuk minicik bir bebeğe, öz abisi kız kardeşine, komşunun karısına-kızına tecavüze yelteniyor... / Çoğunlukla da başarılı oluyor. / 'Nasıl olsa töre var kimse duymaz' deniyor..."

Malumunuz, mahut satırların yazarı defaatle özür diledikten sonra yazmayı kesti.

Çok da iyi yaptı.

Her şeyin bir bedeli var çünkü.

O vakitler bir televizyon kanalında, Candaş Tolga'nın bu "hataya" düşeceği belliydi demiştim.

Bu "arkadaşımız" Yılmaz Özdil'in üslubunu fena halde taklit ediyordu.

Sorunlu bir üsluptu bu!

Bir nükte veya bir espri uğruna idrak, izan ve insafı kurban vermekten imtina etmeyen delişmen bir üslup...

Grotesk bir karşılaştırma için bütün hakikatleri tarumar etmekten zerre miskali çekinmeyen bir dil.

Sutyen satan zıpçıktı pazarcıların çığırtkanlığını andıran bir belagat!..

Bu dil, bu üslup kaçınılmaz olarak bir gün duvara toslayacaktı.

"Tosladı" da!

Peki ya Yılmaz Özdil?

Her şeyden evvel mukallit değil orijinal.

Yani, Candaş Tolga gibi "acemi" değil; yani "kaşar."

Lakin kimi zaman o da kaptırıp gidiyor!

Hiç kaptırıp gitmeseydi "Eşek Kürt" anlamına gelen "Kertkürt" manşetini atar mıydı?

Hiç kaptırıp gitmeseydi "Kıro-vat" gibi münasebetsiz kelime oyunlarına tenezzül eder miydi?

Hiç kaptırıp gitmeseydi anadilde konuşması yasaklanan insanların şiveleriyle dalga geçme densizliğinde bulunup "Töplümsel süreç" der miydi?

Hiç kaptırıp gitmeseydi AK Parti'ye oy verenlere "Bidon Kafa" der miydi?

Hiç kaptırıp gitmeseydi "Kıçına hortum bağlasınlar da gör..." diyecek kadar edepsizleşir miydi?

Hiç kaptırıp gitmeseydi "Yumruğunu 'adaletin tokmağı' yerine koyup, Ahmet Türk'ün burnuna inen kişi..." şeklinde insanları uluorta "suça teşvik" edebilir miydi?

Ben zannetmiştim ki artık bundan kelli böyle kaptırıp gitmez.

Çünkü...

Genç bir köşe yazarı (Candaş Tolga Işık) sırf onun üslubuna öykündüğü için işinden oldu.

Hatta bir parça vicdan azabı çeker zannetmiştim.

Halt etmişim!

Dün öyle bir yazı yazdı ki, duvara tosladı.

"Duvara tosladı" demeyeyim de, "duvar oldu" diyeyim.

Zira elan "can çekişen" bir insanın "dramına" tastamam "duvar" oldu.

İbrahim Tatlıses'i işinden başka işlerle iştigal ettiği için vurduklarını dercetti: "Ve, sanırım o nedenle kafadan vurdular... Ki, belki dank eder."

Bir insan vuruldu.

Bin insan ağlıyor.

Bin yürek yıkıldı.

Ne gam!

Kurşunun kafaya "dank" etmesiyle, kafanın "dank" etmesi arasında kurduğu (kerameti kendinden menkul) "espri" ona yetti.

Biliyorum "Hepimiz İbo'yuz" demekle ekonomik gerekçelerle zırt pırt iş değiştirmek zorunda kalınmasının altını çizmeye çalışıyor.

Biliyorum niyeti kötü değil.

Ama...

Candaş Tolga Işık da "Niyetim kötü değildi" yollu yırtınmadı mı?

Nihayetinde bir adam ölümle pençeleşiyor, o "espri" peşinde!

Sayın Bidon Kafa'nın üslubu bu işte!

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT