1. YAZARLAR

  2. Mustafa Atav

  3. Seçim Sonrası, Obama ve Tevbe
Mustafa Atav

Mustafa Atav

Yazarın Tüm Yazıları >

Seçim Sonrası, Obama ve Tevbe

10 Nisan 2009 Cuma 10:53A+A-

Demokratik olduğu söylenen bir seçim dönemini daha zaferle sonuçlandırdık!

Kim kazandı, kim kaybetti diye biz tartışaduralım, birileri koltuklarına oturup “Bundan sonrasını nasıl kar hanesine dönüştürebiliriz?”in hesabını yapmaya başladı bile.

Bir müddet daha yanılsama içeren bu soru ve tartışmalarla vaktimiz harcanacak. Sonra, bildiğimiz gibi hayat devam edecek.

Görüldüğü gibi demokrasi hipnozu yine işe yaradı ve sandık başına gidip hayatının beş yılını bir oya mecbur eden bizler verdiğimiz oyla kala kaldık! Bir kez daha,“Ne olacak canım,hadi bu sefer de böyle olsun?” dercesine uyduk imama.İmamın ne okuduğunu bilmemize rağmen uy-u-duk  işte…!

Demokratik illüzyonistler mahir mi mahir gerçekten, derslerine iyi çalışıyorlar ve bir bir gösteriyorlar hünerlerini.Tıpış tıpış,elimiz kolumuz bağlanmışçasına günaha girmemek ve basiretli olmak adına,emperyalizmin tuzağına düşmemek ve Ergenekon dosyasının rafa kaldırılmasını engellemek adına koyvermedik oyumuzu verdik sonunda(!).Sonra saatlerce bekleştik haber kanallarının karşısında.Açıklanan sonuçlar kah üzdü,kah sevindirdi bizi(!)..İnkar etmek ne mümkün!

Bu nasıl bir seçim, nasıl bir yarış ve oyun ki ne kazanan belli, ne de kaybeden! Herkes kazanmış, herkes zafer çığlıkları atıyor(!).

 

Vatandaşına üçkuruşu çok gören sistem müdafileri ve mekanizma içine girmek için çırpınan adaylar milyon dolarları sokağa dökmekten çekinmediler bu ara.

Rivayetler muhtelif…

Seçim başlamadan hemen önce güya sosyal devlet anlayışına yaslanarak birilerine yardımlar yapıldı, depolarda bekleyen yüzlerce beyazeşya seçmenlerin evlerine servis edildi. Elaltından paralar ve vaatler, iş/aş garantisi, makam/mansıp sözü verildi.

Devletin kasasından harcanan trilyonlar bir tarafa aday olanlar evlerini, arsalarını, arabalarını ve birikmiş paralarını feda etmişler.

 

Kazananlar tamam zaten, kaybedenlerin birçoğunun da bürokrasinin üst kademelerinde yerleri hazır, bu bellidir.

Seçimi kazanamayan ve bürokrat olmayan birkaç garibim bağımsız aday şanslarına küssünler artık. Biri avazı çıktığı kadar bağırıyor; “Satıldım, paralarım gitti ama onurumla ayaktayım!” diye, eh bu da bir şey işte!

Bütün bu yapılıp/edilenlerin kaynağı/sebebi demokrasidir, onun için değer mi değer! Kaybettikleri, kaybedilenler demokrasi için, halk için nasıl olsa! Bir başka baharı beklesinler arık.

Seçilenler kazandı, tabii onların etrafında kol kanat gererek duranlar, moda tabirle sponsorlar da kazandı. Kıskanmanın, hased etmenin âlemi yok, hepsi demokrasi için, halk için!

Seçim sonrası ortaya çıkan haberlere bakarsak gerçekten demokrasi kazanmış(!).Örneğin bir parti teşkilatının yerel koşullar için belirleyici olması gereken anketlerde birinci çıkmasına rağmen aday gösterilmeyen birinin başörtülü eşi bir başka parti tarafından aday gösterilmiş ve açık ara birinci olmuş. En ilginç tarafı da kendilerine yakıştırıldığı şekliyle İslamcılığıyla temayüz ve tebarüz etmiş parti mensuplarının adayın başörtülü olması nedeniyle şikâyetçi olmaları ve durumdan kendi lehlerine vazife çıkarmalarıdır. Seçilen başörtülü adayın bundan sonra o haliyle görev yapıp yapamayacağı noktasında fikir yürütmek laf cambazlığından başka şey olmayacaktır,ki zaten beklenenden farklı bir durum da gelişmiş değil.. Bu haberi ilginç kılan husus adayın başörtülü olması ve onu şikâyet edenlerin yine başörtü konusunda özgür alan oluşturma iddiası ile güya kanun değişikliği için çaba içine girmiş taraf olmasıdır. Yoksa yerel ve genel koşullarda her türlü üçkâğıdın olduğu zaten bilinen bir şeydir ve tekrardan söylemeye gerek var mıdır bilinmez, bunlar aslında demokrasi ve halk içindir(!).

 

Arık yeni bir süreç başlıyor yerel koşullar için,seçmek zorunda kaldıklarımızı  seçtik ve işimiz bitti!..

Sonra,yani  iki sene sonra eğer olağanüstü bir durum olmazsa(korkulur bu demokrasiden!) genel seçimler var..Allah izin verir de ömrümüz vefa ederse o günleri de görürüz.Aynısının tıpkısı söylemler yine başımızı ağrıtacak ve yine illüzyonistler maharetlerini gösterecek, haliyle demokrasi zafer kazanacak!

Ne garip?

Hep söyleniriz, hep eleştirir yerden yere vururuz da bu oyunun aktörü olmaktan bir türlü kendimizi alamayız.

 

Obama

 

Türkiye tarihinde bir ilk…

İstatiksel verilere göre, kendinden öncekilerinin aksine bir ABD başkanı seçildikten yaklaşık iki buçuk ay sonra Türkiye’yi ziyaret ediyor. Aman Allah’ım ne mutluluk! Yazılıp çizilenlere bakarsak Hz. İsa gökten inip Obama’da vücut bulmuş ve tüm dünyayı kurtarma harekâtını TBMM’de başlatmış! Sultanahmet’i ziyaret ederek neredeyse stratejik olarak sakladığı söylenen Müslümanlığını tescil ettirmiş!

Şaşmamak mümkün mü?

Usta illizyonistlerin çırağı ve yeni dönem dünya liderliğini yürütecek biri neredeyse İslam âleminin kurtarıcısı ilan edildi.

 

Hâlbuki bize ne öğretmişlerdi?

---ABD, AB ve diğerleri emperyalizmin temsilcileridirler ve onlar haçlı ruhunu diri tutarak İslamı/Müslümanları yok etmeye veya en hafifinden sömürmeye çalışırlar.

---Demokrasi, laiklik vb. bizim kültürümüzden neşet etmiş yönetim biçimleri değildir.

---Müslümanın müslümandan başka dostu olmaz ve küfür tek millettir.

Ve daha neler…

Şimdi geldiğimiz yere bakın!

Belki ABD vatandaşları bizim kadar bilmiyorlardır Obama’nın şeceresini. Müslümanların hayrına bir bir dökülüverdi cemaziyel evveli…

Artık stratejik hesapların peşindeyiz.

“Onun Başkanlığından Müslüman dünya faydalanmasını bilmelidir” savları havalarda uçuşuyor!

İnsanlık, “tarihin sonu”nda aradığı kahramanı ve mutluluğu buldu!

Ümmet-i Muhammed’e hayırlı olsun, ne diyelim.

 

Tevbe…

 

Biz şu Kur’an’ı bir daha, bir daha okuyalım. Muhakkak kaçırdığımız bir şeyler olmalı!

İslam tarihinin sayfalarında fark edemediklerimizi yeniden arayıp bulmaya koyulalım…

İslam âlimlerinin şu nevzuhur kavramlara yani Demokrasi, laiklik vs.ye düştükleri şerhleri bir daha okuyup düşünelim…

Neden mi?

---Hiristiyan, Yahudi âlemiyle uzlaşı derdinde olanlardan; dinler arası diyalog peşinde koşanlardan hep rahatsız olduk!

---Yaşadığımız zeminde demokratik mücadele içinde olanları yıllardır eleştirip durduk!

---Onların Müslümanlıklarını sorguladık neredeyse, şerre hizmet etmekle suçladık da ondan!

 

Meğer yanlış yapmışız, okuduklarımızı yanlış anlamış, yanlış şeyler düşünmüş ve söylemişiz!

ABD bizim en iyi dostumuzmuş!…

Demorasi, liberalizm öyle sanıldığı gibi öcü değilmiş!

Yıllardır eleştirdiğimiz demokrasi mücahitleri meğer hep bizim için fedakârlık yapmışlar!

Okuduklarımızdan ve dahi dinlediklerimizden başka anlamlar çıkarmak mümkün mü?

 

Öyleyse şimdi Tevbe zamanı!

Bugünden tezi yok;

ABD hakkında ileri geri konuşmalarımızdan dolayı!..

AKP ve öncesi siyasi serüvenin kahramanlarını yerden yere vurmamızdan dolayı!…

Demokrasi vs. için bilir bilmez konuşmalarımızdan dolayı tevbe etmek durumundayız!..

 

Ezcümle, seçimin hemen akabinde ve seçim gündemini unuttururcasına ABD Başkanının Türkiye ziyaretine ilişkin yazılıp çizilenler düşündürücü. İslam dünyasının bu denli kendini müflis duruma düşürmesi, kendinden olmayan birilerinin kedi okşamasından bile mutluluk payı çıkarması da garip mi garip!

Artık küresel kriz çığırtkanlığının yapıldığı bu vasatta dünya ve tabiatıyla yeni rol modeller verilmeye çalışılan Türkiye ilginç gelişmelere gebe. Haliyle Obama’nın Türkiye ziyaretini AKP’nin dışpolitika başarısına ve ABD’nin iyi niyetine yoran yazılardan sonra ancak “Hayırdır inşallah!” denilebilir.

Ama..

Biz yine de en iyisi Tövbemize devam edelim!

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum