1. YAZARLAR

  2. Asım Yenihaber

  3. Sanal âlemin en kıralı!
Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Yazarın Tüm Yazıları >

Sanal âlemin en kıralı!

12 Şubat 2012 Pazar 03:38A+A-

Bu âlem, yaşadığımız dünya zaten “sanal âlem” değil mi?

İran’da “sanal” yerine “mecazî” deniyormuş. İşte bu daha anlaşılır! Yaşadığımız dünya gerçek dünya değil, mecazî dünya; geçici dünya, daha açığı: Yalan dünya!

Hakikatliğine inanılmayan bir dünyada, bir mecazî dünya daha: İnternet dünyası! Yani katmerli yalan dünya!

Dünyanın yalanı, yanlışı, palavrası, atmasyonu, kıtırı, düzmesi, martavalı... sanal âlemde dolanıp duruyor. İnsanlar inanmak istediklerini gerçekmiş gibi görüp, üzerine yorum yapıyor, sağa sola dağıtarak yaygınlaştırıyor.

Sanal âlemin yalana, yanlışa, martavala en fazla pirim veren kesimi kimlerdir? Ben futbol meraklıları, fanatikleri sanırdım. Fakat Atatürkçülerin onları fersah fersah geride bırakmasına ne demeli.

Cemil Koçak dün böyle bir yalanla ilgili yazdı.

Biz zaten mecazî bir alemde yaşadığımızı düşünerek sanala fazla takılmadığımız için şamatayı kaçırmışız. Meşhur resmi, sonunda “Atatürk İnkılapları-En kapsamlı Atatürk sitesi”nde buldum.

Masada davetliler ve merkezde Atatürk yer alıyor. Fotoğrafın altında “Yıl: 1928. Türkiye Cumhuriyeti henüz beş yaşında. Atatürk’ün masasında tam 32 kral ve 62 cumhurbaşkanı var. Ama bütün gözler Atatürk’ün üzerinde” yazıyor.

“Âlemin cumhurbaşkanı” diyemeyeceğim, çünkü böyle bir ifade yok, “âlemin kıralı” Atatürk olmalı bu durumda. Gerçi o zaman daha Atatürk değil, “Gazi” idi. Sofrasında 32 kıral, 62 cumhurbaşkanı cem olmuş, ceman yekûn 94 devlet başkanı! Bireh bireh!

Bu nasıl yorumlanır? İşte Atatürkçü yorum:

“Bir de bunun üstüne Çılgın Türkleri okumak iyi olur tavsiye ederim.

Dünyanın Emperyalistlere karşı ilk Kurtuluş Savaşını kazanmış milletiz...

Dünyanın hayran olduğu bir lider...

Güneşin batmadığı koskoca bir İmparatorluğa rest çeken, bir lider...

Hayal gibi geliyor, biz yaşamadık o günleri ama ne savaşlar vermişiz ne canlar gitmiş...

Ama sonunda bütün dünyanın karşısında saygı duyduğu, imrendiği millet olmuşuz... Bizden sonra mazlum milletlere güç gelmiş, inanç gelmiş, hepsi birer birer bağımsızlık kazanmaya başlamış... Cezayir’de ölen bağımsızlık savaşçılarının koynundan Atatürk posterleri çıkıyormuş...

İşte karizma, İşte Atatürk...”

Bu yalanlara inanırsanız, yukarıda sözü edilen resimle ilgili kuyruklu yalana da inanırsınız!

Resimde 32 kıral varmış! Yeryüzünde o zaman 32 kıral var mıydı acaba? Şu anda yok da!

Ya 62 cumhurbaşkanı? Ne mümkün! Bırakın doğuyu, Türkiye’nin batısında kaç cumhuriyet vardı ki? Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan... hepsi kırallık!

Bir rivayete göre, bu resimde Sırbistan veya Yugoslavya kıralı varmış. Bir rivayete göre ise, o kıral değil, Sovyetler Birliği büyükelçisi imiş. Eh “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetçiler Birliği”nin elçisi her halde en az 20 cumhuriyetten oluşan bir devleti temsil ediyor! Rakamı tamamlamak için işimiz kolaylaşıyor!

İşin esası şu: Tarihçi Yılmaz Öztuna vefat etti. Allah rahmet etsin. Onun fikri şu: 1920’den sonra Türkiye dünya sistemindeki mevkiini ilk defa kaybetti! Çünkü Abdülhamid döneminde Türkiye dünyanın 7. Büyük devleti idi. ittihatçılar 1. Dünya Harbine kadar 9.luğa düşürdüler. Cihan Harbinden sonra Lozan’a kadar belirsizlik vardı, Lozan’dan sonra Türkiye’nin dünya siyasetinde bir behresi yoktu!

Türkiye’ye Lozan’da anlaşma imzalattıran devletler akabinde şunu tartıştılar: “Artık Türkiye küçük bir devlet, ona büyük elçi göndermek doğru olmaz!” Nitekim 1930’lara kadar da göndermediler. Sonra diplomasi değişti, büyük elçi göndermek için ille de büyük devlet olmak şartı kalktı.

Atatürk cumhurbaşkanı iken yurtdışına çıkmadı. Onu ziyarete gelen devlet başkanlarının başında İngiltere kıralı sayılır. Kıral Edvard, sonradan evleneceği hatunla bir deniz gezisine çıkmıştı, İstanbul’a da uğradı. Bu diplomatik bir ziyaret değildi. Sırp-Yugoslav kıralı ve Ürdün Emiri, İran ve Afgan şahları... Türkiye’ye gelen devlet başkanları, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, bunlardan ibaret...

Peki eski bir resim etrafında neden böyle yalan üretiliyor?

Atatürkçü zihin, bugünün Türkiye’sinin bu kadar geniş bir milletlerarası ilişkiler ağı kurmasını, dünyanın belli başlı devlet ve hükümet başkanlarının Türkiye’yi komşu kapısı yapmasını hazmedemiyor. İlle de Atatürk’ün daha fazlasını yapması lâzım!

Eski resimlere yeni yalanlar uydurarak kendilerini ayakta tutuyorlar!

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT