1. YAZARLAR

  2. Salih Tuna

  3. PKK'nın duyulmasını istemediği sözler
Salih Tuna

Salih Tuna

Yazarın Tüm Yazıları >

PKK'nın duyulmasını istemediği sözler

18 Ağustos 2011 Perşembe 00:43A+A-

Bu saatten sonra şiddet içeren hiçbir eylemin "Kürt sorununun" çözümüne faydası olmaz.

Varsa aksini iddia eden söylesin.

Asimilasyonun, ret ve inkarın devlet politikası olduğu dönemde, şiddet eylemlerinin "Kürt sorununu" gündeme getirme veya dayatma özelliği vardı.

Bunu inkar edemeyiz.

Türkiye durduk yere Kürt halkına yaptığı zulümle yüzleşmedi.

Lakin...

Bugün ortaya koyulan şiddet eylemlerinin, şiddetle elde edilen "kazanımları" silip süpürme ihtimalinin dışında anlamı yok.

Elbette ret ve inkara kimsecikler geri dönemez.

Fakat konuşmak da bir kazanım değil mi?

Hatta en önemli kazanım!

Benim bildiğim "Sözün bittiği yerde silahlar konuşur"; oysa şimdi sözü bitirmek için silahlar konuşturuluyor!

Neden?

Söz bitince PKK'nın eline ne geçecek?

"Söz"e söz hakkı verilmesi için silaha sarılmamışlar mıydı?

Bugün hangi "söz"leri duyulmadığı için silahları konuşturuyorlar?

Yoksa duyulmasını istemedikleri "sözler" mi var?

Ölmekle öldürmekle nereye varacaklarını sanıyorlar?

Türkiye'nin bileğini bükeceğine inanacak kadar dellenmediler ya?

Şu ana kadar neyi elde ettiysek şiddetin sayesinde elde ettik, bundan sonra da şartlarımızı yine şiddet sayesinde kabul ettireceğiz düşüncesindeyseler fena halde yanılıyorlar.

Dahası, Kürtlerin amcaoğulları olan Türkleri de (kendileri gibi düşünmeyen) Kürtleri de tanımıyorlar demektir.

Burası İngiltere, Amerika, Hollanda veya İsviçre değil. Kimse ölümlerle dize getiremez ne Kürtleri, ne de Türkleri.

İnkar ve ret politikalarının kamu vicdanında karşılığı yoktu zaten. Bakmayın siz mırın kırın edenlere; ana dilde eğitime karşı çıkmanın da bu milletin vicdanında tastamam karşılığı yok.

Demem o ki, bu ülkenin çocuklarına vicdanlarının kabul etmediğini kimsecikler kabul ettiremez.

Neyi amaçlıyor PKK?

Türkiye'nin tekrar güvenlik stratejilerine dönmesini mi?

Bütün kapıların bütün sözlerle alabildiğine açıldığı bir dönemde, şiddetin dilini devreye sokmakla PKK ancak ve ancak uluslararası güçlerin enstrümanı olabilir.

Bölgemizi çok önemli gelişmeler bekliyor.

ABD Irak'tan çekilecek, bu belli.

Kuzey Irak'taki "Kürdistan"ın hamiliğini de Türkiye'ye bırakmak niyetinde; bunu da hemen hemen herkes biliyor.

Irak'ta hakim unsur İran'ın etkisinde. Suriye rejimi de öyle.

Peki...

Türkiye bu iki devletin desteğinden yoksun vaziyette, üstelik kendi Kürtleriyle de kavgalı bir haldeyken mezkur hamiliği nasıl üstlenecek?

Bunun için kendi Kürtlerinin ayak bağı olmaması lazım. Amerika (Türkiye üzerinden İran jeopolitiğini zevale uğratması için) Suriye rejiminin de zaten dönüşmesini istiyor.

Dünkü Taraf'taki Wikileaks belgelerinde "Türk Genelkurmayı, ABD'nin PKK'ya karşı harekete geçmemesi halinde, İran'la işbirliği yapılacağını da bildirdi..." ifadeleri yer alıyor.

İran son Kandil operasyonu ve "PKK'nın ikinci adamını yakaladık" muhabbetiyle "Kürt kartından" hareketle Türkiye'nin kendisine gelmesini sağlamaya çalışıyor.

Uzun lafın kısası; Türkiye'nin güvenlik stratejilerine dönüş eğilimi sadece güvenlikten ibaret değil.

YENİ ŞAFAK 

YAZIYA YORUM KAT