1. YAZARLAR

  2. Ahmet Kurucan

  3. Ötenazi ve kültürel boyut
Ahmet Kurucan

Ahmet Kurucan

Yazarın Tüm Yazıları >

Ötenazi ve kültürel boyut

07 Ağustos 2008 Perşembe 05:00A+A-

Birkaç yıl önce ABD kamuoyuna hastanın ismine izafeten "Terri Schiavo vak'ası" olarak mal olan bir tartışma yaşandı. Tartışmanın gerekçesi, sıhhatine kavuşmasından ümit kesilen Terri'nin kendi veya yasal mirasçılarının isteği ile yaşam destek ünitesinden çekilip çekilmeyeceğiydi. Tabiri diğerle ötenazi.

O tarihlerde kaleme aldığımız bir yazıda biz de Terri vakasından hareketle meseleyi güncel ve siyasî boyutu itibarıyla ele almış, hadisenin kültürel ve hukukî boyutu üzerinde hiç durmamıştık. Bize sorulan "İslam'ın ötenaziye bakış açısı nedir?" sorusunu fırsat bilerek, o dönemde eksik kalan parçaları tamamlayalım istedik. Bu sebeple aşağıda okuyacağınız satırlarda ötenaziye kültürel ve fıkhî açıdan yaklaşılacaktır.

Öncelikle tüp bebekten organ nakline, ötenaziden klonlamaya uzanan tıp dünyasındaki yeni gelişmeler maalesef Müslümanların içinde olmadığı bir ilim dünyası içinde gelişmektedir.

Müslümanların bu dünya içinde yer almaları önemli mi? Elbette önemli, çünkü ortada bir zihniyet, bir felsefe, bir inanç, bir ahlak, toptan ifade edecek olursak bir kültür söz konusudur. Şunu herkes bilmektedir ki bilimin ortaya çıkardığı her yeni ürün, onu icat eden kültürün, tarihin, medeniyetin, zihniyetin, inanç ve ahlakın unsurlarını üzerinde taşır. Bir başka tabirle; hiçbir ürün bu unsurlardan bağımsız değildir ve olamaz. Bugün bilgisayardan nükleer ve biyolojik silahlara ve tabii ki bunların kullanım alanlarında bunu çok net görebiliriz. Ne bilgisayar ne de silahların icadına bir şey dediğimiz yok; ama bilgisayar oyunlarından porno sitelere uzanan sahayı tahayyül edince, biz ifadeden çekinsek de ne demek istediğimizi anlamışsınızdır umarım. Nagazaki ve Hiroşima'dan Irak ve Afganistan'a uzayan insanlık dramları sessiz çığlıklarıyla -yoksa sesli mi demeliydim?- bu hakikati ispatlamakta değil midir?

İcat ve keşif bağlamında Müslüman inancı, ahlakı, kültür ve medeniyet anlayışı ile bu dünya içinde yok ama tüketici olarak her yerde var. Sonuç; tüketen tükettiği maldan müsbet veya menfi etkilenir. İslam dünyasının son birkaç asırlık manzarasının perde arkası da burada gizli zaten. Müslüman'ın kendi inanç ve ahlak dünyasından, hayat tarzından, yaşam felsefesinden, örf-adet, gelenek ve göreneklerinden, kültür ve medeniyet dünyasından kopmasının altında bu var. Tükettiği malların üretim aşamasında bulunmaması. Sonrası malum; yaşadığımız, içli-dışlı olduğumuz gerçekler; kimlik krizi, bunalımlar, buhranlar.

Şu unutulmamalı, Batı bilim dünyasının başta gelen ve hemen herkesin kabullendiği en temel hususiyeti onun seküler karakteridir. Yani kendi dini değerleri dahi olsa kutsaldan uzak ve bağımsız bir anlayış. Seküler sıfatını taktığımız bu zihniyetin İslam'la bağdaşması ise imkansızdır. Hayatı sadece dünyadan ibaret gören bir anlayışla, dünya-ukba bütünlüğünü esas alan anlayışın aynı çatı altında barınması takdir edersiniz ki zordur. Maddi menfaati her şey olarak gören bir zihniyetin, İslam'ın getirdiği dostluk, kardeşlik, fedakârlık, yaşatma uğruna yaşamdan vazgeçme vb. faziletlere aptallık olarak bakması yadırganacak bir şey olmasa gerek. Hak ve adaleti güce endekslemiş, güçlüyü, zalimi hep haklı, güçsüz ve masumu hep haksız gören bir yaklaşımın, tam aksi bir istikamette yol alan İslam ve onun hak ve adalet yaklaşımı ile bağdaşması yine imkansızdır.

Sözü uzatmaya gerek yok; Batı'nın temsilciliğini yaptığı seküler değerlerle, İslam'ın temel normları bağdaşamaz. Kim bilir sayıları az dahi olsa eli kalem tutan Müslüman aydınların kutsala hiçbir şekilde yer vermeyen modern bilim ve teknolojiye karşı yaptıkları tenkitin dayanak noktası ihtimal ki burasıdır.

İşte ötenazi, genel çerçevesini çizmeye çalıştığımız bu dairede yer alan meselelerden biridir. Son sözü sonra söyleyeceğiz; ama buraya kadar ifade ettiklerimizden rahatlıkla anlaşılabilir ki; ötenaziye İslam'ın değerler sistemi içinde yer bulmak imkansızdır. Çünkü o, hayatı sadece hazdan, lezzetten, sevinç ve mutluluktan ibaret gören zihniyetin ürünüdür.

Batı deyince Hıristiyanlık başta olmak üzere sair din ve dinî çevreleri de bu sahanın içine koyuyorum gibi algılanabilir. Hayır; sayıları alabildiğine az, bazı farklı düşünceler olsa da, genelde Hıristiyan dünyası ötenaziyi kabullenmemekte, dinî öğretilere aykırı görmektedir. Yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemesi için bu hususu özellikle belirtmeye ihtiyaç duydum.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT