1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. “Ömer Bin Abdülaziz Külliyesi, devrimin yıldönümünde, Suriye’ye çok yakıştı”
“Ömer Bin Abdülaziz Külliyesi, devrimin yıldönümünde, Suriye’ye çok yakıştı”

“Ömer Bin Abdülaziz Külliyesi, devrimin yıldönümünde, Suriye’ye çok yakıştı”

“Ömer Bin Abdülaziz Külliyesi, devrimin yıldönümünde, Suriye’ye çok yakıştı. Emek verenlerin elleri dert görmesin.”

10 Aralık 2025 Çarşamba 14:43A+A-

Çok yakıştı

Taha Kılınç / Yenişafak


Meşhur kıssayı bilirsiniz: Hz. Ömer, geceleri Medine-i Münevvere sokaklarında sürdürdüğü rutin teftişlerden birindeyken, sütçülükle iştigal eden bir anneyle kızının konuşmalarına kulak misafiri olur. Kadın süte su katılmasını istemekte, kızı ise ısrarla reddetmektedir. Kızcağız nihayet “Halife bunu yasakladı” diyerek annesine engel olmaya çalışır. Annesi “Halife şu gece vakti ne yaptığımızı nerden görecek?” deyince, kızı ona Halife kendilerini görmese bile her an ilahî murakabe altında olduklarını hatırlatır. Kadının hile girişimi başarısız olmuş, kızın takvası galip gelmiştir. Hz. Ömer, bu manzara karşısında çok duygulanır. Sabah olduğunda hemen aileyi araştırır, haber yollar ve bu müttakî kızı oğlu Âsım’a istetir. Hz. Ömer’in bu evlilikten doğan torunu Leylâ, Emevîler döneminin Mısır valilerinden Abdülaziz bin Mervân’la hayatını birleştirecek, bu evlilikten de 680 yılında Ömer bin Abdülaziz dünyaya gelecektir.

İslâm tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Ömer bin Abdülaziz, çocukluk yıllarını geçirdiği Medine-i Münevvere’de çok iyi bir eğitim almış, sahabe ve tâbiînin önemli isimlerine yetişmiş, ardından 705’te amcası Abdülmelik bin Mervân’ın kızı Fâtıma ile evlendirilmişti. Ertesi yıl tayin edildiği Hicaz valiliği vazifesini yedi sene sürdüren Ömer, Mekke ve Medine’de önemli restorasyon çalışmalarına öncülük etti. 711’de meşhur Irak valisi Haccâc’ın ceberut uygulamalarını eleştirdiği için azledilen Ömer bin Abdülaziz, 717’de hilafet makamına getirilinceye kadar Şam’da yaşadı.

Ömer bin Abdülaziz’in sadece üç yıl süren hilafeti, kendisine “Beşinci Râşid Halife” unvanının verilmesine neden olacak incelikleri ihtiva eder: Vergilerin dengelenmesinden şahsî hayatındaki sadeliğe, Ehl-i Beyt mensuplarına reva görülen kötü muamelenin sona erdirilmesinden çok uzak coğrafyalara kadar iç barışın sağlanmasına, onun dönemi Müslümanların bugün bile çok özlediği icraatlarla dopdoludur.

Beşinci Râşid Halife Ömer bin Abdülaziz, 720’nin bir şubat günü -muhtemelen- zehirlenme neticesinde son nefesini verdiği İdlib yakınlarındaki Marratu’n-Nu’mân’ın Deyr Sem’ân köyünde medfun. Kabri, Ehl-i Beyt’e olan saygısından ötürü, Emevîlerin yıkıldığı tufan sırasında saldırıya uğramamıştı. Ancak maalesef Suriye’de yaşanan son savaş sırasında Şiî milisler kabri ve türbeyi iki kez kundakladı. Bunlardan birinde, türbe az daha tamamen yanıyordu.

Suriye’ye ne zaman yolum düşse, programlarımı aksatma ve zorlama pahasına da olsa, Ömer bin Abdülaziz’in kabrine mutlaka uğramaya gayret ederim. Ekim ayındaki son ziyaretimizde yine uğradığımızda, türbenin hemen yanı başında bir cami inşaatı görmüştük. Kenardaki tabeladan, inşaatın, Suriye Evkâf Bakanlığı ile imzalanan mutabakat çerçevesinde Ankara merkezli Kalem Vakfı tarafından sürdürüldüğü anlaşılıyordu. Resmî olarak 13 Nisan 2025 günü başlanan çalışmaların 13 Şubat 2026’da tamamlanması öngörülüyordu. Ziyaretimiz sırasında hummalı bir faaliyet gözümüze çarpmıştı. Hem cami-külliye inşaatı hem de türbenin restorasyonu eş zamanlı ilerliyordu.

Geçtiğimiz pazar (7 Aralık), külliye ve türbenin resmî açılış merasimi vardı. Bağışçıların da himmetiyle çalışmalar hızlandırılmış, böylece açılış iki ay erkene çekilerek, Suriye’nin özgürleşmesinin birinci yıldönümüne yetiştirilmişti. Merasime Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Abdullah Sert Hocaefendi, Kalem Vakfı Başkanı Musa Şahin Bey ve Halep Müftüsü İbrahim Şâşû ile birlikte kalabalık bir cemaat iştirak etti. Aynı anda Almanya’nın iki farklı şehrinde programlarım olduğundan törene katılamadım, ama kalbim ve aklım oradaydı.

Ömer bin Abdülaziz’in kabri, kendisinin mütevazı hayatıyla uyumlu biçimde, son derece sadedir: Başında ve ayakucunda küçük birer işaret taşı, etrafı bir buçuk karış yüksekliğinde mermerle çevrili, üzeri toprak bir açık mezar… Ekim ayındaki ziyaretimiz sırasında restorasyon çalışmalarını izlerken “İnşallah bu sadelik bozulmaz. Keşke kabir ayniyle muhafaza edilse ve şu haliyle ziyaretçilere Ömer bin Abdülaziz’in tevazuunu anlatsa” demiştim. Hamd olsun, çalışmalar tamamlandığında kabrin olduğu şekilde korunduğunu gördüm. Bu hassasiyetleri sebebiyle Kalem Vakfı’na da hassaten teşekkürlerimi sunuyorum.

Ömer Bin Abdülaziz Külliyesi, devrimin yıldönümünde, Suriye’ye çok yakıştı. Emek verenlerin elleri dert görmesin.

abf60ad2-emh3s6i6d76b6wv09a0ouv.webp

 

 

HABERE YORUM KAT