1. YAZARLAR

  2. Yasin Aktay

  3. Mısır'da "devrim devam ediyor"
Yasin Aktay

Yasin Aktay

Yazarın Tüm Yazıları >

Mısır'da "devrim devam ediyor"

09 Temmuz 2011 Cumartesi 05:15A+A-

KAHİRE. Bugünlerde Mısır'da her kesimden devrimcilerin en yaygın ve ortak sloganı bu." Es-Sevra müstemirra" (Devrim devam ediyor).

Tahrir meydanının yakınlarında kuşeri yemeye girdiğimiz bir lokantaya, ellerinde birer tomar bildiri bulunan bir kaç üniversiteli genç girdi. Yemek siparişlerini verdikten sonra yanlarına oturdukları diğer müşterilerle selamlaşmanın hemen ardından başlayan bir tartışmanın kısa sürede lokantadaki diğer bütün müşterileri içine alan canlı bir tartışmaya dönüşmesi bir oldu.

Bugünlerde Mısır genciyle yaşlısıyla, öğrencisiyle esnafıyla bütün kesimleriyle siyaseti keşfetmiş tadını çıkarmaya çalışan bir havada. "Bu harareti çok görmeyin, ağız tadıyla tartışmaya, siyaset üzerine konuşmaya o kadar hasret kalmışız ki, herhangi bir konu bizi alevlendirmeye yetiyor" diyor, ilgiyle izlediğimizi gören ve Türkiye'den geldiğimizi bilen birisi.

"Sebat Cuması" olarak ilan edilen Cuma'dan önceki gece yarısında gerçekleşen bu olayda gençler devrimin kemale ulaşması için birlik istiyor, bunun için bir an önce anayasanın yapılması gerektiğini savunuyorlar. Lokantadaki müşteri gruplarından biri ise, seçimlerden önce anayasa yapmanın mümkün olmadığını, zira anayasayı yapmaya kimin nasıl yetkilendirileceği hususunda hiçbir ölçünün bulunmadığını savunuyorlar. Bir kısmı İhvancı bir kısmı da eski Cihad hareketinden (şimdi ise Özgürlük ve Kalkınma Partisinden) oluşan bu grup "önce anayasa" talebinde bulunanları laik-liberal olmakla ve onları seçime gitmeden, oldu bittiye getirerek bir anayasayı istedikleri gibi kotarmaya çalışmakla suçluyorlar. Oysa gençler bu genellemeyi haksız bulduklarını ve mesela kendilerinin "ne liberal ne laik" oldukları halde anayasaya öncelik verdiklerini söylüyorlar. Diğerlerine göre ise "önce anayasa"da diretenlerin seçimlerden yana bir umutları yok ve seçimlerden çok zayıf çıkacaklarını bildikleri için seçimlerle yetkilendirilecek bir kurula veya meclise anayasa yapma işini bırakmak istemiyorlar. Ancak yine de anayasa yapacak bir kurulun halkın yetkilendirmesinden başka nasıl bir yolunun olabileceği hususunda önerebildikleri bir şey yok.

Açıkçası İhvan'ın ve diğer İslamcı grupların seçimlerden büyük bir galibiyetle çıkacağına herkes emin ve anayasayı onlara yaptırmamanın yollarını arıyorlar. İhvancılar ise onları Türkiye'de CHP'ye yöneltilen argümanların aynısıyla eleştiriyorlar: bütün demokrasi söylemlerine rağmen en hoşlanmadıkları şey seçimlerdir. O kadar ki, halihazırda dillerine dolanan söz de onu gösteriyor: "halkın oyu her şey değil"

En büyük fırtına da Mısır anayasasında zaten var olan, resmi dinin İslam ve yasamanın en önemli kaynağının Kur'an ve Sünnet olduğunu emreden maddelerin çıkarılmasını istemeleri üzerine kopuyor. Bu, Mısır'ın kimliğinin İslam olmaktan ve aslında böylece bir bölge gücü olma iddiasından tamamın çıkarılması anlamına geliyor. Sadece kendi iç sorunlarıyla boğuşan bir ülke haline getirilmesi bir yabancı komplosu olarak değerlendiriliyor. Zira böylece Mısır, İsrail ve ABD'nin bölge için kurduğu planı hiç bozmadan kendi halinde bir ülke olarak bırakılmak isteniyor ve laik-liberallerin bu talebi doğrudan bu amaçla ilişkilendiriliyor.

Devrim güçleri arasındaki bu büyük ihtilaf, bir yandan da askerlerin insafına ve eşref saatlerine bırakılmış olan reform takviminin giderek insanların sabırlarını taşırmaya başlamasıyla birlikte haledilmesi zorunlu bir hal alıyor. Mübarek'le birlikte eski rejimin sembol isimlerinin yargılanmasının hızlandırılmasını, yanısıra güvenliğin tesisi ve devrim esnasında tutuklananların serbest bırakılmasını talep etmek üzere devrimin laik-liberal kanadının düzenlemek istediği mitinge başta İhvan'ın ve diğer İslamcı partilerin katılmayacağı bildirilmişti. Sadece bu kararın bile devrimci güçlerde ilginç bir biçimde büyük bir moral bozukluğuna yol açtığı görüldü.

Devrimci güçlerdeki parçalanmışlık görüntüsü toplumda bir moral bozukluğu yaratıyor, çünkü devrim henüz tamamına erdirilmiş değil. Daha Mübarek'in gönderilmiş olmasından başka yapılmış bir şey yok. Bu halde bırakılacak bir devrimin kısa sürede bütün ipleri tekrar Mübarek'in yerine ikame olacak bir askeri rejime bırakması hiç de azımsanacak bir ihtimal değil.

Belki bu yüzden son anda İhvan'ın kararından vazgeçip mitinge katılmaya karar vermesi göstericiler arasında müthiş bir moral ve heyecan yarattı. Yine de bu durum artık yarım senesini doldurmuş Mübareksiz günlerinde Mısırlıların giderek bütün siyasi farklılıklarını ortaya koyup ayrışmalarını engellemiyor. Mısırlılar kelimenin tam anlamıyla Prof. İbrahim Beyyumi'nin "siyasetin dönüşü" dediği şeyi yaşıyorlar. Mısırlılar hayli geç keşfetmiş oldukları siyaseti iliklerine kadar yaşıyorlar. Daha şimdiden onlarca parti kurulmuş durumda.

Kahire Üniversitesi'ndeki konferansımıza dinleyici olarak katılan ve şimdilerde siyasi parti faaliyetleriyle temayüz etmekte olan eski Cihad hareketinden bir Selefiye soruyorum: "normalde siz demokrasiye ve siyasete karşıydınız, ne oluyor şimdi?" diye. Cevabı oldukça ilginç oluyor: "diktatörlüğün olduğu yerde zaten siyasetin yolu kapalı oluyor bize de doğrudan cihaddan başka bir yol kalmıyor. Oysa istibdadın bittiği ve insanların bir şeyleri değiştirebileceğine inandıkları bir ortamda şiddet caiz değildir. Biz de bu ortamda başkalarıyla tartışarak, müzakere ederek daha adil, daha onurlu bir toplumun yaratılmasına birlikte çalışacağız. Dinimiz açısından bunda hiç bir sakınca görmüyoruz."

Siyasetin dönüşü bir dizi ayrılık, hizip, parti ve bütün bu hizipler arasında her tülrü koalisyon, ittifak ve karşı ittifak arayışları eşliğinde siyasi bakımdan alabildiğine canlı bir Mısır tablosu çıkarıyor ortaya. Biz de izlemeye devam edeceğiz demektir.

YENİ ŞAFAK 

YAZIYA YORUM KAT