1. YAZARLAR

  2. Yasin Aktay

  3. Mescid-i Haram'da Kadir Gecesini Aramak
Yasin Aktay

Yasin Aktay

Yazarın Tüm Yazıları >

Mescid-i Haram'da Kadir Gecesini Aramak

16 Ağustos 2012 Perşembe 00:04A+A-

MEKKE. Kabe'den dünyaya hayır dua var. Allah'ın yeryüzünde insanlar için inşa edilmiş ilk mabedine, Allah'ın çağrısı ile 'bu ev senin evin, bu kul senin kulun, çağırdın, işte geldik, emret!' diyerek koşup gelen kulların bu mübarek mekandaki seslenişlerinin dünyayı, dünya hakkındaki algıyı, dünyaya yaklaşımı değiştirdiğini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Ramazan'ın özellikle son on günü mübarek mekan Kabe'de insanlar bir mübarek zamanı arıyor. O zamanı yakalamaya çalışıyor. O gece aslında yılın herhangi bir gecesi, ama Allah Resulü onun Ramazan'ın son on günü içinde olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu buyurmuş. O yüzden kendileri Ramazan'ın son on gününü genellikle itikafa çekilerek o geceyi ibadet halinde karşılamaya çalışmış.

Düşünün, Allah'ın Peygamberi bile o mübarek gece konusunda kesin bir bilgi sahibi kılınmamış... (Bir rivayete göre Resulullah'a bu zaman unutturulmuş). Bunun hikmeti üzerinde tabii ki çok çok durmak gerekiyor.. Bir zamanın hasreti içinde bırakılmak. Bin aydan daha hayırlı bir gecenin bütün bir yıla gizlenmiş olması ve onu aramak durumunda olmak...

Aslında Müslüman olmanın bir defada kotarılan bir imkan, bir rütbe, bir hak ve kazanım olmadığı, bunu sürekli hak etmenin gerekliliğine dair müthiş bir uyarı bu.

Bundan önceki nesillerin, sözümona 'seçilmiş milletlerin' kaybetme sebebi hep bu olmamış mı? Kendilerini ne kötülük ederlerse etsinler Allah'ın sevgili kulları olmaktan çıkmayacak bir mevkide gören milletler giderek Allah'ın şımarık çocukları gibi davranmaya başlamış, diğer insanlara karşı mutlak üstünlük havalarına girmişler. Bu duygunun kendisi tek başına Allah'ın emaneti geri almasının yeterli sebebi.

Aynı şey Müslümanlara olmasın diye Allah onları özel bir eğitime tabi tutmayı murad etmiş. Bir mübarek gecenin, bin aydan hayırlı Kadir gecesinin, Kur'an'ın nazil olduğu gecenin kesin bilgisini Peygamberine bile unutturan Allah o ümmetine rahmet etmiş oluyor ve onları bir iki sevap işlemekle veya sadece belirli bir gün veya gecede belirli ameller işlemekle kurtulamayacaklarını söylemeyi murad ediyor. Bununla kalmıyor, yoğun bir disiplin içinde onları bu yönde eğitiyor.

Belki de din olarak İslam'ın en önemli özelliklerinden birini yansıtıyor bu durum. Allah'ın karşısında, kendi amellerine güvenerek, hiç bir zaman tam bir güven içinde olmamak. Kimsenin kimsenin ne günahını yüklendiği ne de kurtarabildiği bir din İslam. Bireysel sorumluluk Peygamberin kendi kızı Fatıma'ya 'dikkat et seni ben bile kurtaramam' sözleriyle muhteşem ifadesini buluyor. Hayırlı amellerde bulunmak çok önemli ama ona bile yeterince güvenmemek gerek. Zira bu amellerin içine sızabilecek, insanın kendisinin fark edemeyebileceği riya, gizli şirk veya başka amaçların tehlikesine karşı da sürekli uyanık olmaya çalışmak gerek.

Bu uyanıklığın da bir garantisi yok, farkında olduklarımız ve olmadıklarımız... İnsan kendi hallerinin her zaman ne kadar farkında olabilir? Bu, neresinden bakarsanız hiç bir zaman giderilemeyecek bir gerilim. Bir kaç eylem, bir kaç zikir, bir mensubiyet bir yakınlık ile giderilemeyecek bir gerilim. Bu gerilim insanı duaya sevkeder.

Dua insanı kendini sürekli kontrol etmeye, kendini tanımaya, bu arada Allah'ı da tanımaya, yerini bilmeye sevk eder. Hiç bir zaman tam bir kurtulmuşluk güveni içinde olmama, ama tabii ki hiç bir zaman ye's içinde de olmama halinin tam bir havf-recâ dengesi sağlaması umulur. Dualarımız olmasa Allah karşısında hiç bir kıymetimiz yok gerçekten. Dualar, özellikle Peygamberin ettiği ve bütün Müslümanlar için her biri ayrı bir ders olan dualar, Allah'ı tanıtan, Allah karşısında insana kendi yerini anlatan, gösteren, hissettiren muhteşem dualar...

Bu bilinçle Mekke'de, Kabe'de Ramazan'ın son on gününün tamamı kadir gecesi gibi karşılanmaya çalışılıyor, bu gecenin aslında bu on günde de olmama ihtimali varsayılsa da.

O yüzden son on gecede, Ramazan'ın tamamında hatimle okunan teravih namazlarının dışında bir de saat 1'de başlayan ve yine iki saate yakın süren hatimli gece namazları kılınıyor. Bu namazlarda Kabe'nin meşhur imamları Abdurrahman Sudeys, Dr. Mahir el-Muaykili, Abdullah Awwad el-Cuheni, İbrahim eş-Şureym'in dönüşümlü olarak, herbirinin kendine has üslubu ve makamıyla muhteşem Kur'an tilavetleri insanları hâlden hâle sürüklüyor. Gece namazının ardından kılınan vitir namazında Sudeys'in yaptığı bir dua var ki, Allah'la aranızdaki bütün perdelerin kalktığını hissediyorsunuz. Her gece içeriği değişse de İslam dünyasının her yanındaki muztazaflara, özellikle Suriye, Filistin ve Myanmar'dakilere dua atlanmıyor.

Buraya dünyanın her yanından gelip toplanan ve sayıları bir milyonu rahatlıkla geçen Müslümanın hepsinde Suriye konusunda tam bir duygu ve görüş mutabakatı var. O yüzden Suriye üzerine yapılan dualara ayrı ve coşkulu bir katılım hemen hissediliyor. Açıkçası, kalpler bu aralar Kabe'de de Suriye için atıyor.

Kadir gecesinin zamanı tam belli edilmemiş, ama ağırlıklı olarak Ramazan'ın son on gününde, daha da ağırlıklı olarak 27. Gece olduğu konusunda bir görüş vardır. Bu görüş Mekke'de de kabul gördüğü için son on günün içinde 27. Gece ayrı bir ihya ediliyor. Son on gün içinde özellike 27. Geceye doğru kalabalık iyice artıyor, hac zamanındakini aratmayan, mahşeri bir kalabalığa dönüşüyor.

Bu kalabalığın üstüne bir de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın İslam Ülkeleri Devlet başkanları zirvesinin tam da bu mübarek günde Mekke'de, Kabe'nin hemen yanında toplanmasının apayrı bir anlamı oluyor. Bir kısım izlenimlerimi dün okudunuz. Bugün aktarabileceğim sadece Kadir gecesinin muhteşem kalabalığına gece namazının sonunda imamlık yapan Sudeys'in insanın ruhuna işleyen 20 dakika süren duası. Duanın bir kısmı bu mübarek günde bu mübarek mekanda toplanan İslam dünyasının liderleri içindi:

'Allah İslam aleminin liderlerini doğru yola erdirsin. İslam dünyasının birleşmesi, yekvücut olması için onların kalblerine birbirlerine karşı ülfet versin. Onlara senin dinini hakim kılmaları için güç ve irade ver. Kendi halklarının ve vatanlarının iyiliği için yapacakları işlerde Allah onlara doğru yolu göstersin ve yardımcı olsun. Suriye, Filistin ve Mynamar'daki ve dünyanın her tarafındaki mazlum-mağdur müstazaf kardeşlerimizin kurtuluşu için alacakları kararları hayırlı ve isabetli kılsın'

YAZIYA YORUM KAT