1. YAZARLAR

  2. Mehmet Kamış

  3. Mahkeme kararıdır, herkes gözünü kapatsın!
Mehmet Kamış

Mehmet Kamış

Yazarın Tüm Yazıları >

Mahkeme kararıdır, herkes gözünü kapatsın!

18 Ekim 2008 Cumartesi 10:25A+A-

Bildiğiniz gibi önceki gün Genelkurmay Başkanı'ndan fena halde bir azar işittik. Azardan sonra Genelkurmay Askerî Mahkemesi, sabahı beklemeden Aktütün baskınıyla ilgili yayınlara yasak getirdi.

Yasaklayarak, görmezden gelerek bir gerçek, sözümona yok sayıldı. Ancak herkes de biliyor ki, gözünü kapatan kendine gece yapıyor. Türkiye'de hâlâ sivil hayata ellerini uzatan bir askerî savcılık olduğunu unutmuştuk. Genelkurmay Başkanı'nın sözlerinden sonra harekete geçen ve onun istekleri doğrultusunda karar alan bir mekanizmaya mahkeme denir mi bilmiyorum. Burada söz konusu olan İlker Başbuğ veya başka bir isim değil. Önemli olan bir komutanın isteğine göre karar alan mahkemenin bulunmasıdır. Askerî mahkemenin varlığını en son, gazeteci Erhan Akyıldız'ın Doğan Güreş tarafından mahkeme yoluyla tutuklattırılmasıyla hatırlıyoruz.

Dün Milliyet gazetesinin birinci sayfasında Haslet Soyöz'ün muhteşem bir karikatürü yayınlandı. Bir devlet görevlisi binlerce ismin yazıldığı kâğıtları okumaya çalışırken şunları söylüyordu: "Aşağıda ismini okuyacağım rahmetlilerden devlet adına özür diliyoruz.'' Bu karikatür maalesef, Türkiye'nin kısa tarihini özetliyor.

Adalet Bakanı'nın, gözaltında işkence sonucu ölen Engin Ceber'in ailesinden özür dilemesi gibi, devlet kendi memurlarının ihmal ve kabahatlerinden dolayı ölenlerden özür dilemeye kalksaydı binlerce kişi için bunu yapmak zorunda kalırdı. Dilenen bu özrün, bir insanın en önemli hakkı olan yaşama hakkını geri vermeyecek olması da ayrıca düşünülmesi gereken bir konu.

Ama artık Türkiye, 30 yıl öncesinin, 20 yıl öncesinin hatta 10 yıl öncesinin Türkiye'si değil. Biz kabul etsek de etmesek de, hoşumuza gitse de gitmese de, Türkiye değişiyor. İletişim imkânları hızla artıyor ve büyük bir hızla çeşitleniyor. Gerçekler gizlenip saklanıp, yastık altlarına atılamıyor. Hele 12 Eylül öncesi gibi, yapanın yaptığı yanına kâr kalmıyor. Eminim ki iletişim, bundan sonra da çok daha fazla çeşitlenip gelişecek. Bir bilgiyi elde etmek için büyük kameralara veya fotoğraf makinelerine neredeyse gerek kalmadı. Üstelik bu bilgileri yayınlamak için illa bir gazeteyi veya televizyonu ikna etmek zorunda da kalmıyor insanlar. İnternet büyük bir hızla gelişiyor; bir bakıyorsunuz bir gerçek bütün çıplaklığıyla herhangi bir internet sitesinde yayınlanıveriyor. Bu sitenin illa da YouTube olmasına gerek yok. YouTube'un erişimi birtakım mahkeme kararlarıyla engellenebilir ama bunun gibi o kadar çok internet sitesi var ki, hangi birisine mahkeme kararı yetiştireceksiniz. Ya da interneti temelli kesip atabilirsiniz. Bu kez de cep mesajlarıyla bilgi yaygınlaştırılabilir. Hasılı Türkiye, Kuzey Kore gibi bir ülke olmadığı müddetçe gerçekleri gizleyip saklayabilmeniz mümkün değil. Bunun için ya Türkiye'nin değiştiğini ve geliştiğini kabul edecek, ona göre bir yönetim biçimi geliştireceğiz ya da sürekli olarak yöneticilerle toplum arasında sürtüşme var olup gidecek. Çağdaş bir ülkede şunu herkes bilmelidir ki; devlet erki babadan kalan bir miras değildir. Bu, toplumun ona verdiği bir görevdir ve yetkiyi halk için halk adına kullanır. Türkiye'yi yöneten gerek seçilmiş gerek atanmış yöneticiler, bu toplumu tam olarak tanıyamıyor. Bu ülkedeki değişimi tam olarak yakalayamıyorlar.

 

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT