1. YAZARLAR

  2. ENVER CAN

  3. Kurban: İnancın ve Allah’a yakınlaşmanın sembolü
ENVER CAN

ENVER CAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Kurban: İnancın ve Allah’a yakınlaşmanın sembolü

07 Haziran 2025 Cumartesi 19:41A+A-

İnsan: Beden ve Ruhun Birliği

İnsan, beden ve ruhun birleşiminden oluşan bir varlıktır. Bu dengenin sağlanması, Yaratıcı’nın ilahi ilkelerine bağlılıkla mümkündür. İslam, manayı maddenin, ruhu bedenin, Canan’ı canın önüne koyar. Nefsin arınması, belirli vakitlerdeki ibadetlerle gerçekleşir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Nefislerinizi terbiye edin, çünkü nefisleriniz terbiye edilmedikçe kalbiniz huzur bulmaz” (Müslim, Birr, 14) buyurarak bu hakikati vurgular. Namaz, kulluğu sürekli kılan bir bağ; oruç, ruhu ve bedeni temizleyen bir sığınak; hac, ömrün muhasebesi; Kur’an, hayatın rehberi; zekât ise malı ve kalbi arındırmanın yoludur. Bu ibadetler, Allah ile kul arasındaki ilişkiyi pekiştiren rahmet vesileleridir. Bu bağ, insanlığın kurtuluşu için peygamberlerin rehberliğine ihtiyaç duyar.

Hz. İbrahim: Teslimiyet ve Takva

Allah (c.c.), Hz. İbrahim’i tarihin en ağır imtihanlarından birine tabi tutmuştur. Yurdundan sürgün edilmiş, yaşlanmış ve kalbi hasretle sıkışmış bir haldeyken Allah, ona önce lütfuyla bir evlat ihsan etmiştir. Ardından, bu evladını kurban etmesi emriyle onu en ağır imtihanla sınamıştır. Hz. İsmail’in cevabı, baba-oğul teslimiyetinin eşsiz bir örneğidir. Kur’an-ı Kerim’de bu teslimiyet, “Oğlum! Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm, ne dersin?” (Saffat, 37/102) ayetiyle Hz. İbrahim’in oğluyla imtihanında açıkça ortaya konur. Hz. İsmail’in, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap, inşallah beni sabredenlerden bulursun” (Saffat, 37/102) cevabı, adanmışlığın zirvesidir. Bu durum müttakiliğin tezahürüdür. Kurban, en sevdiğini Allah için feda edebilmenin, mutlak itaatin bayrama dönüştüğü kutsal bir ibadettir. Bu teslimiyet, bizi Allah’a yakınlaştıran bir köprüdür. Kurban, bu büyük bedelin sonucunda bayrama dönüşmüştür. Kurban için bayram değil, bayram için kurban edilir. Bu en sevdiğini Allah yolunda feda edebilmenin timsalidir. Böylesi bir fedakârlık, kurbanın evrensel bir ibadet olarak anlamını derinleştirir.

Kurban: İnancın ve Allah’a Yakınlaşmanın Sembolü

Kurban, İslam’da adanmışlığın, imanın ve ihlasın beden bulmuş halidir. Müminin akide beyanı, hak ile batıl mücadelesinin en güçlü sembolüdür. Kurban, Hz. İbrahim’in teslimiyetinin ve Hz. İsmail’in itaatinin mirasıdır; şehadet ve şahitlik felsefesinin ta kendisidir. Kurban, insanlık tarihinde farklı inanç ve toplumlarda yer bulmuş, kimi zaman sapkın ayinlere alet edilmiş bir gelenektir. Ancak İslam, kurbanı yalnızca bir ritüelden ibaret olmaktan çıkararak manevi bir medeniyet projesine dönüştürmüştür. İslam’da kurban, Allah’a mutlak bağlılığın, hak davası uğruna batılla mücadele etmenin ve en değerli varlığını feda edebilmenin sembolüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kim Allah yolunda canını feda ederse, o şehittir” (Buhari, Cihad, 30) buyurmuştur. Kurban, nefsi Kur’an’la arındırarak, bedeni ibadetle özgürleştirerek ve kalbi “Lâ ilâhe illallah” inancıyla doldurarak Allah’a adanmaktır. Bu, cihadın en yüksek mertebesidir ve insanlığı şirkten, zulümden ve esaretten kurtaran bir özgürlük manifestosudur. Bu manifesto, çağımızda Gazze’nin yiğit mücahitlerinde yeniden can buldu.

Gazze: İbrahim’i Adanışın İsmail’i Bağlılığın Örnekliğinde Şahitlerin ve Şehitlerin Yurdu

Kurbanın özünü anlamak isteyenler, bugün Gazze’ye baksın. Gazze babasız yetimlerin, çocuksuz babaların şehridir. Gazze, ağır imtihanlara rağmen onurlu direnişin simgesidir. Gazze, İsmail’in yeryüzündeki temsilcilerinin mirasıdır. Gazze, şehitlerin diyarı, şahitlerin hayata anlam katan duasıdır.  Şeyh Ahmed Yasin, İsmail Haniyye ve Yahya Sinvar gibi öncü ve önder şehitler, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in itaatini çağımıza yansıtan örnekleridir. Gazze, mallardan, canlardan ve evlatlardan vazgeçerek Allah’a bağlılığın canlı kanıtıdır. Onlar, Mescid-i Aksa’yı ve İslam’ın izzetini, lanetli Siyonistlere karşı savunmak için kendilerini feda etmişlerdir. Kur’an’da, “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin; bilakis onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz” (Bakara, 2/154) buyurulur. Gazze’nin mücahitleri, bu ayetin yaşayan örnekleridir. Asırlık kararlı mücadeleleri, koşulsuz bir adanmışlığın göstergesidir. Ancak bu bilinci anlamayanlar, Gazze’yi yalnızca bir coğrafya meselesi ya da etnik bir sorun sanır. Oysa kurban Gazze’de nefsin doruğunda Allah’a bağlılığın adıdır. Bu bağlılık, Kurban Bayramı’nda bize ilham olmalıdır.

Kurban Bayramı’nda, Gazze’nin cesur mücahitlerinin canlarını nasıl adadığını anlamaya gayret edelim. Farkındalığımızı ve idrakimizi derinleştirelim, Gazzeli şahit ve şehitlerle empati kuralım. Önce nefsimizdeki şeytani arzuları Kur’an’la, ibadetle ve itaatle bertaraf edelim. Sonra Allah’a adanalım. Şehit Yahya Sinvar’ın dediği gibi, “Yataklarımızda değil, meydanlarda Allah’a kurban olalım ki belki bir mazeretimiz olsun.” Kurban Bayramı’nı tüketim çılgınlığına indirgemeyelim. Onu, maneviyatın, bilincin, imanın ve bağlılığın günü kılalım. Bu bilinç, dualarımızla rabbimize yakarışımızın özü olmalıdır.

Dua: Teslimiyet ve Şahitlik İçin Yakarış

Ey Rabbimiz! Bize Hz. İbrahim’in sorgulayan aklını, Hz. İsmail’in teslimiyetini ve Gazze’nin yiğit mücahitlerinin adanmışlığını nasip et. Kalplerimizi Kur’an’la, nefislerimizi ibadetle tezkiye eyle. Bizi, hak davası uğruna canlarını kurban eden şahit ve şehitlerin yolundan ayırma. Mescid-i Aksa’nın ve ümmetin izzetini koruyanlara güç ver, onları muzaffer kıl. Bize, “Lâ ilâhe illallah” diyerek sana adanmış bir hayat sürmeyi ve meydanlarda kurban olmayı lütfet. Bizi, nefsimizin esaretinden kurtararak özgür kullarından eyle. Âmin.

YAZIYA YORUM KAT