1. YAZARLAR

  2. Hayrettin Karaman

  3. Korku gerçek mi bahane mi?
Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Yazarın Tüm Yazıları >

Korku gerçek mi bahane mi?

09 Haziran 2013 Pazar 11:46A+A-

Korku, endişe, tehlike algısı insanları harekete geçiren düşünce ve duygulardır. Korkuyorsanız uykularınız kaçar, endişeli iseniz huzurunuz olmaz, bir tehlike görüyor, hissediyorsanız oturup beklemezsiniz.

İşte bu insana ait gerçek, onları harekete geçirmek isteyenler için de önemli ve eşi bulunmaz bir araçtır. Ortada korkulacak, endişe edilecek bir durum, bir tehlike bulunmadığı halde iletişim kanallarını kullanarak, yalan yanlış haberler yayarak, şurada burada bazı tertiplere girişerek (öldürüp, yaralayıp, kaçırıp, gaspedip… başkalarının üzerine atarak) asılsız korku icad edersiniz, sonra sıra bu korkudan kurtulmak için kitleleri harekete geçirmeye gelir.

İğrenç bir örnek aklıma geldi, 27 Mayıs darbesinden önce iktidarın, muhalif gençleri yakalayıp öldürdüğünü ve cesetlerini et kombinalarında kıyma yaptıklarını yaymışlar, bazı vatandaşlar da buna inanmışlardı.

Tayyip Bey İstanbul belediye başkanı olursa 'kolu başı açık dolaşan kızlar ve kadınların engelleneceğini, otobüslere alınmayacağını, kol ve bacaklarına jilet vurulacağını yaymışlardı.

Bunların hiçbiri olmadı, daha hür oldular.

Erbakan iktidara gelirse şeriat geleceğini, laiklerin hak ve özgürlüklerinin ellerinden alınacağını yaydılar; bunların da hiçbiri olmadı, aksine haklar ve özgürlükler genişledi. Ama yine de bu sanal korkular dayanak kılınarak 28 Şubat felaketi gerçekleşti.

Aynı yalanları AK Parti için de uydurdular. Ama AK Parti iktidara gelince Cumhuriyetin en büyük ve en önemli demokratikleşme (hakları ve özgürlükleri genişletme, vesayetleri kaldırma) paketlerini arka arkaya yürürlüğe koydu. Üstelik ekonomiyi rayına soktu, imar, ulaşım, eğitim, ağaçlandırma, sağlık, sosyal politikalar… alanlarında 'inkar edenin gözüne duracak' ilerlemeler kaydetti.

İçeride bu yalanlara dayalı korkular pompalanırken dışarıda da 'İslam korkusu, islâmi terör' yalanı devreye sokuldu ve bütün zulümlere dayanak kılındı.

Şimdi soru şudur:

Türkiye'de gerçek bir 'şeriat tehlikesi' veya 'seçilmiş bir başkanın diktatörlük ilan ederek hak ve özgürlükleri kısıtlaması' tehlikesi var mı?

Var diyenler ya bilgisiz, saf, aldatılmış, yoğun propagandanın etkisine kapılmış kimselerdir veya sanal korku yaratarak kötü maksatlarına ulaşmak isteyen hainlerdir.

Daha önce de yazmıştım, bir daha tekrar edeyim:

Bir mümine göre 'şeriat tehlikesi'nden söz etmek mümkün değildir; gerçek şeriat düzeni âlemlere rahmet bir Peygamber'in uyguladığı ve ümmetine emanet ettiği düzendir. Ama Türkiye'de müslümanların da büyük çoğunluğu yine kötü temsiller ve anlatımlar sebebiyle şeriat düzenini istemiyorlar. Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor: 'Sıradan müslümanlar iman, ibadet, merasimler, örtünme, eğitim ve öğretim gibi alanlarda İslam'a evet, laik-demokratik düzenin şeriatla değiştirilmesine hayır' diyorlar.

ABD'li ünlü araştırma kuruluşu Pew Şirketi'nin 2008-2012 yılları arasında, 39 ülkede 80 ayrı dilde yaptığı görüşmeler sonucunda elde ettiği verilere göre, Türkiye'nin 67'si demokrasiyi, güçlü bir lidere tercih ediyor. Türkiye'dekilerin yüzde 12'si ülkelerinin şeriat kanunları ile yönetilmesini istiyor. Bu oran Tunus'ta yüzde 56, Nijerya'da yüzde 71, Endonezya'da yüzde 72, Mısır'da yüzde 74, Afganistan'da ise yüzde 99 olarak çıkıyor.

Bu durumda şeriat korkusunun gerçeklikle bir ilgisinin olmadığı anlaşılıyor. Buna rağmen niçin korkudan, tehlikeden, endişeden, huzursuzluktan söz ediliyor; maksat nedir?

Gelecek yazıda.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT